Röportaj: MERYEM AKGÜN

Meryem Akgün: Hüseyin Özbakır’ı tanıyabilir miyiz?

Hüseyin Özbakır: 1950 yılında Trabzon’un Sürmene kazasında dünyaya geldim. Babamın memuriyeti dolayısıyla İstanbul’a göçtük. Babam İstanbul’da Gümrük memuruydu. İlkokul, Ortaokul ve Vefa Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1971 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Bölümü’ne girdim. Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Avukatlık stajımı yaptım. Hakimlik sınavına girdi ve sınavı kazandım. O arada askere gittim. Askerliğimi, Askerlik Şubesi Başkan Vekili olarak yaptım. Döndükten sonra hakimlik stajımı yaptım. 1979 yılının 30 Mart’ında Gaziantep’in Yavuzer kazasında savcı olarak göreve başladım. Muhtelif yerlerde 10 yıl görev yaptıktan sonra 1989 yılında Gönen’e başsavcı olarak gittim. O günden itibaren 26 yıl boyunca sırasıyla Kırklareli, Sakarya ve Zonguldak Başsavcılığı görevlerini yaptım. 2006 yılının Temmuz ayında geldiğim Zonguldak’ta, 9 yılın nasıl geçtiğini anlamış değilim. 10 Şubat’ta AK Parti’den aday adayı olmak için istifa ettim. Evliyim, 3 kız çocuğum ve iki de torunum var.

Akgün: Uzun yıllar Cumhuriyet Başsavcılığı ve savcılık yaptıktan sonra siyasete atılma kararını aldınız. Neden politika?

Özbakır: Benim çevremdekiler beni bilir. Gerek başsavcılığımda gerekse toplumdaki durumumda, halkla hep iç içeyim. Hareketliyim, dur durak bilmiyorum. Yaş haddinden dolayı emekliliğimiz yaklaşınca, bu topluma bir şeyler verebilirim kanaatiyle çalışmayı sevdiğim için, Zonguldak adına bir takım faaliyetlerde bulunabileceğim kanaati asil olduğu için politikaya girmeye ve partimiz takdir ederse aday adayı olmaya karar verdim. Göreve gelirsek partimizin daha önceki sayın milletvekillerini ve yapmış oldukları hizmetleri elimizden geldiğince daha ileriye götürmek ve bayrağı onlardan alıp daha yukarılara taşımak için aday oldum.

Akgün: Zonguldak’ta görev yaptığınız süre içerisinde ilimizi yakından tanıma fırsatı buldunuz. Size göre Zonguldak’ın öncelikli sorunları nelerdir?

Özbakır: İşsizlik, TTK, Üniversite ve Yurtlar, Filyos Projesi ve her zaman söylediğim Zonguldak’ın yolları. Beni aday yapan iki şey var; birincisi, çevrem ve beni seven dostlarım beni teşvik ettiler, ikincisi, Zonguldak’ın yolları. Tabii diyeceksiniz ki yollara hiçbir şey yapılmıyor mu? Çok şey yapıldı elbette. Şu anda zaten Karayolları Bölge Müdürü’yle görüştüm. Önceki milletvekillerimizin gayretleriyle yoldaki çalışmalar hızlandı. Tüneller açılıyor, tünel projeleri var, Filyos Projesi var. Çevre yollarının yapımı da hız kazandı. Eğer bunlara biraz daha katkıda bulunabilirsem daha da mutlu olacağım. O kanaatteyim ve bu nedenle aday oldum. Daha fazla faydamız olsun diye.

 

Akgün: Sizin için birinci sıra kesin konuşuluyor. Böyle bir söz ya da işaret aldınız mı?

Özbakır: Böyle bir işaret almadım. Bunu artık vatandaş mı yakıştırıyor, bilemiyorum. Sıralamanın takdirini sayın başbakanımız ve ekibi yapacaktır. Kendilerinin takdirlerine bırakıyorum. Nasıl takdir ederlerse ona razıyım, saygı duyuyorum.

Akgün: Eğer Milletvekili olursanız Adalet Bakanlığı ya da İçişleri Bakanlığı gibi görevleri düşünür müsünüz?

Özbakır: Şu anda milletvekili aday adayıyım. O kadar ilerisini düşünmek kolay değil. Partim neyi takdir ederse ben de o yönde hareket edeceğim.

 

Akgün: Geçtiğimiz günlerde Köksal Toptan’la aranızda fotoğraf polemiği yaşandı. Köksal Bey, sizin sözlerinize istinaden, bu işler fotoğraf çekmekle olmuyor, dedi. Aranızda bir kırgınlık mı var? Bu sözleri nasıl yorumluyorsunuz?

 

Özbakır: Köksal Bey, sevdiğimiz, yılların dürüst temiz politikacısıdır. Aramızda kırgınlık olması mümkün değil. Ben fotoğraf çekme olayıyla ilgili partimizi ve vekillerimizi kastetmiş değilim. Ben orada Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün Zonguldak’a biraz haksızlık yaptığı kanaatiyle bunları söyledim. Yanlış anlaşılmasın. Köksal Bey çok saygı duyduğum bir siyasetçidir.

 

Akgün: Zonguldak’taki suç oranının; kentin sosyal ve ekonomik durumuyla, kentin siyasi yapısıyla ilişkisi olduğunu söylemek doğru olur mu? Ekonomi kötüye gittikçe, suç oranlarının kötüye gittiği tezine katılıyor musunuz?

 

Özbakır: Zonguldak’ta 9 yıl görev yaptım biliyorsunuz. Suç oranlarında önemli bir artış yok. Suç sayısı 11 bin-11 bin 500 civarında. Bunların çoğu da basit suçlardı. Zonguldak kültürlü bir şehirdir. Siz de biliyorsunuz, içinde yaşıyorsunuz zaten. Bu basit suçlar da karşılıklı darplar, hakaretler. Bunlar bizim için önemli suçlar değildir. Tabii arada bazı tek tük ağır suçlar da oldu. Zonguldak’ın enteresan vakalarla gündeme geldiği de olmuştur. Bir örnek vermek gerekirse askerden dönen birisinin altı kişiyi öldürme olayı vardı Çaycuma’da. Bir kızın annesini öldürmesi olayı vardı. Onun haricindeki suç oranları o kadar yüksek değildi. Ekonominin kötüye gitmesi, suç oranlarını bütün Türkiye’de etkiler, sadece Zonguldak’a mahsus bir şey değildir.

 

Akgün: Eğer 598 bin nüfuslu Zonguldak’a tek bir mikrofondan seslenme fırsatınız olsaydı seçmenlere ne söyler ve ne vaatte bulunurdunuz?

Özbakır: Şimdi ben Karadenizliyim, sanmasınlar ki bölgecilik yapacağım. Bütün seçmenleri kucaklıyorum. Eğer seçilip Milletvekili olursam hiç şüpheleri olmasın; ilçeler ve merkez dahil hepsini kucaklayacağım, yardımcı olacağım. Başsavcılığım sırasında şayet beni izleyenler varsa vatandaşa ne şekilde davrandığımı, hiç ayrım yapmadığımı, nezaket ölçüleri içinde herkese eşit davrandığımı çok iyi bilirler. Hiç şüpheleri olmasın.  

Gerek kendi partimiz, gerek diğer partilerden aday olan aday adaylarına başarılar diliyorum. Herkese saygılıyım. Herkesin siyaset yapma hakkı vardır. Kimse kimsenin siyaset yapma hakkını engelleyemez. Bu sebeple adaylıklarına saygı duyuyorum. Partimiz ve diğer partiler neyi takdir ederlerse zaten o olacaktır. Bunun takdirini de Zonguldak halkına ve vatandaşlara bırakıyorum.