Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi Mekke’nin yönetici kadroları, peygamberin davetini başlangıçta pek ciddiye almadıkları elçiyi küçük düşürmek ve getirdiği mesajın etkisini azaltmak için  “büyücü”, “şair” “meczup” gibi tezviratlar da artık işe yaramaz olmuştu. Mekke’de artık İslam’ı benimseyen insanların sayıları her gün çoğalmaktaydı. Hele de Mekke’nin yönetici kadrosundan olan Ömer gibi bir kişinin de bu daveti kabul etmesi onları hepten endişelendirip çileden çıkarıyordu. Bundan böyle Mekke’nin yöneticileri hem Muhammed Peygamber’in davetine ve hem de ona inanan kişileri hedef alacaklardı. Onların yapacakları oyunlar, artık Peygambere inananları kandırabilmek, caydırabilmek ve kafalarını bulandırmak amacıyla olacaktır. Müşrik yönetici kadro şöyle söylemekteydi: “İşte bakın artık Muhammed’i, Rabbi bıraktı, ona kızdı ve onu artık terk etti, hâlbuki bizim putlarımız yerinde duruyor. Ancak sizler, yapayalnız sapıtmış bir insanın  peşinden gidiyorsunuz.” demekteydiler.
.
Mekkeli yönetici kadronun, yapmış oldukları yalan propagandalar peygamberi, az da olsa yılgınlığa sevk emişti. Ve bu nedenle de Allah peygambere Duha suresi ile …”,Rabbin seni terk etmeyecek ve sana darılmayacak.” “Sonrası senin için öncesinden elbette daha hayırlı olacak. Ve Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın.”“O seni yetim olarak bulup barınağa kavuşturmadı mı?” Seni dosdoğru yol dışında biri olarak bulup da dosdoğru yola kılavuzluk etmedi mi? Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?“O hâlde yetimi perişan etme/ daha da kötüleştirme! İsteyeni/ soranı azarlama.” “Ve Rabbinin nimetini söz ve fiillerinle ortaya koy!”(Duha suresi, 2-11) Allah, Mekkeli yöneticilerin yalan ve entrikalarına karşı duha suresi ile cevap vererek onların bu oyunlarını bozduğunu da önceki yazımızda belirtmiştik.
 
Bu yazımızda da inşirah suresini anlatacağım. Ancak şunu da belirtelim İnşirah suresi hem Duha suresinden sonra gelen bir sure hem de onun devamı niteliğinde bir sure olmaktadır. Yani bu iki sure,  aynı konuyu anlatan surelerdir. Allah,İnşirah suresi ile Peygambere yapacağı mücadelede zorluklarla kolaylıkların iç içe olduğunu ve her durumda Allah’a dayanıp güvenmesi gerektiğini  şu şekilde “Biz, senin için, senin göğsünü açmadık mı? Senden ağır yükünü indirmedik mi? –Ki o, senin belini çatırdatmıştı.– Senin şanını da senin için yüceltmedik mi?“Demek ki zorluğun yanında kesinlikle bir kolaylık var. Zorluğun yanında bir kolaylık, kesinlikle var.“O hâlde boş kalır kalmaz hemen yeni bir şeye başla.“Ve arzularını yalnızca Rabbine yönelt.”İnşirah (1-8) anlatmaktadır.
 
Sure’nin 1.ayetin de;  [شرح الصّدر ] Şerh-ı Sadr) deyimi oluşturan sözcüklerden biri olan “شرح  şerh” sözcüğü aslen et ve benzeri şeyleri açmak, yaymak, açıp yayarak genişletmek anlamındadır. Deyimin ikinci sözcüğü “صدر  sadr” ise, her şeyin ön ve baş tarafı, insan vücudunun kalp ve ciğerleri de içine alan baş ile bel arasındaki bölümünün ön kısmı, yani sine, göğüs, bağır denilen bölgesidir. Yukarıda açıkladığımız “şerh” ve “sadr” sözcüklerinden oluşan “شرح الصّدر  şerh-ı sadr” tamlamasının sözcük anlamı “göğsün açılması” demektir. Deyim olarak ise “göğüs ve kalp ferahlığı” demektir. (Tebyinül Kuran).
 
Kuran’ın diğer ayetlerin de bu deyim “ferahlık, rahatlık, metanet” gibi anlamlarda kullanılmış, ima ile de olsa kesinlikle kalp ameliyatı anlamında kullanılmamıştır. Bu ayetlerden bir tanesi şöyledir.”Peki, Allah kimin göğsünü İslâm’a açarsa, o zaman o, Rabbinden bir ışık üzerinde olmaz mı? Öyleyse Allah’ı anmaya karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler. (Zümer/ 22) 
 
HER ZORLUKTAN SONRA BİR KOLAYLIK OLACAĞI
 
 “Senden ağır yükünü indirmedik mi? –Ki o, senin belini çatırdatmıştı.– Senin şanını da senin için yüceltmedik mi? ( 2-4) “Bu yük Peygamberlik öncesi olan tüm  zorluklar ve sıkıntılardı.Bunlar senin belini bükmeceydi ve onları biz kaldırmadık mı ?Peygamber olmakla beraberde onun şanını yüceltmekte olduğunu hatırlatılmakta.“Demek ki zorluğun yanında kesinlikle bir kolaylık var. Zorluğun yanında bir kolaylık, kesinlikle var.” (5-6)Her zorluktan sonra mutlaka bir kolaylığın geleceği şeklinde Allah bir zorluktan sonra bir kolaylık kılacaktır” anlamındadır.“O hâlde boş kalır kalmaz hemen yeni bir şeye başla.“Ve arzularını yalnızca Rabbine yönelt.”İnşirah (1-8) Hatta   7.Ayette   peygambere görevini tatil etme veya ara verme yetkisi verilmediğini, tebliğe ara vermeksizin devam edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Çünkü Allah’tan başka yol gösterecek ve yardım edecek yoktur 
 
Ancak İnşirah suresinin anlam bütünlüğünü saptırmak, Muhammed peygamberin tebliğ mücadelesini Kurandan koparmak ve Müslümanların dikkatini başka yönlere çekmek amacıyla İslam’ın düşmanları tarafından peygamberin vefatından sonra bu sure hakkında birçok hurafe ve bidatler dolu rivayetler uydurmuşlardır.Bu uydurulan rivayetler Müslümanlar arasında peygamberin ”sarh-ı Sadr (göğsün açılması)mucizesi olarak şöhret bulmuştur. Yani bu uydurulmuş rivayetler de Peygamberimizin, ömründe  4 defa  kalp ameliyatı geçirdiğini mucize olarak anlatmaktadırlar.
 
Bu rivayetler şunlardır. Birinci ameliyat; peygamberimiz henüz bebekken sütannesi Halime’nin yanında yapılmıştır. Peygamber “ Çocuktum, arkadaşlarımla bir derede oynuyorduki, üç kişi geldi, yanlarında bir altın leğen vardı. İçi karla doluydu. Beni arkadaşlarımın arasından aldılar. Birisi beni yanım üstüne yatırdı. Karnımı yardı. Ben bakıp duruyordum. Hiç acı duymadım. Karnımdan bağırsaklarımı çıkarıp leğende yıkadı. Yine karnıma koydu. Öteki gelip kalbimi dışarı çıkardı. Kalbimin içinden pıhtılaşmış bir kara kan parçasını çıkarıp attı. Sonra nurdan bir mühür çıkarıp kalbimi mühürledi. Sonra kalbim peygamberlik ve hikmet nuruyla doldu. Sonra kalbimi yerine koydu. Üçüncüsü ise karnımın yarılan yerini sıvazlayıp yaramı iyileştirdi.” Başta Müslim olmak üzere çeşitli hadis kaynaklarında bulunmaktadır.
 
İkinci ameliyat, peygamberimiz on yaşındayken yapılmıştır. Bu ameliyat hakkındaki rivayet, peygamberimiz hakkında uydurduğu yalan hadisler ile şöhret yapmış olan Ebu Hüreyre kaynaklıdır. Buna göre “peygamberimiz on yaşından birkaç ay almışken yolu çöle düşmüş. Başının üstünde (gökte) iki adam konuşuyorlarmış. Birisi diğerine  “Bu, o mu?” diye kendisini göstermiş. Öbürü: “Evet, bu o” demiş. Sonra peygamberimizi yatırıp kansız ve acısız ameliyatı gerçekleştirmişler. Kalbinden “kin” ve “kıskançlığı” çıkarıp “merhamet” ve “şefkat”i koymuşlar.” şeklin de olduğu anlatılmakta.
 
Üçüncü ameliyatın Hıra mağarasında yapılmış olduğu rivayet edilmişse de nedense senaryolaştırılmamış ve çeşitli kitaplarda ayrıntısız bir şekilde yer almıştır.
 
Dördüncü ameliyat ise, “Miraç” süreci içinde yapılmış ve Mevahibü’l-Ledünniyye, İbn-i Kesir gibi daha birçok hadis kitabında geniş ayrıntılarla yer almıştır. Miraç’la ilgili rivayetlerde detaylarıyla anlatılan bu ameliyatın özeti şöyledir:
Peygamberimiz Kâbe’nin yanında yan üstü yatmakta iken üç kişi gelmiş, kimlik tespiti yaptıktan sonra ameliyata başlamışlardır. Ameliyatta göğüs ve kalp zemzem ile yıkanmış, açılan kalbin içine altın leğendeki tastan iman ve hikmet doldurulmuştur. Sonra göğüs kapatılmış ve peygamberimiz cennet bineği olduğu iddia edilen Burak marifetiyle yüce makamlara gönderilmiştir.”
 
Bu rivayetleri uyduranlar, peygamberi bir süt çocuğu iken kalbi zemzem ile yıkanıp nur ile mühürlenen ve her seferinde yeniden temizlenmeyi gerektirecek kadar kalbinde kötülük oluşan, uslanmaz, haşarı bir insan olarak göstermişlerdir. Aslında her akıllı sahibi Müslüman, kalbin ameliyat esnasında yıkanarak kötülüklerden arındırılması ve boşalan yere aklın ve idrakin ürünü olan erdemlerin ve imanın doldurulması gibi mantıksız bir yalanı derhal anlayabilir ve reddedebilir. Peygamberin göğsünün yarılma hikayesi   ahad hadislerle  (tek bir kişinin rivayet etmesi) ile anlatılmaktadır. Bunlar, en önemlisi de bu rivayetler  akla, Kurana ve  ilme uymayan senaryolardan başka bir şey değildir.
 
Allah aklını kullanmayanlara,  yunus suresinin 100. Ayetinde bakın nasıl hitap etmektedir. “Allah, pisliği aklını kullanmayanların üzerine kılacaktır [yağdıracaktır, bırakacaktır].” (Yunus 100) Yani pislik yukarıdan aşağıya gelmeyecek insan kendi işlemiş olduğu tüm akılsız işlerin yüzünden oluşacaktır.
 
Not ;Ne yazık ki bu sureler namaz sureleri haline getirilmiştir.Hatta bu surelerin manalarını bilmeden namazlarda Arapça okunmaktadır. Ancak Kuran mealen; “Ne söylediğinizi ne okuduğunuzu anlamayacak şekilde sarhoş iseniz salata yaklaşmayın” demektedir.