“Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hak ile batılı ayıran Kur’an, o ayda indirilmiştir. Sizden her kim ayı görürse oruç tutsun. Kim de hasta olur veya seferde bulunursa, diğer günlerde o kadar oruç tutsun. Allah, sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Bu sayıyı tamamlamanız; size hidayet ihsan etmiş olduğundan Allah’ı tekbir ile yüceltmeniz içindir ve umulur ki şükredesiniz.” (Bakara 185)
İslam dininin değişmez prensiplerinden biri de ruh ve beden sağlığının korunmasıdır. Koyulan bütün kurallar insana hizmet için koyulmuştur. Fizyolojik olarak ihtiyacı karşılanmamış olan kişilerin iman edip Allah’ın istediği doğrultuda yaşaması beklenemez. Dolayısıyla islam, ancak ruh ve beden sağlığı yerinde olan insanların özgür iradeleri üzerine inşa edilebilir. Oruç ibadeti de insan sağlığını tehlikeye sokmayacak şekilde tutulmalıdır.
Bakara -184 “Sayılı günler olarak. Sizden kim hasta veya seferde olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde; gücü yetmeyenlere de bir yoksul doyumu fidye. Bununla beraber kim gönüllü olarak iyilik yaparsa bu; kendisi için”
Ayette oruç tutacak kişilerin hasta ve gücü yetmeyenlere açıklık getirilmektedir. Böylece oruç tutmak isteyen bir kişinin hastalığı veya gücü yetmemesi nedeniyle zarar görmesi engellenmek istenmektedir.
“Şeker hastalığı, kanser, kan hastalığı, kara ciğer, veya böbrek yetmezliği, ameliyat, ameliyat ve sonrası iyileşme, doğum veya düşük dönemi, aşırı zayıf olma hali, sara hastalığı, yüksek ateşli bir hastalık olması, kalp krizi, beyin kanaması sebebine bağlı felç, migren tipi baş ağrısı, mide ve on iki bağırsakta ülser olması gibi hastalıklar kesin olarak oruç tutulmaması gereken hastalıklardır.
Bunun dışında kalan ve oruç nedeniyle aç kalma ile vücuda zarar oluşturmayacak bir çok hastalıkta (tansiyon yükseklıği, bel veya başka kas ağrıları,hafıf baş ağrıları stresli durumlarda,damar sertliği, böbreklerin çalışmasını bozmayan idrar yolları iltihabı gibi) hastalar doktor müsaadesi şartı ile oruç tutabilir. Bu arada vitamin dışında olup, alınması gerekli olan ilaçlar oruç saati içinde 1-2 yudum su ile alınabilmeli ve bu ilaç alımı beslenme, açlığı veya susuzluğu giderme amaçlı olmayacağı için orucu bozmayan olarak değerlendirilmelidir.” (Prof.Dr.Gazi Özdemir, din ve beyin)
Kadınların ay halleri nedeniyle oruç tutup, tutmamaları hep tartışılmış ve genellikle, bu halde bulunan kadınların oruç tutmaları, namaz kılmaları, Kuran’a dokunmaları yasak kabul edilmiştir.
Kadından kadına değişen ay hali genellikle 2-3 günü bol kanama ve sancılı olmaktadır. Kadın diğer günlerde bu duruma dayana bilmekte ve normal yaşantısına dönebilecek güce ulaşabilmektedir. Bu durumda kadınlar kendi kararları doğrultusunda orucuna devam etmek istiyorsa devam etmeli. Kuran’da bulunan ibadetlerden her hangi birinde yasak olmamalıdır.
İster kadınların özel halleri, isterse diğer hastalıklar olsun bu hastalıklarda oruç tutma konusunda kişi doktor tavsiyesi doğrultusunda kararını vermelidir. Burada asıl olan kişin ruh ve beden sağlığının korunmasıdır. Ayette bu durum net bir şekilde ortaya koyulmaktadır. Eğer kişi hiç oruç tutamayacak durumda ise karşılığında fakirlere yardım yapılması tavsiye edilmektedir.
SAĞLIK
ORUÇ NASIL AÇILMALI?
Diyetisyenler, Ramazan ayında sağlıklı beslenme konusunda uyarılarda bulundu. Medical Park Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Nilgün İstek, Ramazan ayında sağlıklı beslenme davranışının dışına mümkün olduğunca çıkılmaması gerektiğini söyledi. İstek, bu süreçte beslenme ve aktivite anlamında bilinçsiz hareket edilmesinin kilo almaya, sindirimle ilgili şikayetlerin oluşmasına ve daha birçok sağlık problemine yol açabileceğini kaydetti. Beslenme açısından en önemli sakıncanın kişilerin beslenme şekillerindeki ani değişimler olduğuna işaret eden İstek, “Bu değişim gerek öğün saati, gerek öğünlerde tercih edilen besin çeşidi-tipi, gerekse besinlerin miktarı konusunda karşımıza çıkar. Günde 3 kez olan öğün sıklığı, bu dönemde 1 veya 2 öğünle sınırlı kalır, ayrıca öğünlerde tüketilen besin miktarları da normal alışkanlığın 2-3 katına fırlar. Oysa ki, yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da devam etmesi sağlanmalı, ani ve büyük değişikliklerden mutlaka kaçınmalı” dedi.
“İFTARDA ÇORBA İÇEREK MİDEYİ RAHATLATIN”
İstek, Ramazan ayında öğün sayısının azaltılmaması gerektiğini ifade ederek, “Unutmamak gerekir ki, ani olarak fazla yemek yemek tansiyon yükselmesine, kan şekeri dengesizliklerine, sindirim sistemi şikayetlerinin oluşmasına veya artmasına neden olabilir. Bunun için 1 kase çorba ve salata ile oruç açılıp mide biraz dinlendirilmeli, birden bire mideye fazla yük getirilmemeli. Yarım saat kadar sonra sebze veya et yemeği, yoğurt veya cacık ile salataya yer verilmeli. Yemek porsiyonlarının fazla olmamasına dikkat edilmeli” şeklinde konuştu.
“İFTARDAN 1 SAAT SONRA ÇAY İÇİN”
Proteinli besinler olan peynir ve yumurtaya, ayrıca sebze, meyve, zeytin ve fındık, badem, ceviz gibi lifli besinlerin de tüketilmesi gerektiğini kaydeden İstek, şöyle devam etti:
“Yemeklerdeki demirden yararlanabilmek için yemekle birlikte çay, kahve ve asitli içecek tüketilmemeli. İçilecekse dahi, yemeklerden 45 dakika-1 saat kadar sonra içilmeli. Yemekten sonra tatlı ihtiyacını gidermek için şerbetli, kremalı, hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar veya meyve tatlıları, kompostolar tercih edilmeli. Lifli besinlerin yeterli tüketimi sağlanmalı. Bunun için tam tahıllı, kepekli, çavdar ekmeği tercih edilmeli, sebze ve meyve tüketimine önem verilmeli, kuru baklagillerden ve bulgurdan yararlanılmalı.”
“YİYECEKLERİ PİŞİRİRKEN KIZARTMAYIN”
Protein içeriği yüksek olan besinlerin mideden boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirdiğini ifade eden İstek, süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi besinlere özellikle sahurda yer verilmesi gerektiğini kaydetti. Yemeklerin iyi çiğnenip yavaş yenilmesi gerektiğini belirten İstek, “Yemeklerde kullanılan yağ bitkisel sıvı yağ olmalı. Pişirme esnasında kullanılacak yağ miktarı az olmalı ve yağın yanmamasına dikkat edilmeli. Susama hissini daha da artıracağından, yemeklerde kullanılacak tuz miktarı aşırı olmamalı, salamuralar çok tercih edilmemeli, özellikle acı tattaki baharatları kullanmamaya özen gösterilmeli. Yemeklerin pişirilme yöntemi de önemli. Yiyeceklere özellikle kızartma yöntemi uygulanmamalı. Bu yöntem, hem yiyeceğin enerji değerini artırarak kilo alımına, hem de sindirim sistemi sorunlarına yol açabilir” açıklamalarında bulundu.
“HAREKETSİZ KALMAYIN”
Oruç tutulurken vücudun gün boyu susuz kalacağı için iftar ve sahur vakitleri arasındaki sürenin iyi değerlendirilmesinin önemine değinen İstek, şöyle devam etti:
“Yatmadan hemen önce yemek yenilmemeli çünkü bu durum sindirim sistemi şikayetlerinin oluşmasına veya artmasına yol açabilir. Unutmayalım ki oruç tutulduğunda vücudun gereksinmeleri artmaz, yani yememiz gerekenden daha fazlasını yememize gerek yok. Aksine, gün boyu herhangi bir şey yenilmediğinden, hareket düzeyi azaldığından metabolizma yavaşlar. Bu nedenle besin çeşidi ve miktarı konusunda doğru tercihler yapılmalı, hareketsiz kalmamaya özen gösterilmelidir.”
İstek, hasta olanların oruç tutmadan önce mutlaka hekimlerine ve hekimlerinin yönlendirmeleriyle diyetisyenlerine gitmeleri gerektiğini de sözlerine ekledi.
SALİM GENÇ
Nijerya'da Okula Saldırı: 30 Kişi Öldü
Nijerya'nın kuzeydoğusunda aşırı dinci militanların, yatılı bir okula düzenlediği saldırıda, büyük çoğunluğu öğrenci olmak üzere 30 kişi hayatını kaybetti.
Yobe eyaletine bağlı Mamudo kasabasındaki ortaokula düzenlenen saldırıda yaralanarak hastaneye kaldırılanlar, saldırganların bazı öğrencileri diri diri yaktıklarını gördüklerini söyledi.
Nijerya hükümetinin, mayıs ayı ortalarından itibaren ülkenin kuzeydoğusundaki üç eyalette olağanüstü hal ilan etmiş olmasına karşın aşırı dinci militanların okulları hedef alan saldırıları önlenemiyor.
Militanların 2010 yılından itibaren düzenledikleri saldırılarda onlarca okul ateşe verilirken, öğrencilerin de aralarında bulunduğu 1600 kişi hayatını kaybetti.
ŞÜKÜR TURGUT
GÜNÜN SÖZÜ
Üzülmek, yarının sıkıntısından bir şey eksiltmez, sadece bugünün gücünü tüketir AJ Cronin