Geçtiğimiz Pazar Anneler Günü’ydü. Annesi yaşayanlar hediyelerini aldılar ve ellerinden öpüp şefkatli kollarının arasına sığınıp anne sıcaklığını hissettiler. Benim gibi annesini kaybedenler de mezar başlarında annelerine olan özlemlerini dualarla az da olsa giderdiler.

Hadi biz evlat olarak annemizi kaybettik. Acımız büyük.

Ya, evlatsız kalan annenin durumu!

Düşünsenize, vatan savunması yaparken şehit olan fidan gibi gençlerin anneleriyle tam bağımsız bir vatan için idam sehpasında yaşamına son verilen fidanların annelerinin çektikleri acılar farklı mı?

Ya da gezi eylemleri sırasında yaşamını yitiren gençlerin anneleri ile yaşamını yitiren polislerin annelerinin duyduğu acı aynı değil mi?

Karaman’ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında mahsur kalan 18 işçiden Tezcan Gökçe’nin annesi “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı? Geceleri uyuyamıyorum. Ocağa gitme artık, diye kaç defa söylememe rağmen beni dinlemedi." diye yürek burkan sözlerle döktüğü gözyaşlarını, yarın bir yılını geride bıraktığımız Soma madeninde katledilen 301 madencinin anneleri, Gökçe Ana’nın yaşadığı duyguları yaşayarak dökmedi mi zannediyorsunuz?

Dini, dili, ırkı, düşüncesi ne olursa olsun annenin yaradılış özelliğinin özü sevgidir.

Ey,  Kadınları ikinci sınıf insan olarak gören kör gözler,

Açın gönül gözlerinizi de

Annelerin canlılar dünyasının mucizeleri olduğunu görün.

                                               

                                      ****************                      

Yanan kömür zannettiniz

Yarın 13 Mayıs,

Manisa’nın Soma ilçesinde Soma Kömür işletmeleri A.Ş tarafından işletilen maden ocağında meydana gelen faciada 301 madencinin katledildiği günün yıl dönümü.

Gökdelen kulelerine daha çok kaynak akıtmak, daha çok kar yapmak için insan yaşamını hiçe sayan gözü dönmüş iş adamı kılıklı iktidar yandaşlarının sahipliğini yaptığı madende Türkiye madencilik tarihinin en çok can kaybının yaşandığı madencilik kazası.

Soma için yastayız. Hiç kuşkunuz olmasın, yasta olmaya devam edeceğiz.

İlahi takdire sığınıp bu işin fıtratında var, güzel öldüler diyenler gibi sahte yas değil bizimkisi.

Bırakın 301 canı bir kişinin iş güvenliği sağlanmadan iş kazasında tırnağının bile yaralanmasına itirazımız var.

Dahası, Büyük Türkiye nutuklarıyla ölümlerin acısının tehlikeli bir şekilde normalleştirilmesini protesto ediyoruz.

Ey, muhafazakâr demokratlar!

Yönetmekte olduğunuz güzel ülkemizin böyle facialarla anılması beni utancımdan yerin dibine sokuyor, kaçacak yer arıyorum.

Kişiliğiniz, Madenci ailelerinin bu şekilde acılar yaşaması, sizi utancınızdan yerin dibine girmeye kaçacak yer aratmıyor.

Bunu anlayabiliyoruz da,

Ya vicdanınız.