30 yıldır doğadan topladığı malzemelere atölyesinde yeniden hayat veren Kayabalı, yeni neslin yaratıcılık özelliğini kaybetmeye başladığını vurguladı;

 

YARATICILIĞIYLA DOĞA’YA YENİDEN ‘CAN’ VERİYOR

 

RÖPORTAJ: Umut ERSES – Eda KAVTELEK

 

Sevimli Minik Dahiler Anaokulu ve Etüt Merkezi sahibi Fuat Kayabalı kendi bahçesinde oluşturduğu atölyesinde birbirinden güzel el sanatları çalışmaları ile görenleri hayran bırakıyor.

Üç boyutlu ahşap çalışmaların yanı sıra; avize, sedir, bahçe süsleri ve gemi çalışmaları da yapan Fuat Kayabalı, önümüzdeki günlerde açacağı sergi ile çalışmalarını sergilemeyi planlıyor.

Yaklaşık 30 yıldan beri bu hobi çalışmaları yapan ve bu zamana kadar yaptığı ürünleri arkadaşlarına hediye olarak dağıtan Kayabalı’nı yakından tanımak için atölyesine ziyarette bulunduk.

Kendisiyle yaptığı ürünler, yeni neslin sanata bakış açı ve özellikle günümüz çocuklarının yaratılığı hakkında keyifli bir sohbette bulunurken bir yandan da yaptığı ürünleri yakından inceleme imkanı bulduk.

Yaptığı keyifli röportajda Kayabalı özellikle teknolojinin hızla gelişmesi ise birlikte yeni neslin yaratıcılığını yavaş yavaş kaybetmeye başladığını dile getirirken bu anlamda kendi işlettikleri anaokulunda televizyon ve bilgisayar kullanmayarak çocukların yaratıcılığını geliştirmeye çalıştıklarını vurguladı.

 

Umut ERSES: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Fuat KAYABALI: 1963 yılında Kozlu’da doğdum. Doğduğumdan bu yana Zonguldak’tan hiçbiryere ayrılmadım. Babam pastaneciydi ve uzun yıllar pastanecilik yaptım. Sonrasında ise özel sektörde madencilik yaptım. Hayatım ticaretle geçti ve ticaretten emekli oldum. Küçük yaşlarda başladığım bu ağaçlardan, taşlardan ve su kabaklarından çeşitli objeler yapıyorum.

 

Umut ERSES: Topladığınız taşlara atölyenizde hayat veriyorsunuz. Hayatınızın ne kadarlık bir kısmını bu sanata ayırdınız?

Fuat KAYABALI: Yaklaşık 30 yıldır bu sanatla uğraşıyorum. Bir yerde bir ağaç veya taş gördüğümde bu malzemeden nasıl bir çalışma yapabilirim diye düşünüyorum. Bizimde objelerimiz bu şekilde meydana geliyor. Bazen taştan, bazen ağaçtan, bazen kağıttan yani doğadaki her şeyi sanata dahil edebilirsiniz.

 

Umut ERSES: Peki bu sanata nasıl başladınız?

Fuat KAYABALI: Bilirsiniz küçükken herkesin bir hayali olur. Arkadaşlarım hep ben doktor, avukat, öğretmen olacağım derdi ben ise hep marangoz olmak istedim. Marangoz olamadım ama bu sanatla uğraşıyorum. Bizim dönemimizde bisiklet falan yaygın değildi. Çok nadir, çok enderdi. Benim babam İstanbul’dan bisiklet getirdiğinde mahallede kimsede bisiklet yoktu. Biz o zamanlarda kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Kendimize tahtadan bilyeden arabalar yapardık. Yeni nesil bilmez ama bizim dönemimiz öyle geçti. O dönemlerde kibrit çöpleriyle gemileri, evler yaptık derken bugüne kadar süreç içerisinde kendimizi geliştirdik.

 

Umut ERSES: Elinizde kaç tane obje var ve bunları nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?

Fuat KAYABALI: Şuanda benim elimde fazla ürün yok. Toplasanız 100 tane ürün anca vardır. Fakat yaptığımı sayarsak 1000’in üzerindedir. Eşime dostuma hep dağıtmışımdır ve arkadaşlarımın çoğunda benim yaptığım ürünlerden vardır. Zaman içerisinde yaptıkça hep hediye ettik. Şimdi sergi yapma aşamasına geldim ve bu ürünlerimizi de sergiye sunacağız. Orada küçük ücretlerle bunu satışa sunacağız ve gelirini bir hayır işinde kullanacağız.

 

 

Umut ERSES: Hiç kurs vermeyi düşündünüz mü?

Fuat KAYABALI: Aslında bu konuda bana çok fazla teklif geldi ama hiç değerlendirmedik. İllaki kurs yapalım birilerine öğretelim ve size de maddi anlamda katkı olmuş olur denildi ama ben hiç düşünmedim. Fakat öğrenmek isteyen eşimiz dostumuza bir takım yardımlar yapıyoruz. Bu konuda sadece benle alakalı değil. Bu sanatın çok fazla boyutu ve değişik konuları var. Örneğin ben yaptığım ürünlerde kullandığım su kabaklarını Hatay’dan getiriyorum. Bu kabaklardan profesyonel gemi maketçisi bir ağabeyimiz var. Kozlu’da atölyesi var ve kabaktan kemane bile yapıyor. Siz bulduğunuz objelere nasıl isterseniz ona hayat verirsiniz. Kurs değil ama isteyenlere yardım ediyorum.

 

 

Umut ERSES: Teknolojinin ilerlemesi sizce yeni neslin yaratıcılığını etkiliyor mu?

Fuat KAYABALI: Bence yeni teknoloji çocukların üreticiliğini olumsuz yönde çok fazla etkiliyor. Bizim anaokulumuzda televizyon yoktur. Haftada 2 gün sinema günleri yapıyoruz o kadar. Çocuklarımıza anaokulumuzda bilgisayar kullandırtmıyoruz. Bizim çocukluğumuzla günümüzdeki çocuklara baktığımızda avantajlarda var dezavantajlarda. Mesela biz toprak içerisinde büyük ve ayağımız yere basardı. O dönemde biz sokakta top oynardık, çelik çomak oynardık ve imkanlarımız çok fazlaydı. Şimdi çocuklarımızın ne top oynayacakları yeri var ne de çelik çomak oynayacak yeri var. Ne de bu ilişkileri sağlayacak aile yapıları var. Şimdi herkes benci oldu. Eskiden herkes biz diyordu. Şimdi ise herkes kendi derdine düşmüş durumda. Buda çocuklarımıza yansıyor. Bana göre eski çocuklar daha şanslıydı.