Yüceltme ve indirgeme mantığı batıl bir mantıktır. Hak demek, var olanı yerli yerinde kabul etmek ve gerçeğiyle değerlendirmek demektir. Batıl ise bir şeyi yerli yerinden etmektir. Bu mantıkların ikisi de görünürde başka başka gözükse de sonuç olarak iki mantık da aynıdır. Kuran mantığı değildir. Bu mantıklar Peygamberi yerinden ederek birisi kutsallık yükleyip yüceltirken diğeri de Peygamberi aşağılayarak aslını auta atmaktadır. Her iki mantık da peygamberin misyonunu ortadan kaldırmış, yerinden etmiş olur ki  bu da bir zulüm demektir. Sonuçta bu iki mantık da Peygamberin misyonunun başka anlaşılmasına neden olur.

Peygamberler tarihine baktığımızda Yüceltme ve indirgeme mantığının çok sayıda örneğini rahatlıkla görebiliriz.

Çıkarcılar, Peygamberlerin getirdikleri ayetleri, kendi çıkarlarına ters olduğundan, kabul etmemektedirler. Çünkü kendi kurmuş oldukları  soygun ve  zülüm düzenlerinin yıkılmasından korkmaktadırlar. Düzenlerinin yıkılmaması için de Peygamberlerin sözlerinin  auta atılması gerekmektedir. Bundan dolayı da Peygamberin getirdiği ayetleri yalanlamaları için şöyle bir politika izlemektedirler. Peygambere şöyle diyorlar; “eğer sen gerçekten Allah’ın gönderdiği bir  Peygamber olsan o zaman tamam, eyvallah! seni kabul ederiz. Fakat bizim, senin Allah’tan bir haber getirdiğine inanmamız için  bunu kanıtlayacak mucizeler getirmen gerekir. O zaman seni kabul ederiz” demekteydiler. Halbuki bu yaptıkları, işi yokuşa sürmek ve kabul etmemek, kendi düzenlerinin yıkılmaması için bir taktik.

Allah, onların söyledikleri, “sende bizim gibisin aramızda bir fark yoktur” politikalarına karşılık Kuran’ın İbrâhîm, 9–10. ayetlerinde şöyle karşılık vermektedir: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? Hâlbuki O, sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (hak dine) çağırıyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz. Siz, bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçık bir delil getirin!”

Müşriklerin, Peygambere  “eğer seni Allah’ın gönderdiğini bilseydik inanır ve seni kabullenirdik, sen Allah’tan gelmemişsindir.” demeleri üzerine, Allah onların bu yaptıkları politikaları yüzlerine vurmaktadır.  Enam süresinin 111- “Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler onlarla konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah dilemedikçe yine de inanmayacaklardı”

Asıl onların sorunu Peygamber olup olmadığı sorunu değil, asıl sorun  Peygamberin getirmiş olduğu ayetlerin manaları. Çünkü biliyoruz ki Mekke’de Hz peygambere Mekke’nin en güzel kadınını teklif ettiler. Hatta Peygambere, kendilerine baş olması için teklifte bulundular. Yeter ki bu davandan vazgeç dediler. Bunun  üzerine Peygamber, “güneşi sağ elime koysalar ayıda sol elime koysalar bu davamdan vazgeçmem” dedi. Kendi sömürü düzenlerinden vazgeçmemek için her yolu denediler. hatta sömürü düzenlerinden vazgeçmemek için  Peygamberi aşağı görerek onunla  yıllarca savaştılar.

Tarihler boyunca  Peygamberlerden mucize isteme mantıkları, bu iki mantıkla yapılmıştır. Bu gün Müslümanlardan bazıları sanki Hz Peygamberin mucizesi yoksa! Peygambere  inanmayacaklar. Bu gibi Müslümanlar Hz Peygambere yüzlerce mucize yüklemekten kendilerini alamıyorlar. Sormak gerekmez mi ki Kuran en sağlam bir kaynakken,  Peygamberinin böyle olağan üstü bir mucize sergilemesi konusunda susar mı? Hiç bu konudan  bahsetmez mi?  Kuran’ın İsra süresinin 93. ayetinde “ Peki söyle onlara; Rabbimin şanı yücedir. Ben sadece bir insan, sadece bir Peygamberim” buyrulmakta. Böyle bir Peygamberi uçurmak, göklere çıkarmak, yerinden görevinden etmek değil midir? Bu mantıkların arkasında yatan asıl sorun insanlık tarihi boyunca var olagelen ve bundan sonra da devam edecek olan mal, mülk ve makam  sorunudur. Yani gücü elinde bulundurup istediği şekilde hükmetme meselesidir.

Hz Muhammed daha peygamber olmadan, Müşrikler,  ona güveniyor, onu ahlak ve dürüstlük abidesi olarak görüyorlardı. Hatta ona Muhammed’ül Emin lakabını da takarak bu güvenlerini göstermişlerdi.

Ancak   Hz Muhammed’in getirmiş oldukları  onların kurmuş olduğu sömürü sistemine, mal ve mülk konusuna yani çıkarlarına  çomak sokunca ona karşı düşmanca tavır takıntılar. Hz Muhammed’i bu yüzden reddettiler. İşte bu yüzden Hz Muhammed’den olmayacak olağan üstü isteklerde bulundular. Olmayınca onu aşağıladılar ve 20 yıl bu yüzden savaştılar.

SAĞLIK

 

          Baş Ağrısı;

Bir tane kuru soğanın kabuklarını soyduktan sonra ince ince doğrayıp temiz bir tülbente sarın. Ensenizde yirmi dakika bekletin sonra sıcak havluyu ensenize sarın. Soğanın kokusu o şiddetli baş ağrısından daha iyidir, en azından dayanılır.

Bazen de başınızın ağrıyacağını önceden hissedersiniz ya, işte o zamanlarda ayaklarınızı sıcak suyla doldurduğunuz kovada bekletin, bekleme süresinde ağrının geçtiğini fark edeceksiniz. Ayrıca bir dal taze naneyi bir bardak kaynamış suda bekletin ve sıcak sıcak için, nanenin rahatlatıcı etkisini hemen hissedebilirsiniz.

Ayak burkulması;

Günlük hayatta çok fazla olur burkulmalar. Böyle durumlarda bölgeyi soğutmak gereklidir. Siz de bir havlu içersine bir miktar buz koyun ve sarın, bununla bölgeye soğuk kompres uygulayın. Bu sayede olabilecek şişkinlikler önlenir ve ağrıyı da alır.

Kilo kontrolü;

Kan şekeriniz sık sık düşüyorsa, ana öğünler arasında açlık hissettiğiniz de bir kaç tane kuru erik kan şekeri düzeyinizi yükseltir ancak kalori değeri yüksektir bu yüzden fazla tüketmemeye gayret etmelisiniz.

Bazen de yemekler aşırı tüketilir, vücudunuzun ihtiyacından fazlası yenir. Yemeklerden önce yediğiniz bir elma hem sindirimi çalıştırır hem de iştahınızı kapatabilir, fazla yememiş olursunuz.

        

                                            HİKAYE

 

                              LOKMAN KÖLELER

Lokman efendisinin yanındayken diğer köleler tarafından oldukça kıskanılıyordu.

Bir gün efendisi kölelerini bağa meyve toplayıp getirmeleri için gönderdi. Köleler topladıkları meyveleri yolda gelirken yiyip bitirdiler ve gelip efendilerine:

- "Bütün meyveleri Lokman yedi." dediler.

Efendisi Lokman'a kızdı. Lokman efendisinin kızgınlığının sebebini araştırıp anlayınca:

- "Efendim, dedi. Hepimize sıcak su içir ovaya inelim sen atlı olarak biz de yaya olarak koşalım. O zaman gerçek ortaya çıkacak." dedi.

Efendisi Lokman'ın dediğini yaptı. Büyük sahrada koşup yorulan köleler yediklerini kusmaya başladılar. Böylece kimin yalancı olduğu ortaya çıktı.

         

                                  GÜNÜN SÖZÜ

Bir araya gelmek bir başlangıçtır, beraberliği sürdürmek bir ilerleme... Beraber çalışmaksa gerçek başarıdır.

                                                                                     Henry Ford