Rezalet, rezalet üstüne… Hiç kuşkum yok ki, henüz“Cumhurbaşkanlığı sistemi” uyum yasalarını bile çıkarmadan, ülkeyi kaosa sürükleme pahasına seçim kararı alan Erdoğan, “Benden sonrası tufan” diyor kesinlikle… En kötüsü de salt kendi iktidarını korumak için toplumu kutuplaştırarak, ülkenin geleceğini dinamitliyor… Kendi siyasi ikbali için belki olumlu sonuçlar doğurabilir ama memleketin yarısını, bir diğer yarısına düşman kılıp, birbirinin yüzüne bakamayacak hale getiren yaklaşımları, ülkemizin birliğine bütünlüğüne büyük zarar verme pahasına sergilemekten kaçınmıyor…
 
Gözünü iktidar hırsı bürüdüğünden olsa gerek… Bahçeli ile birlikte kendisi gibi düşünmeyen herkese alçaktan şerefsize, vatan haininden ülke düşmanına kadar her türlü ithamı yönelten Erdoğan, birliğimizi, beraberliğimizi en çok koruması gereken bir makamda olduğunu unutuyor… Kamuoyunda tartışma konusu olan projelerle ilgili, sık sık, “Çatlasınız da patlasınız da yapacağız” şeklinde tahrik edici cümleler kurarak,durduk yerde maraza çıkarmak istiyor… Toplumu ne kadar gerip, kutuplaştırmayı ne denli artırırsa kendi kitlesini o kadar tahkim edeceğini iyi biliyor çünkü…
 
YÜZLERİNDE DERİ DEĞİL DE GÖN VAR GALİBA
Artık 53 yaşındayım… Erbakan’ın “Kadayıfın altı” muhabbetlerinden Demirel’in “Petrol vardı da biz mi içtik” geyiğine, Ecevit’in “Ayşe tatile çıksın” şifresinden, Özal’la Calp’in “Satarım, sattırmam” polemiğine kadar pek çok siyasi tartışmaya tanık oldum ülkede… MC iktidarlarına,“Güneş Motel” ilkesizliğine tanık oldum… Sokakların değil yalnızca yüreğimizin de ikiye bölündüğü ateşten günlerin içinden geçtim… Darbeler yaşadım, gözaltına alınıp derin sorgulamalara muhatap oldum… Ama siyasetin hiç bu kadar ayağa düştüğü bir zaman görmedim…
 
Rezaletin dik alası… Düne kadar Erdoğan’a demediğini bırakmayan Bahçeli, güzel annemin deyimiyle onun “alt çenesi” oldu şimdi… Koltuk telaşındaki Erdoğan’ınsa en büyük muhibbi Bahçeli bugünlerde… Her gün,geçmişte birbirlerine ettikleri küfrü içeren onlarca video yayımlanıyor sosyal medyada… Karşılıklı hakaretleri gazetelere, internet sitelerine, televizyon kanallarına haber konusu oluyor… Bu da babamın deyimi:“Yüzlerinde deri değil de gön var galiba…”En küçük bir özeleştiri gereği duymadan el ele, kol kola karşımıza çıkma cesareti buluyorlar çünkü…
 
CHP’NİN SİYASİ BASİRETSİZLİĞİ
Ya CHP’nin yaptığına ne demeli… Bir gazetede genel yayın yönetmeni olsam, “Rezalet, rezalet, rezalet” diye başlık atardım herhalde… 15 milletvekili istifa edip İyi Parti’ye katılarak seçime girmelerini sağlayacaklarmış… E vallahi pes artık… Bir parti, diğer bir partinin örgütlenme, düşünme ve ifade özgürlüğünü savunabilir… Bu doğrultuda kimi ilkesel duruşlar sergileyebilir hatta… Ama örgütlenme açığını gideremez… Bu varlık sebeplerine aykırı çünkü… Tüm anketler, İyi Parti’nin en çok CHP’den oy aldığını gösterirken ortaya konan siyasi basiretsizliğe ne diyeceğimi de şaşırdım ayrıca…
 
Bu da halk deyimi: “Rezaletin bini bir para…”Cumartesi günü Eskişehir’e kurulması planlanan Alpu termik santraline karşı mücadele eden Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt başkanlığındaki kalabalık bir heyetle Çatalağzı Muslu bölgesini dolaştık… Gördükleri karşısında bir hayretten diğerine düşen insanlara ne diyeceğimi şaşırdım… Hiç dahlim olmadığı halde gördükleri çirkinliklerden utandım kentim adına… Hepsinin ağzından dökülen “rezalet” sözlerini duymaktan naçar düştüm… Ülkenin en kimlikli kentlerinden biri olan Zonguldak’ınüzerine karanlıklar yağdıran kifayetsiz muhterisler alayınızın ervahına yuh olsun…