Sentetik bir uyuşturucu olan bonzai en etkili uyuşturucular arasında gösteriliyor.  Merak ve özenti yüzünden bonzai ile tanışan gençler, daha sonra  zaman içinde hap, baly, tiner ve esrar kullanmaya başlıyor… İnsan beyninde yarattığı tahribatla tevdisi mümkün olmayan hasarlara neden olan bonzaiye neredeyse bakkalda satılan çikolata kadar kolay ulaşılabiliyor…

Halkın Sesi, okullara kadar giren bonzainin ne denli tehlikeli bir madde olduğuna dikkat çekmek için 21 yaşındaki eski bir bonzai satıcısı ve aynı zamanda halen içici olan A.K.ile konuştu. Kimliğini gizlemekten çekinmeyen A.K.’nin yaşam hikayesi, anlattıkları insanın kanını donduruyor… Tek isteği tedavi olmak ve bir iş bulup hayata sıfırdan başlamak olan A.K., polis teşkilatında bile uyuşturucu hatta bonzai kullanıcısı olduğunu iddia ediyor… Gençleri suça sürükleyen bonzai bataklığı genç-yaşlı, zenin-fakir demeden yüzlerce insanı intihara hatta ölüme sürükleyen bir uçuruma götürüyor… İşte o uçurumun ucunda olan ve kurtarılmayı bekleyen şair ruhlu genç bir adamın ibretlik öyküsü…

Mustafa ÖZDEMİR: Her gün ana haber bültenlerine konu olan ve bir çok ebeveynin korkulu rüyası olan bonzaiyi Zonguldak’a ilk getirenlerden birisi olarak, senin anlatacaklarını merakla dinlemek istiyorum. İstersen en başından başlayalım. Sen uyuşturucuyla ne zaman tanıştın?

A.K.: Yaşadığım mahallenin ortamı uyuşturucunun en yaygın olarak kullanıldığı yerlerin başında geliyor… Çocuk yaşta alkol ve sigara ile başlıyor her şey. Yasak olan her şey cezp ediyor insanı… Akşam eve gitmiyor, arkadaşlarımla sokaklarda kalıyorduk… Ailemi suçlamak istemiyorum çünkü onlar bir çok kez sabahlara kadar sokaklarda beni arardı. Sokakta olunca suça daha meyilli oluyor insan. Karnını doyurmak, üşümemek, sigara ve alkol parası bulmak için gayrimeşru işlerin içinde buluyorsun kendini biranda… Hırsızlık en çabuk kolay paraya ulaşma yöntemi… İlk kez uyuşturucu kullandığımda daha 15 yaşındaydım…

ÖZDEMİR: İlk ne kullandın… Ve uyuşturucuya nasıl ulaşıyordun?

A.K.: Herkes gibi ilk esrar içerek uyuşturucuyla tanıştım.  Arkadaş çevresi ve özenti bunda etkili oldu. Ot en çabuk bulunan uyuşturucuydu o yıllarda… Hurda toplar, kazandığımız parayla cigaralık alırdık arkadaşlarla… O zamanlar 3’lü bir cigaralığın fiyatı 5 liraydı. Bulamadığımız baly ya da tiner çekmeye başladık. Baly her yerde tanesi 1 liradan satılıyordu. Yaygın olarak baly kullanırdık.   

ÖZDEMİR: Sonrası…

A.K.: Yazları ailece Ankara’ya giderdik… Her gidişimde farklı ortamlara girip geçimini kanunsuz işlerden kazanan insanlar tanıdım. Kardeşlerimle selpak ve kalem satıyorduk. Geç saatlere kadar sokaklarda kalınca ister istemez sokağın diğer yüzünü gördük. Esrardan kubara, kubardan şekere, Ferrari, Mercedes, citbak, mavi kuş, Jameika derken kullanmadığım uyuşturucu kalmadı. Hatta eroin bile kullandım. Ama damardan hiç almadım. Jameika insanın beynine direk olarak etki eden, hatta insanın dişlerini zangırtacak kadar etkili bir uyuşturucu… Uyuşturucu bulamayınca, torbacıları bulmaya karar verdim.

Mustafa ÖZDEMİR: Torbacılarla nasıl bağlantı kurdun?

A.K.: Ankara’da bu işin yapıldığı belli başlı yerler var… Kızılay, Çinçin, Bed Deresi, Ulus başlıca uyuşturucu yatağı… İlk gittiğimde bana neler yapabileceğimi sordular. Bende hırsızlık yapabileceğimi söyleyince hangi işlerde iyi olduğumu sordular. Yankesicilik yapabileceğimi söyledim. Elime bonzai tutuşturdular… Günlük 50 lira para ve birde kullanmak için 50’lik Jameika veriyorlardı. Uyuşturucu vermelerindeki sebep, bağımlı olmamı sağlayıp satıcılığı bırakmamam içindi. Günde 300 ila 500 lira arasında satış yapıyordum. Müşterilerimden bazıları mercedesle geliyordu.

ÖZDEMİR: Uyuşturucu almak isteyen birisi polis bu adamları bulamazken nasıl bu kadar kolay ulaşabiliyor?

A.K.: O kadar çok yöntem var ki? Şeytanın aklına gelmeyecek yöntemler torbacıların aklına geliyor… Aslında bana göre polis çoğunu biliyor. Ama işin içinde polis de var. Bu işte çok büyük bir rant var. Büyük torbacılar polise avanta yedirmeden yaşayamaz. Onun için büyük torbacılar küçük torbacıları polise ihbar edip kendileri öbür tarafta rahat rahat satabiliyor.

ÖZDEMİR: Nerelerde satılıyor peki?

A.K.: İstanbul’da Ankara’da gördüğünüz midyecilerin çoğu uyuşturucu satar. Neredeyse hepsi tezgah altında bonzai bulundurur. Zaten bu işi yapanları yeri bellidir. Köşe başlarında, insanların kalabalık olarak bulunduğu yerlerde ve özellikle gençlerin takıldığı yerlerde seyyar satıcılar bu işi yapar. Uyuşturucu kullanan biri bunu çok iyi bilir ve böylelikle rahatlıkla mala ulaşır. O gördüğünüz eski ayakkabı satıcıları, şalvarlı kadınlar, kuşçularda kolaylıkla bonzai bulabilirsiniz. Çünkü bu sıralar en kolay ulaşılabilen uyuşturucu madde bonzai. Çünkü artık peynir ekmek gibi satılıyor. Bakkaldaki çikolata gibi satıyorduk…

Mustafa ÖZDEMİR: Sen yaklaşık 7 yıldır uyuşturucu kullandığını söylüyorsun… İlk başlarda özenti ve arkadaş çevresinin etkisiyle başladıysan bugün neden içiyorsun. Bırakamayacak kadar bağımlı hale mi geliyorsun? Yoksa seni cezbeden kolay ara kazanmak mı?

A.K.:  Kimse imrensin, meraklansın istemem ama başlayan kolay kolay bırakamaz. Onun için en iyisi hiç başlamamak. Bonzai hepsinden beter… Adamı ensesinden yakalıyor. Damarlarına yayılıyor. Hiçbir şey hissetmiyorsun. Halisilasyon görüyorsun. Hele bonzainin bir çeşidi çıktı… Adı selvi. Yaklaşık 8 saat insanı etkisi altında tutuyor. Ayılman için üzerinden kamyon geçmesi lazım…

ÖZDEMİR: Televizyonlarda haberlere konu olan sosyal medyada sıkça rastladığımız görüntülerde bonzainin bir zevk aracı değil adeta işkence aracı olduğunu görüyoruz… İnsan neden kendisine böyle bir kötülük yapar ki?

A.K.: Boşuna demiyorlar abi, “Bonzai adamı bozai…” Hiçbir içici halinden mutlu değildir. İçmezsem kriz geçiriyorum. İnsanın beyin hücreleri tek tek ölüyor. Şuurunu kaybediyorsun.  En son 3 gün önce içtim… Param olmadığı için bulamadım. O zaman çıldırıyorum. Gece geç saatlere kadar bonzai aldığım için ertesi gün öğlene kadar uyuyorum. Tedavi olmak için hastaneye gittim ama bana ilaç verip gönderdiler. Ama hiçbir etkisi olmadı… Kriz vurduğunda tüylerim diken diken oluyor. Yemek yiyemiyorum. Artık böyle yaşamaktan utanıyorum.

Özdemir:  Peki bu noktaya gelmende ailenin suçu yok mu? Onlar ne diyor bu haline… Uyuşturucu kullandığını biliyorlar mı?

A.K.: Ailem korkudan beni sokağa bile salmıyor… Onlar için üzülüyorum. Uyuşturucu kullandığımı biliyorlar. Ama onlarda çaresiz… Çok kriz vurursa evden para çalıyorum. Ankara’ya kaçıyorum. Artık tedavi olmaktan başka çarem yok. Bu laneti kullanıp kendi isteğiyle bırakan çok az insan vardır. Çünkü zamanla vücut istiyor.

Mustafa ÖZDEMİR: Peki şuanda Zonguldak’ta yaşıyorsun… Zonguldak’ta kullanım oranı nedir? Kullanma yaşı kaç? Polisiye tedbirler yeterli mi?

A.K.: Mustafa abi, inan bana iş o kadar hızlı ilerliyor ki, ne polis ne de anne babalar durumun farkında… Özellikle liselerde çok yaygın. Bonzai satıcıları okul önlerini mekan tutuyor. Bakın bir ay sonra okullar açıldığında, başta Uzun Mehmet, Sanat Okulu, Çaydamar’daki okullarda bonzai satıcıları cirit atacak. Ha bir de Üzülmez futbol sahası torbacıların mekanı. Mal buradan dağılıyor. Zengini de fakiri de bonzai içiyor. Ben 14 yaşında bonzai içen kız tanıyorum. Yine Zonguldak’ta bonzainin en rahat temin edildiği yerler, Fındıksuyu, Kozlu İhsaniye, Kilimli. Fener’deki tünel içicilerin en uğrak mekanı.

ÖZDEMİR: Polis uyuşturucu alemini ne kadar tanıyor ve neden kökünü kazıyamıyor?

A.K.: İnanmayacaksın ama polisler bile içiyor. Bir keresinde Kozlu’da arkadaşla arabanın içinde içiyorduk. Polisler gelince korktum. Yanımdaki arkadaşı tanıdılar. Elindeki esrarı alıp bi fırt çekti. Oturdular bir saat birlikte içtik. O zaman uyuşturucunun neden sonu gelmiyor anladım.

 

ÖZDEMİR: Bir de bonzai içen neden uzun süre ayılamıyor?

A.K.:  Bonzainin etkisi 8 saate kadar çıkabilir. Çeşit çeşit bonzai var. Ayılmak için ya sarımsak yiyeceksin, ya tuzlu su ya da ayran içeceksin.

ÖZDEMİR: Sana göre bonzai illetinden gençler nasıl kurtulabilir?

A.K.: İçecek olan her türlü bonzaiyi bulur. Ben bonzai için fuhuş yapan insan tanıyorum Zonguldak’ta. İlk önce bonzaiye alıştırıyorlar sonra mal karşılığı fuhuş yapıyorlar. Öyle şerefsizler var bu şehirde. Bu işin bitmesi için tek şart var. O da cezaların ağırlaştırılması. Benim tanıdığım bonzai satıcıları bir bilemedin 2 yıl yatıp çıkıyor. Tahliye olunca yine bu işi yapıyorlar. Eğer cezalar adam öldüren birisine verilen ceza ile eşdeğer olsa bütün torbacılar piyasadan çekilir. Nihayetinde bu insanlar onlarca genci ya öldürüyor. Ya da yaşamını karartıyor. Bakın biz yola çıkarken 8 arkadaştık. 2’si öldü. 5’i cezaevinde. Dışarıda olan tek kişi benim. Daha bir şey dememe gerek var mı?

Özdemir: Çok merak ediyorum. Senin gibi gençliğini uyuşturucuya kaptırmış bir delikanlının uyuşturucu dışında yaşamdan keyif aldığı başka bir şey olmaz mı?

A.K.: Beni aşk acısı bu hallere getirdi abi. Çok sevdiğim bir kız vardı. Ama ona kavuşamadım. Bende boş kaldığımda, kafam ayık olduğunda şiir yazmaya başladım. Uzun yıllar Ankara’da Kürtlerin içinde büyüydüm. Kürtçe şarkılar ezberledim. 30-40 tane şiir yazdım. Ama bonzai yüzünden 4-5 tanesi ancak aklımda kaldı. Bonzai adamın hafızasını da bitiriyor…

ÖZDEMİR: Bu röportajı okuduklarında polis seninle görüşmek isterse konuşur musun? Bir de ben yüzünü ve adını saklayacağım ama sen çok rahatsın. Torbacıların ya da bu işin rantını yiyenlerin sana bir şey yapmasından korkmuyor musun?

A.K.: Kesinlikle korkmuyorum. Çünkü her gün ölmektense bir gün ölürüm daha iyi… İstersem bütün torbacıları bir günde bitiririm. Polise de yardımcı olmak isterim. Çünkü kimsenin canının yanmasını istemiyorum. Anne babalar ağlamasın. O kadar çok günah işledim ki, belki torbacıları bitirirsem Allah günahlarımı affeder.

ÖZDEMİR: Şöyle arkana baktığında unutamadığın, seni çok etkileyen bir an var mı?

A.K.: Olmaz mı, filmlerde göremeyeceğiniz kadar acılara tanıklık ettim. Ama bir keresinde arkadaşımla beş kuruşsuz Türkiye’yi gezmeye karar verdik. Tabi para olmayınca hırsızlık yapıyorduk. İzmir Buca’da bir bakkaldan alışveriş yapan bir kadının yanına yanaşıp çantasından 50 lira çaldım. Hemen oradan uzaklaştık. 3 saat sonra Karşıyaka’da arkadaşımla yürürken parkta oturmuş domates ekmek yiyen bir kadın gördüm. O kadın 3 saat önce parasını çaldığım başörtülü kadındı… Karnım yandı… Yanına gidip parasını geri verdim. O parayı kendisinden çaldığımı söyleyince çok şaşırdı… Evet çok hatalar yaptık ama bizim de kalbimiz var…

ÖZDEMİR: Son olarak hayattan beklentilerin neler?

A.K.: Gençliğimin en güzel çağlarını bonzaiye, uyuşturucuya verdim. Bundan sonra bir işim olsun istiyorum. Bir yuva kurmak istiyorum. 21 yaşındayım ama 60 yaşındaki birinin yaşadıklarını yaşadım. Artık kurtulmak istiyorum. Tedavi olmak istiyorum. Yanımda arkadaşım öldürüldü, yankesicilik yaptım, istemeyerek de olsa ben de bonzai satarak bu günaha ortak oldum.. İnşallah bizim sesimizi de birileri duyar da bu pislikten bizi kurtarır…

Röportaj: Mustafa Özdemir  Fotoğraflar: Yıldırım Yılmaz