“Anayasa Mahkemesi (AYM) dershanelerin okula dönüşmesini ve dönüşemeyen dershanelerin kapatılmasını düzenleyen kanunu iptal etti. İptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanması ile dershanelerin 1 Eylül 2015'den itibaren kapatılması ya da özel okula dönüştürülmesine ilişkin düzenlemeler ortadan kalktı”

Böylece, 1 Eylül 2015 itibarıyla kapanması öngörülen dershaneler eğitim hizmeti vermeye devam edebilecek.

Milyarlarca lira paranın ciro edildiği, milyonlarca öğrenciyi, çalışanları dışında elli bine yakın öğretmeni, doğrudan ilgilendiren dershaneler sorunu nasıl çözülecek?

Şimdi söz sırası Dershanelerde. Halkın Sesi Gazetesi stajyer muhabirleri Ayşenur Koç ve Fatmanur Bilge sizler için araştırdı.

Sınav dershanesi Müdürü Halil Vecdi Ilgın

İlk önce kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Kendimden kısaca bahsedecek olursam adım Halil Vecdi Ilgın sınav dershanesinin müdürüyüm. Şimdi ise sınav temel lisesinin kurucularındanım.1983 yılından beri öğretmenlik yapıyorum. Sınav dershanesinde ise 1988 yılından beri hem öğretmenlik hem de lidercilik yapıyorum. Zonguldak’ı ve Zonguldak’ın eğitim sorunlarını yaşanmışlığında verdiği bilgiyle çok iyi bilirim, benim bir eğitimci olarak geçmişim budur.

Sizce dershanelere neden ihtiyaç duyuldu?

Özel eğitim ihtiyacı sadece günümüzün değil ilk çağlardan beri süregelen bir durumdur. Yani ilk cağda bile Sokrates den başlayarak birçok filozofun özel öğrencileri olmuştur. Yani bir özel eğitim alma talebi her zaman insanlarda olmuştur. Bu ne eski çağda ne de şimdi değişmemektedir. Osmanlıda da bu özel eğitimler bulunmaktadır. Halka dönük genel bir eğitim politikası olmamasına rağmen padişah çocukları şehzadeler özel öğretmenlerden matematik dersleri veya fen dersleri almışlardır. Özel olarak eğitim alma ihtiyacı her zaman bulunmaktadır. Dolayısıyla günümüzün bir ihtiyacı değil. Kendisini daha iyi yetiştirmek isteyen veya kendi çocuğunu, kendisini daha iyi yerlerde görmek isteyen insanların bazen aldıkları eğitimleri yetersiz görüp bu şekilde özel eğitim talepleri olmuştur. Dediğim gibi Osmanlı Devletinde de 1915 yılında çıkartılan bir yasayla dershanecilik faaliyetleri serbest bırakılmıştır yani dershaneciliğin tarihi geçmişi bizde 1915 yılına kadar gitmektedir. O nedenle günümüzün bir problemi olarak bakmamak gerekir. Ben bir eğitimci olarak 1983 den beri edindiğim bilgilerle yani mesleğe ilk başladığım yıllarda biz halkımızın eğitime olan ilgisizliğinden şikayet ederdik yani halk eğitime ilgi göstermiyor çocuklarını okutmak için fazla gayrette bulunmuyor şeklinde düşünür bunu bir eleştiri konusu yapardık oysa günümüzde halkımız eğitime çok büyük önem vermekte çocuklarının daha iyi yetişmesi için sırtındaki ceketi bile satıp okutmaya razı bir durumda olduklarını görüyoruz çünkü orta gelir grubuna ve alt gelir grubuna dayalı insanların sosyal refahtan pay almalarının tek yolu eğitimdir. Bu nedenle halkımızda bunu gördüğü için eğitime çok daha fazla önem vermekte ve çocuklarını yetiştirmek için maddi ve manevi fedakarlık yapmak için adeta yarışmakta…  Bunun yadsınacak veya eleştirilecek bir yanı olmamalı az öncede belittim daha önce 83’lü yıllarda 70’li yıllarda 80’li yıllarda biz tam tersi halkın bu konuda duyarsızlığından şikayet ediyorduk. Tabi bu bir takım kesimleri rahatsız ediyordu çünkü Türkiye de üniversite eğitimi veya iyi bir eğitim konusu daha önce varlıklı kesimlere dönük bir uygulama iken şimdi dershaneler aracılığıyla birçok insanın gelebildiği kolay bir yöntem olmaktadır. Dershaneler sayesinde Türkiye de sıralamalar değişmektedir. Yani buradaki bir çocuk da Boğaziçi Üniversitesine gidebilmekte veya bir tıp fakültesine kolayca girebilmekte… O zaman her kesime seslenen bir dershane neden olmasın? O zaman burada farklı düşünmek gerekiyor. Dershanelerin demek ki sıralamayı değiştirmesi bir kesimi rahatsız ediyor. Dolayısıyla meseleye bu konudan da bakmak gerektiğini düşünüyorum. Aslında bakarsak sosyal gerçeklik bu yani şunu söylüyoruz dershane ister resmi olsun ister gayri resmi olsun kapatılsa dahi bu ülkede devam edecektir ister başka yerde ister merdiven altında her ne şekilde olursa olsun dershanecilik faaliyetleri bitmeyecektir. Bugüne kadar devlet denetimi altında güvenli eğitim öğretim alanı sunarken bundan sonra denetimsiz daha farklı yerlerde gayri resmi ve denetim dışı yani kayıt dışı olarak çalışacaktır. Bu bir realitedir. Dershaneler toplumsal ihtiyaçlardan insanların özel eğitime olan gereksinimlerinden doğmuştur. Bu gereksinimler ve ihtiyaçlar yok edilmediği sürece dershanecilik de var olmaya devam edecektir.

Dershaneler niçin kapatıldı?

Az önce onu ifade etmeye çalıştım ek olarak şunu belirtmek isterim ki biz dershanecilerin yanlışları da var yani sadece bu devletin veya hükümetin adı altında bir karar olmasının yanı sıra dershanecilerinde yanlışları yok değil. Biz bir eğitim kurumu olduğumuzu hiç biz zaman unutmadık. Eğer sizler kendinizi bir eğitim kurumu olarak düşünürseniz eğitimin etik değerlerine bağlı kalmak zorundasınız. Eğitimin etik değerlerinden uzaklaşırsanız o zaman tartışılır olursunuz… Son zamanlarda dershanecilik sektöründeki rekabet nedeniyle ki bunun altında birçok faktör var bunlardan bir tanesi de haddinden fazla dershane açılmış olmasıdır. Rekabeti tersine rekabet şeklinde geliştirmiş etik değerlerden yoksun bir dershanecilik zaten düşünülemez durum böyle olduğunda bu etik değerlerden fazlasıyla uzaklaşıldığını görüyoruz. Dershaneler okullara yardımcı kuruluşlardır ama son zamanlarda uygulamaların biraz abartılmasıyla bu etik değerlerin kaybedilmesi neticesinde okulların önüne gecen bir yapıya dönüşmeye başlamıştır. Bundan hem çalışanlar hem idareciler hem de etik değerlere bağlı olarak dershanecilik yapanlar yani bizler de bu durumdan rahatsızdık ama bunun çözümü dershaneleri kapatmak olmamalıydı. Devlet daha etkin bir denetim yapmalı kontrolü elinden kaçırmamalıydı. Dershanelerin bu anlamda rehabilite edebilirdi fakat bu yapılmayarak yaşam tabiatına aykırı bir şekilde kapatılma kararıyla karşı karşıya kaldık.

Bugün gelinen son durum nedir?

Bugün gelinen son durum da tabi bunun için de başka faktörler de var. Türkiye de maalesef eğitimi eğitim olarak tartışamıyoruz veya konuşamıyoruz. İş başka mecralara başka yollara dökülüyor. Bugün kamuoyun da bildiği gibi dershaneler sadece eğitim ile tartışmalar sonucunda kapatılmıyor. Başka sebeplerde bulunmakta işin içerisinde siyasi bir takım faktörlerinde bulunması söz konusu... Bugün geldiğimiz durum da kesinlikle 5580 sayılı kanunla yani özel eğitim kurumları kanunuyla dershaneler ibaresi çıkartıldı. Dershanelere çıkartılan yasayla dershanelere 1 Eylül 2015 tarihine kadar çalışma izni verildi. Bu süre içerisinde de belli bir takıma bağlı olarak dershaneler özel okullara etüt eğitim merkezlerine dönüşmeleri istendi. Bu doğrultuda 2200’e yakın dershane okula dönüşüm için müracaat etti. Bunlardan bir kısmı izin aldılar biz izin alanlardan birisiyiz. Devletten özel okul olarak bu izni aldık ve bu okulun adını Temel Lise olarak koyup faaliyete geçecek bir Anadolu Lisesi yarattık. Bizler Anadolu lisesinde verilen eğitimi verecek öğrencilerin hem okul hem dershane ihtiyaçlarını karşılayacakları bir konsept oluşturacağız. Dershaneciliğe dönüş yolu ne kadar açılmış gibi gözüküyorsa da bu artık mümkün değil artık dershaneciliğe dönüş eskisi gibi olamayacak. Çünkü bir sürü yasal düzenlemeler yapıldı. Arada yeniden bu yasal düzenlemeler çevrilmesi gerekir ama dediğim gibi dershanecilik artık bundan sonraki süreçte kayıt dışı ve merdiven altı şeklinde işleyeceğini düşünüyorum. Eski koşullarda ki gibi dershanecilik yapmak mümkün olamayacak çünkü dershanelerin çoğu kapanmak için hazırlıklarını yaptı veya okula dönüşümlerini tamamladı. Çoğu kadrolarını tamamlamak zorunda kaldı. Dolayısıyla bugün geldiğimiz nokta da dershaneciliğin eskisi gibi şaşalı bir şekilde yoluna devam edemeyeceğidir.

Peki, mahkeme kararından sonra neler olur?

Şimdi şöyle bir şey var sizin de bildiğiniz gibi az önce de söyledim dershanelerin kapanma kararı sadece eğitimle ilgili bir karar değildir siyasi boyutu olan bir yanı da var dolayısıyla bu çerçeveden baktığımız zaman bu devlet güvenlik kararlarına girmiş bir olay yani kırmızı kitaba girmiş bir şey… Dolayısıyla devletin dershaneciliğe karşı kesin bir tavrı var. Şu anda siyasi iktidarsızlık nedeniyle dershaneler anayasa mahkemesi kararıyla bir sene geçici olarak faaliyet sürdürebilirler ama uzun vade de baktığımız zaman çok parlak gözüktüğü söylenemez. Dershanecilik açısından, devletin takındığı tavır bakımından veya üretim bakanlığının takındığı tavır bakımından dershaneciliğin uzun süre sürdürebilirliğini koruyabileceğini düşünmüyorum.

Peki, son olarak devletten beklentileriniz nelerdir?

Devletten beklentilerimiz şunlar: düşündüğümüzde eğitimin çok ciddi bir iş olduğunu biliyoruz. Eğitim uzun politikalara dayanmaktadır dolayısıyla günü birlik değişiklikler hem bizi hem toplumu hem de eğitim camiasına emek veren insanları yormaktadır bu nedenle eğitim politikalarımızın çok ciddi bir şekilde düzenlenmesi ve bu noktada eğitim sistemimizle çok fazla oynanmaması gerektiğini düşünüyorum. Özel okulculuğun teşvik edilmesi gündemdedir, biraz kendi değerlerimize bağlı bir eğitim sistemi oluşturmak zorunda olduğumuzu hissediyorum yani Avrupa’daki veya dünyadaki birtakım verilere bakarak eğitim sistemimizi buna göre yapılandırmaya kalkmak umulmadık zararlara veya umulmadık olaylara yol açmaktadır. Biraz kendi içimize dönüp geleneksel eğitim sistemimizden de tarzımızdan da yararlanarak ciddi eğitim politikaları oluşturmamız gerekiyor bizim devletten beklentimiz budur. Bize eğitimci olarak kimse gölge etmesin eğitim zaten gelişiyor. Bizim istediğimiz bu şey tam olarak da bu…

FEM Dershanesi Müdür Yardımcısı Yusuf Sarıçalı

İlk önce kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Adım Yusuf Sarıçalı aslen Balıkesirliyim 6 yıldır Zonguldak FEM dershanesinde kimya öğretmeni olarak çalışıyorum şimdi ise bu dershanede müdür yardımcılığı yaparak devam ediyorum.

Sizce dershanelere neden ihtiyaç duyuldu?

Öncelikle şunu söylemek lazım dershaneler milli eğitimin bir alternatifi değil milli eğitimdeki okul sisteminin tamamlayıcı unsuru diyebiliriz nedeni sorarsanız milli eğitimdeki verilen eğitimle üniversite sınavına giren öğrenciler yeterli bir şekilde hazırlık yapamıyor. Bunun çeşitli sebepleri var. Üniversite sınavı öğrencinin bilgi birikiminden ziyade hızını ölçen bir sınav olduğu için 160 soruyu 160 dakikada cevaplamanız gerekiyor. Milli Eğitimde sadece okuldan aldığınız bilgilerle bu soruları cevaplayabilmeniz zor. Çünkü okuldaki öğretmenleriniz detaylı bir şekilde eğitim veriyorlar. Konuyu tüm yönleriyle öğretiyorlar. Yani burada eksik bir eğitim verildiğini kastetmiyorum. Aksine çok güzel bir eğitim alıyorsunuz. İyi bir eğitim veriliyor ama bir matematik sorusunu bir sayfada ispatlarıyla teoremleriyle her şeyiyle çözerken, ÖSYM sizden bir soruyu bir dakikada çözmenizi istiyor. Dershanelerde soruların kısa yolları pratik yönleri anlatıldığı için öğrenciler dershaneye gitmeye ihtiyaç duyuyorlar. Bu nedenle dershaneler Milli Eğitimin tamamlayıcı bir unsuru diyebiliriz.

Dershaneler niçin kapatıldı?

Dershanelerin kapatılmasında dikkat ederseniz bundan önceki milli eğitim bakanları da bununla ilgili çalışmalar yapmıştı ama hiç birisi şu anki milli eğitim bakanı kadar ileriye gidip kapatma aşamasına gelmemişti. Benim şahsi görüşüm dershanelerin kapatılmasında eğitim sistemini iyileştirmekten ziyade biraz siyasi sebeplerden dolayı kapatılmaya çalışıldığını düşünüyorum. Çünkü eğitim sistemi ile ilgili bir şey olsa dershaneleri özel okullara dönüştürmeleri veya bir şeyi zorla bir dönüşüme tabi tutmak uygun değildir. Siz Milli Eğitim sistemini iyileştirirseniz, milli eğitimimizdeki öğretmenlere iyi bir imkân sunarsanız öğrencileri çok iyi bir şekilde memnun ederseniz, insanlar dershaneye gitme ihtiyacı hissetmezler ve dershaneler otomatikman kendiliğinden kapanır. Ben buna şunu örnek veriyorum 90’lı yıllarda bu ekonomik krizler olduğu zaman her köşe başında her yerde döviz büroları vardı. Mesela birçok döviz bürosu vardı peki neden döviz büroları kuruldu? Çünkü insanlar için bu bir ihtiyaçtı. Ama daha sonrasında ekonomi düzeldikten sonra döviz büroları birer birer kapandı. Şuan her şehirde bir iki tane döviz bürosu ya kaldı ya kalmadı. Burada da milli eğitimin yapabileceği en iyi şey şuydu. Okullardaki eğitim kalitesini daha da yükseltmek, öğretmenlerin sosyal imkânlarını ardından maaşları daha iyi bir hale getirilse, öğrenciler okulu sevse , okulda üniversite sınavına yönelik biraz da eğitim verilmiş  olsaydı dershaneleri kapatmaya ihtiyaç olmaz, onlar zaten kendiliğinden yavaş yavaş kapanırdı.

Ama şunu da söyleyeyim dershaneler siz okulları dört dörtlük mükemmel bir hale getirseniz de dershaneler bence kapanmaz.

 Neden kapanmaz: Çünkü üniversite sınavı 2 milyon kişinin girmiş olduğu bir sınav ve bir yarışma sınavı ve siz iyinin de iyisi olmak zorundasınız. Mesela bir tıp fakültesini okumak istiyorsanız ilk 10 bine girmeniz gerekiyor. 2 milyon kişi içerisinde ilk 10 bin… ilk 10 bin kişinin içine girebilmesi için öğrenciler mutlaka ve mutlaka ek ders ihtiyacı hissediyorlar. Mesela bugün bakın en çok dershaneye giden okullar hangi okulun öğrencileridir? Fen Lisesi Öğretmen Lisesi bu okuldaki öğrencilerin %99 hatta %100ü diyebilirim ki dershaneye gidiyorlar bugün Türkiye genelinde en başarılı okullar nedir? Mesela örnek vereyim Robert Koleji…  Robert Koleji çok yüksek bir puanla alıyor. Ama bakıyorsunuz ki bu okuldaki öğrencilerin tamamı dershaneye gidiyorlar.  Bu çocuklar TEOG ‘da çok iyi bir puanla çok iyi bir okula gitmişler okulda öğretmenleri çok iyi okul çok iyi peki neden bunlar yine dershaneye gidiyorlar çünkü bu bir yarışma sınavı ÖSYM’nin yapmış olduğu YGS ve LYS sınavı bu yarışma sınavında sizin ilk sırada olmanız lazım. İlk sıralarda olmak için de insanlar özel ders alma ihtiyacı hissediyorlar diyebiliriz.

Bugün gelinen son durum nedir?

Bugün gelinen son durum biraz karışık neden karışık diye sorarsanız anayasa mahkemesi kararı iptal etti. Anayasa mahkemesinin üzerinde karar verebilecek bir merci yoktur. Son nokta zaten anayasa mahkemesi gerekçeli kararını açıklayıp o da resmi gazete yayımlandıktan sonra tahminim… Tam resmi süreçleri bilmiyorum artık karar iptal edilmiş oluyor. Dershaneler resmi olarak aynı şekilde eski statülerinde devam edebiliyorlar tabi burada bir milli eğitimin yapmış olduğu dönüşüm süreci vardır. Dönüşüm sürecinde izin alıp dönüşmüş olanlar şuan dershane özelliklerini kaybettiler. Özel okul olmuş olarak devam edecekler yani Temel Lise olacaklar ama dönüşüm iznini almamış olanlar da dershane olarak devam edebileceklerdir. Son hukuksal olarak bildiğim kadarıyla son durum bu… Bizle ilgili durumda şu: Bize daha başvuru yapmamıza rağmen herhangi bir izin vermediler. Müfettişlerimiz geldiler dosyalarımızı gönderdik herhangi bir eksiğimiz herhangi bir resmi olarak bir açığımız yok buna rağmen daha dosyamız onaylanmadı. Bizde iznimizi bekliyoruz eğer ki bize de izin verirlerse bizde temel lise olarak devam edeceğiz ama izin vermezlerse dershane olarak eğitim vermeye devam etmiş olacağız ama şuan her halükarda dershane olarak devam edeceğiz.

Peki, mahkeme kararından sonra neler olur?

Mahkeme kararından sonra tahminim dershaneler devam eder dershanelere öğrenciler yine gelir şuan pek gelmeseler bile sene içerisinde okul başladıktan sonrasına kayıtların devam edeceğini düşünüyorum çünkü temel lise yaklaşık 6 bin ve 8 bin arasında değişik fiyatları var. Çeşitli dershanelerde her ailenin bunu karşılayabilecek maddi gücü yok ama dershanelere baktığımızda 2 bin ile 4 bin arasında fiyatlar değişiyor bu fiyatlar uzun taksitler de yapıldığı zaman 14-15 taksit her ailenin ödeyebileceği sonuç elde edilmiş oluyor böylelikle de öğrenciler gelebilirler, ailelerde dershaneye öğrencilerini gönderirler diye düşünüyorum.

Peki, son olarak devletten beklentileriniz nelerdir?

Son durumla ilgili artık anayasa mahkemesinin kararı üzerine tekrar bir karar alınabileceğini düşünmüyorum. Eski iktidar partisi de çoğunluğunu kaybettiği için artık eski kararları şuan da alabileceğini düşünmüyorum. Herhangi bir erken seçim ya da farklı bir sonuç olmadıktan sonra. Beklentimiz, dershaneler devam eder. Milli Eğitimin de iki seçenek sunacağını bekliyoruz.

1-      Dönüşmüş olan okullarla ya da bizim gibi dönüşüm için başvuru yapmış olanlara Temel Lise (okul)  olarak ,.

2-       Ya da eskisi gibi dershane olarak devam edin.

Dershaneler ve idarecileri de bu seçeneklerden bir tanesini kabul edip yollarına devam edeceklerdir. Şuan ki bizim beklentimiz de dershane olarak devam etmek. Ama özel okul iznimizi alırsak da okul da açmayı düşünüyoruz. Yani ikisini birden devam ettirmeyi düşünüyoruz.

Aynı binada mı olacak?

Hayır, aynı binada olmayacak bizim şimdi ANAFEN ortaokul şubemiz de olduğu için FEM’i biz temel liseye dönüştürüp (tabi iznimizi alabilirsek) FEM binası lise olacak ANAFEN’de dershane olarak devam edecek.

Peki, standartlarda biz sıkıntı var mı?

Şöyle söyleyeyim siz de az çok Zonguldak’ı biliyorsunuz hatta bizden daha iyi biliyorsunuz. Zonguldak içerisinde dönüşüm olarak en müsait bina burası yani çünkü bu bina 7 katlı 29 tane dersliğimiz var. Bina müstakil ve dershanemize ait.  Bina da başka herhangi bir iş yeri vb. hiçbir şeyi yok.Dört tarafı açık koridorlar geniş sınıflar geniş. Biz dışarıdan spor salonu ihtiyacı bile olmadan bina içerisinde spor yapabilecek tüm şartları yerine getiren olan projemizi sunduk. İl Milli Eğitimdeki müfettişler geldiler, baktılar, onayladılar. Şuan Ankara’ ya gönderdiler ama biz cevap alamıyoruz. Siyasi şeylerden dolayı Ankara’dan biz olumlu, olumsuz hiçbir şekilde  cevap almadık. Şuan da beklemedeyiz. Diğer dershanelere göre en geniş dershane bu dershane mesela baktığınızda finalin binası bizden daha küçük. Açı dershanesine bakıyorsunuz onlarda dönüşüm için başvurdular. 2 katlı yada 3 katlı binası var ki iş hanının içerisinde yer alıyorlar. Altında, üstünde farklı iş yerleri var. Ben onları küçümsemek için söylemiyorum. Baktığınız zaman buradaki dershanede sınıflar geniş koridorlar geniş etrafı açık havadar yani hiçbir sıkıntı oluşturmayacak bir yer. Tüm sınıflarımız akıllı tahtalarla donatılmış yaklaşık biz 200 milyarlık bir bilgi işlem alt yapısı kurmuşuz. Okulumuzu dört dörtlük biz şekilde öğrencilerimiz için hazırlamış durumdayız. Bu siyasi süreç nasıl sonuçlanır onu biz de bilmiyoruz kestiremiyoruz. Açıkçası Anayasa Mahkemesinden pek ümidimiz de yoktu. Biz bunlar artık onaylarlar yani kapanır diye düşünüyorduk. Sonuç olarak;  demek ki hukuk daha tükenmemiş devam ediyormuş diyebiliriz.

Uğur Lisesi Kurucusu Ali Haydar Sungur

Anayasa mahkemesi (AYM) dershanelerin kapatılmasını öngören yasayı iptali sonucu oluşan fiili durumla ilgili açıklama:

Kurumumuz mahkeme kararına uygun edecektir. Alınan karar sonrası dershaneler eğitim hayatına devam edecek; Atama bekleyen 55 bin öğretmenin ve özel okul olmak için başvuran dershanelerin durumu ise belirsizliğini korumaktadır. Bu süreçte M.E.B ’in kafa karıştırıcı açıklamaları bizleri (AYM) gerekçeli kararının yayınlanmasını beklemek durumunda bıraktı. Çünkü kararın gerekçesi, kapsamı ve yürürlülüğü önem taşımaktadır. Veli ve öğrencilerimizin maddi ve manevi hakları korunacaktır. Her koşulda veli ve öğrencilerimizin yanındayız, onları mağdur etmeyeceğiz.

Milli Eğitim Bakanlığının gerekçeli karardan sonra izleyeceği yolu görmemiz gerekir. Uğur Dershaneleri ve Uğur Lisesi olarak dershanecilikle ilgili yol haritamızı iki kurumun kararına göre güncelleyeceğiz. Gelişmelerden velilerimizi anında haberdar edeceğiz.

(Röportaj: Ayşenur Koç – Fatmanur Bilge)