İlerideki yıllarda onlarca teze konu olacak, herkesin hayatını değiştirecek uygulamalar, anlık kararlarla hayata geçiriliyor bizim ülkede… Kısa zaman sonra o kaldırılıp, hangi hesapla alındığı çok belli, bir başkası yürürlüğe konuyor… Her şeyin yazboz tahtasına döndüğü ülkede, keyfiyet hüküm sürüyor… Ekranlarda, her akşam öfkeli bir adam konuşuyor, savcılar anında harekete geçiyor…  Atanmış vekilleri geri kalır mı? Ağzından çıkan, ertesi gün kanun olarak çıkıyor… Hımbıl bürokrasi, ışın hızıyla harekete geçip, yasaya uygunmuş, değilmiş bakmadan gereğini yapıyor…
 
1990 yılında çıkmış bir Kıyı Kanunu var örneğin… Deniz, tabii ya da suni göl ve akarsu kıyıları ile sahil şeritlerinin doğal, kültürel özelliklerini gözetip korumak amacıyla çıkarılmış… O kanuna göre: “Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılara moloz, toprak, cüruf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez.”
 
ZONGULDAK KIYILARI KANUN KAPSAMINDAN ÇIKARILDI
Neden mi? Tüm canlılar için eşsiz değerde olan kıyıların, doğal hayatın sürdürülebilirliği açısından mutlaka korunması gerekiyor da ondan… Ayrıca tahribi geri döndürülemez sonuçlar doğuruyor… Canlı çeşitliliği bitiyor, doğal doku bozuluyor, akarsular, denizler kirleniyor… Mutlak koruma altına alınıp çit yapılması bile yasaklanan kıyılarda, yasanın emredici hükmüne karşın neler yapıldığı herkesçe malum… Hatırlayacaksınız, Aziz Nesin romanlarından fırlamış bir karakter olarak tanınan pek sayın bir vekil, geçtiğimiz aylarda müjdeyi verdi: Zonguldak kıyıları bu kanun kapsamından çıkarıldı…
 
Gece yarısı çıkan bir yasa ile Trabzon ve Zonguldak’ın kıyılarında, endüstri bölgeleri kurulabilecek… Mevcut yasaya göre,“Faaliyetlerinin özellikleri gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan tersane, gemi söküm yeri ve su ürünlerini üretim ve yetiştirme tesisleri gibi, özelliği olan yapı ve tesisler”den başka, onay alan her türlü sanayi tesisi de kurulabilecek artık… Cennet Sinop’ta, Mersin Akkuyu’da nükleer santrale, Ceşm-i cihan Amasra’da termik santrale onay verecek kadar gözü dönenlerin, Zonguldak kıyılarında hangi tesislere göz yumacağını siz hesap edin artık…
 
KARŞI ÇIKAN HERKES, DEVLETİN KAHHAR GÜCÜYLE EZİLDİ
Gerekçe de çok masum doğrusu: “Sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi…” AKP elebaşları, bunlara bir de “turizm” cilasını ekleyip, pek çok yerde, eşi benzeri olmayan doğal varlığı talana açtı… Tek adam, hep yaptığı gibi, “Sizden öğrenecek değiliz”  diye kükredi itiraz edenlere… Yetinmedi, emrindeki, adına gazete denen mevkutelerde, “Ülkenin kalkınmasını istemeyen yabancı ajanları” diye akla zarar yayınlar yaptırdı… Yaylasına, zeytinine, ağacına sahip çıkmak isteyen yaşlı teyzeler, amcalar da içinde, binlerce gösterici coplandı, biber gazına boğuldu…
 
Başefendi, hiç bunlar olmamış gibi, “Biz bu Ayder’i kirlettik, rezil ettik” cümlesini kurmuş şimdi de… Oradakiler de alkışlamış… Pes… Dünyada benzeri olmayan bir ekosistem, “Yeşil yol” başta, akla zarar projelerle ranta açıldı Karadeniz’de... Karşı çıkan herkes, devletin kahhar gücüyle ezildi… Sonra da, yüzlü yüzlü “rezil ettik” açıklamaları yapıldı… Emin olun, içine edilen Ayder değil yalnızca… Tüm ülke aynı durumda…  Şimdi sokak sokak dolaşıp, kıyılarımızın talana açıldığını müjdeleyen şaklabanlarla şakşakçıları, aynı cümleleri, yakında, Zonguldak için de kuracak… Ama iş işten geçmiş olacak…