150 metrelik özgürlük…

İlyas Karagüzel, 4 yaşında sağ gözünü, 20 yaşında sol gözünü kaybetti. 10 yıldır ışığa hasret yaşayan İlyas, siyah beyaz yaşam hikayesini, hayallerini, sorunlarını ve beklentilerini Halkın Sesi’nin stajyer muhabirleri Nurseda İşçioğlu ve Gözde Duyar’a anlattı. İlyas’ın en iyi dostu duvarlar ve kaldırımlar…

Halen Zonguldak Valiliği santral görevlisi olarak çalışan İlyas, her sabah Kilimli Çamlık Mahallesi’ndeki evinden annesinin yardımıyla dolmuşa biniyor. İskelede inen genç adam, kaldırım kenarlarını elindeki bastonuyla takip ederek Vilayet binasına kadar tek başına yürüyor. İlyas’ın özgürlüğü 150 metre… Zonguldak Belediyesi’ne de çağrıda bulunan Karagüzel, “Engelliler sokağa çıkmaya korkuyor. Bir çok yerde hayata geçirilen kaldırım üzerine görme engelliler için yapılan ve genelde sarı renkte olan kabartma yollar ve sesli trafik lambaları istiyoruz. Belediye Başkanımızdan duyarlılık bekliyorum” dedi. İşte Halkın Sesi muhabirlerinin kaleminden 30 yaşındaki gözlerini kaybetmiş ama umutları taptaze bir adamın hikayesi…

 Halkın Sesi: Dilersen seni tanıyarak başlayalım.

İlyas Karagüzel: Zonguldak Valiliği’nde santral görevlisi olarak çalışıyorum. 30 yaşında ve bekarım. TTK’dan emekli bir babanın oğlu olarak Kilimli Çamlık Mahallesi’nde 4 kardeşimle birlikte ailemle yaşıyorum. 

Halkın Sesi: Tatsız bir hikayeniz var ama başınızdan geçenleri kısaca özetleyebilir misiniz?

Karagüzel: Dört yaşlarındayken arkadaşlarımla oyun oynarken sağ gözüme bir taş geldi ve sağ gözümü kaybettim. Sol gözümü kaybettiğimde ise 20 yaşındaydım. Fırında çalışıyordum. Ekmeklerin altını süpürdüğümüz fırçanın havaya fırlayıp sol gözüme çarpması sonucu da sol gözümü kaybettim. Şuan ışıklı ortamlarda karartı yani siluet olarak görebiliyorum.

Halkın Sesi: Bir gün görebileceğinize dair hiç umudunuz var mı? Organ nakli ihtimali var mı?

Karagüzel: Zamanla görme yetimde kayıplar oldu. İlk ameliyat sonrasında gözümde hafif silikon yağı vardı. Daha sonra bu yağ yeterli olmayınca gözüme ağır silikon yağı kullanıldı. Ağır silikon yağı retinaya zarar verdiği için kornea nakli gerekli olduğunu öğrendik.

Organ nakli için 2 yıl önce Cerrah Paşa Tıp Fakültesi’ne başvurdum.  Doktor organ nakli konusunda pek ümitli konuşmadı. Ağır silikon yağı alınmadan gözüme kornea nakli yapamayacaklarını, yapsalar da korneanın uyum sağlayamayacağını söyledi. Benim için sadece bir umut, organ naklinin risklerinden korkuyorum. Ama nakil yapılan ameliyatların çoğu başarılı oluyormuş araştırmalarıma göre.

Halkın Sesi: Yaşadıklarınız hayatınızı nasıl etkiledi?

Karagüzel: Ben kendime engelli raporunu alana kadar engelli olarak bakmıyordum. Herkesin gittiği okullara, sinemalara, parklara gidiyordum. Engelli olduğumu anladıktan sonra artık ben, ben değildim. Yaşadığım olaylar benim agresifleşmeme ve çevreden soğuyup uzaklaşmama neden oldu.

Halkın Sesi: Peki, sen 20 yaşına kadar normal biri gibi yaşadın. İki gözünü kaybettiğinde fiziki, psikolojik ve sosyal yaşamında neler değişti?

Karagüzel: Şu şekilde ben her şeyi korkusuzca yapmış biriyim. Normal sokaklarda oynayıp denizine giden işini yapan bir insandım. Görme yetimi kaybettikten sonra dengemi de kaybettim. Artık bedenimi zapt edemiyorum. Artık yol yürürken güçten düşüyorum. Artık bedenimi kullanmadığım için anatomim biraz daha zayıfladı.

Ben içinde bulunduğum durumu kadere yordum. Bu yorum sayesinde içinde bulunduğum kötü ruh halinden çıktım. Metin Şentürk, Âşık Veysel… Onlar da görme engelli ama hayatla barışıklar.

Halkın Sesi: Engelli olmasına rağmen kendisiyle dalga geçebilecek kadar kendiyle barışık olan Metin Şentürk, görme engelliler bir rol model olabilir mi?

Karagüzel: Tabi ki. Yeri geldiğinde ben de engelimi şaka konusu olarak kullanmaya çalışıyorum. Artık engelimle barışığım. Eskiden olsa kör lafı beni rahatsız ederdi. Ama artık kendimi görmemeye alıştırdım.

Halkın Sesi: Hiç görememek nasıl bir şey… Bunu bize nasıl tasvir edersin?

Karagüzel: Hiç görememek; sırtınız duvara dönükken arkanızdaki bir tabloyu yorumlamak gibi bir şey.

Halkın Sesi: Bir görme engelli olarak yerel yönetimlerden beklentilerin neler?

Karagüzel: Görme engelli olarak beklentilerim herkes gibi özgürce sokaklarda dolaşmak.

Halkın Sesi: Bazen hani iki gözünüzü de kapatırsınız dümdüz yolda hiçbir yere çarpma ihtimali olmasa bile biran önce açmak istersin. Sen yaklaşık 10 yıldır hiç ışığı görmeden yaşıyorsun. Yaşamında hangi alanlarda mağdur oldun, yani gözlerini kaybetmeden ne yapıyordun şimdi neler yapamıyorsun? Kaybettiğin sadece gözlerin mi, başka nelerini kaybettin?

Karagüzel: Sanki kafese tıkılmış bir insan gibiyim. Yani o psikolojiyi yaşıyorum. Dışarı çıkma isteğim çok az. Çünkü insanlar arasından geçerken onlara çarpacağım ya da onlarla çarpıştığım zaman her hangi bir tepki alabilirim çünkü gözlerde bozukluk olduğu için onlar beni anlamaz ve bende onları anlamam yani kalabalıktan sıkılmaya başlayıp yalnız başıma kalmayı tercih ettim. Kaderci yaklaşmaya çalıştım.  Kader olarak kabullendim ve ondan sonra yoluma devam ettim.

Halkın Sesi: Hayatındaki dönüm noktası ne oldu?

Karagüzel: Sürekli evdeydim. Ama daha sonra Ankara’da Sosyal Hizmetlere bağlı Rehabilitasyon merkezi olduğunu öğrenince görme engellilere yönelik, oraya gittim. Orada ki görme engelli arkadaşların da yalnız olmadığını öğrendim. Orada fazlasıyla varmış ve hiç görmeyenleri gördüm, benden daha iyi olanları da. Yani görme engellerin çeşitli olduğunu anladım. Ve orada aldığım rehabilitasyon eğitimi ve santral eğitimini aldım. Biraz da hayatıma bakışım çok değişti. Orada ki arkadaşlar içlerine kapanmaktan ziyade dünyaları iş dünyasına açmaya çalışıyorlardı. Bende onlara ayak uydurmaya baktım. Onlar iş sınavlarına hazırlanıyorlardı. Üniversite olsun, geleceklerinin hayalini kuruyorlardı. Ve benim o kazadan sonra en büyük hayallerimin arasında üniversite okumak vardı ve ondan da mahrum kaldım. Onlardan feyz aldım. Hiçbir şey yapamıyorken yapabileceğim bir şeyler buldum. Ders çalışmak gibi.

Daha sonra devletin açmış olduğu engellilere yönelik KPSS tarzındaki sınava girdim. Sınava evde tek başıma çalıştım. İlk sınavdan 82 puan aldım ama işe yerleştirilemedim. 2012’de tekrar sınava girdim. İkincisinde buraya yerleştim. 16 aydır burada çalışıyorum.

Halkın Sesi: Peki özel yaşamında neler oldu? Hiç aşık oldun mu, birini sevdin mi?

Karagüzel: Dediğim gibi yani sonradan görme engelli olduğumda kızlara karşı yaklaşamadım. İstenmeyen konumuna düşerim diye. Yani kız arkadaşlarım oldu mu oldu. Benim konumumda olan oldu ya da normal olanlarda oldu. Ama uzun süreli olmadı.

Halkın Sesi: Hayatını kolaylaştırmak için teknolojiden faydalanıyor musun?

Karagüzel: Evet sesli bilgisayar ve sesli telefon programları sayesinde günlük yaşamda kolaylık sağlıyorum. Tüm görme engelli arkadaşlarıma da teknolojiden faydalanmalarını, kendilerini ancak bu sayede geliştirebileceklerini söylüyorum. Bir de görme engelliler için navigasyonlu telefonlar var ama şimdilik randımanlı değil.

Halkın Sesi: Kalabalıkta yürürken en büyük sıkıntın, endişelerin ne? Hiç yolu kaybettiğin oldu mu?

Karagüzel: İnsanlara çarpmak ve yolumu bulamamak en büyük korkum. Bu benim gibi tüm görme engellilerin en büyük kabusu… Bir keresinde kendi mahallemde yolumu kaybettim.

İşe gelirken yol kısa mesafe olduğu için pek sıkıntı yaşamıyorum. En büyük endişem insanlara çarpmak ve yolumu kaybetmek. Kendime en iyi dostum duvarlar ve kaldırımlar.

Bir keresinde iki arkadaş karşıdan geliyordu, o sırada bende bastonumla kaldırıma vurarak yürüyordum. Onlar beni fark etmedi. Baston çocuğun ayağına takıldı ve düştü. Benim de bastonum düştü. “bastonumu verir misiniz?” dedim. Önce tepki gösterdiler. Görme engelli olduğumu anlayınca tavırları değişti. Bastonumu bana verdiler. Ardından birbirimizden özür diledik.

İnsanlar görme engellilere karşı, çok duyarlı… Bazıları ise nasıl davranacağı konusunda kararsız kalıyor. Kötü bir niyetle hiç karşılaşmadım. Devletin bize sağlamış olduğu önceliklerden yararlanıyorum.

Halkın Sesi: Zonguldak Belediyesi’den beklentilerin neler?

Karagüzel: Öncelikle yaya geçitleri fazla yarar sağlamıyor. Sesli ışıklı trafik lambaları olsa, kaldırım ve merdivenler de öyle. İmkânlar elverse raylı sistemler olsa iyi olurdu. Kaldırımlarda sarı şeritler oluyor onlara bastonunu takarak hayatımızı kolaylaştırıyoruz.

Halkın Sesi: 10 yıl önceki Zonguldak resmini, sokakları hatırlıyor musun? Kafanda resmedebiliyor musun?

Karagüzel: Gençliğimde çok iyi bildiğim için Gazi Paşa Caddesi’nden geçerken korkmuyorum. Anlattıklarına göre kafanda resim çiziyorsunuz. Önce ki karelerden biraz hatırlayarak canlandırıyorum. Kabataslak olarak. Görme engelli olduğum içinde hayaller dünyasında yaşıyorum.

Halkın Sesi: En büyük hayalin nedir?

Karagüzel: Araba kullanmayı çok isterdim. Engelli olmasaydım 18 yaşımı doldurduğumda ilk işim ehliyet almak olurdu.

Halkın Sesi: Şuan bizi göremiyorsun… Göremediğin insanları hayal dünyanda tasvir edebiliyor musun?

Karagüzel: Evet, kulaklarım ortamdaki seslerin hepsini çok iyi duyabiliyor, kulaklarınız çevredeki seslere odaklanıyor kalabalık bir yerden geçtiğinizde oranın kafe ya da kahvehane olduğunu anlayabiliyorsunuz. İnsanları göremediğiniz için konuşmaları sizin yüreğinize hitap eder. İnsanları tasvir etme konusuna gelince tasvir edemem sadece seslerinden yola çıkarak kendi kafamda bir resim oluşturabilirim. Tabi o da net bir şekilde değil. Konuşma yüreğe hitap ediyor. Beyin düşünceleriyle sizi bir surete koyamıyorum.  İlk izlenim verilebiliyor diyebilirim.

Halkın Sesi: Hiç evlenmeyi düşündünüz mü?

Karagüzel: Düşündüm ama adaptasyonda sıkıntı çekerim diye evlenmekten çok korkuyorum. Çocuklarım olmasını gerçekten çok isterdim ama onları utandırmaktan onlar için bir katkı sağlayamamaktan korkuyorum. Mesela onları okula götüremeyeceğim, sokakta neşeyle koşup oynadıklarını göremeyeceğim.

Halkın Sesi:Son olarak, sana bir dakikalığına yeniden görme şansı verilse neyi kimi  görmek isterdin?

Karagüzel: Güzel soru ama inanın hiç düşünmedim. Herhalde Mekke ve Medine’yi görmek isterdim.

Halkın Sesi: Bize vakit ayırdığın için teşekkür ederiz.

Karagüzel: Bana bu fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim