RUHU, KARAELMAS KEMAL KÖKSAL STADI’NDA BİR ADAM AMİGO EROL ATALAY
Hey gidi Amigo Erol hey…
Bu röportajı Halkın Sesi okuru İstanbul’da yaşayan Mustafa Dutar yaptı… Zonguldakspor sevdalısı Dutar’ın şimdilerde İstanbul’da taksicilik yapan efsane amigo Erol Atalay’la yaptığı röportaj Zonguldakspor’u birinci ligde yakından takip eden binlerce kişiyi 30 yıl öncesine götürecek…  İşte Halkın Sesi takipçisi Mustafa Dutar’ın kaleminden Amigo Erol’la yapılan röportaj..
Amigo Erol Ağabey’in Büyükçekmece’de yaşadığını biliyordum ve Mustafa Özdemir Ağabey’le sohbetimde “Böyle bir söyleşi yapabilir miyiz?” diye bir fikir doğdu. Namı diğer Amigo Erol’u İstanbul’da çalıştığı taksi durağını buldum ve arkadaşlarından telefonunu aldım. Aradığımda röportaj teklifimi kabul etti. Yanıma bir Zonguldakspor atkısı ve Devrek Bastonu alarak hemen Büyükçekmece’ye gittim. Buluştuk, çok sıcak karşıladı. Karşımda orta yaşın üstünde, saçları beyazlamış, insan canlısı bir adam vardı. Zonguldakspor konusu açılınca heyecanı gözlerinden belliydi. Konudan konuya, maçtan maça atladık. Müthiş hafızasıyla tam bir yaşayan Zonguldakspor arşivi. Kendisi Büyükçekmece’de yaşasa da en güzel günlerini Zonguldak’ta yaşamız bir ağabeyimiz Erol Ağabey.
Erol Atalay kimdir, Zonguldakspor macerası nasıl başladı?
1956 doğumluyum. 2 aylıkken Zonguldak’a gelmiş, Çaydamar’da madenci bir babanın oğluyum. Tam olarak Zonguldakspor, lisede okurken başladı. O zamanlar Zonguldakspor’un amigosu Mirza Ağabey’di. Askerden döndükten sonra amigo olarak devam ettim. Zonguldakspor’un kazaklarına, t-shirtlerine verdiğim parayla 10 tane taksi alırdım. Zonguldakspor’u savunmak bizim için vatanı savunmak gibiydi. Emel Sayın, bir gün Zonguldakspor t-shirtü giymişti. Sırf o t-shirtü almak için İstanbul’a gittiğimi bilirim.
Evlenme kağıdım Mart ayına çıkmıştı. Sırf maça denk geliyor diye, Kocaelispor maçı dönüşü pişmaniye aldım, gittim nikah memuruna verdim ve günümü Haziran’a aldırdım… 
Sıkıyönetim zamanında bir penaltı yüzünden Ereğli yolunda silahlarla yol kestiğimizi bilirim… Biz Zonguldakspor’u çok seviyorduk. Bazı maçlardan bir gün önce şehir stadına toplanıp 500-600 kişi tezahüratlara çalışırdık. Şehir hoparlöründen halka tezahüratlar öğretilirdi. Gerçekten şehir olarak tek yumruktuk…
Zonguldakspor’un durumu nasıldı o zamanlar?
Çok iyiydi. Zonguldak geçerli bir çekti. Maddi olarak, taraftar desteği de inanılmazdı. 3 büyüklerin elinden topçu alırdık. Ertuğrul Emral başkandı. Madencilerden para kesiliyordu. Zonguldak’ta kesilen yolcu biletlerinden Zonguldakspor’a pay gidiyordu. Alt yapısı çok iyiydi. Savaşlar, Muammerler hepsi altyapıdan yetişti. Taraftar desteği çok fazlaydı. Bir Beşiktaş maçına geldik İstanbul’a 54 otobüstük. İşçi maça gidemiyor diye Genel Müdür Fuat Üçüncü’yle görüşme yapılıp maaşların Cumartesi ödendiğini bilirim. İşçilerin o zamanlar desteği inanılmazdı. Zonguldakspor adeta madencinin bayrağıydı. Namusumuz gibi sahip çıkardık!
Bir gün Bursa’ya deplasmana gittik. Taraftar başa baş, biri geldi tribünün önündeki madenci bayrağını yakıp kaçtı. O zamanlar 70 kiloydum, Zonguldakspor’la idmana çıkıyordum. Atladım tribünden sahaya koştum yakaladım bir iki tane vurdum polisler koştu, yakaladılar beni, götürüyorlar dövecekler. Sivil elbiseli telsizli bir polis geldi, “Bırakın onu.” dedi. Bıraktılar. Kimdi o, sonradan öğrendim. Erdoğan Demir’in amcası Ahmet Demir, emniyet amiriymiş Bursa’da.
Şehir o zamanlar valisiyle, emniyet müdürüyle, TTK’sıyla bir bütündü. Bize sahip çıkıyorlardı. Sadece Zeki Çakan’la yıldızımız barışmadı. Otobüsümüzü engellemeye çalışırdı. Beni emniyet müdürüne esrarkeş diye takdim edince aramızda tartışma yaşandı. Tribünlerde aleyhine tezahürat yaptık, maçtan çıkmak zorunda kalmıştı. Sürekli deplasmanlara gitmemize sorun çıkartıyordu. Belediye başkanlığı seçimini kaybettiğinde gece caddeye indik, levhaları değiştirdik. Gazipaşa Caddesi’ni tek yön yapmıştı, biz tekrar çift yönlü trafiğe açmıştık.
Çocukken İnönü’de maça gitmiştik, Fenerbahçe maçıydı. Bir polis beni gözaltına almaya çalışıyordu. Bir üniversite öğrencisi kot pantolonlu bir kız polisi çağırdı. “Senin kıyafetin yanlış, yanlış elbise giymişsin çıkar onu, sarı lacivert giy. Git karşı tribüne yap aynısını yapabilir misin?” diye çıkıştı. Kız Samsunluydu. Gittiğimiz her yerde üniversite öğrencileri maçlarımıza gelir, bizi desteklerdi. Zonguldakspor, biraz siyasi kanadın solunda yer alıyordu. Gittiğimiz her deplasmanda Karaoğlan Ecevit’in posterini açıyorduk. Kulüp sadece bir şehir kulübü değil, gerçekten bir işçi milli takımıydı. Onun için gittiğimiz her deplasmanda saygıyla ve sevgiyle karşılanırdık.
Hiç unutamayacağınız bir maç var mı?
Darbeden sonra Kenan Evren Ankaragücü’nü gayri meşru olarak Süper Lig’e çıkarmıştı. Cunta takımıydı. Zonguldak, darbe oylamasında en az oy çıkan illerden biriydi. Darbeye karşıydı. Zonguldakspor-Ankaragücü maçında Askerler yoğun olarak tribündeydi. Tribün hınca hınç dolu. Askerler bizi bağırtmıyor. Kapalı, rütbeli orgeneraller, paşalarla dolu. Bir baktık Kapalı karıştı. Topal Osman, Kanberoğlu’nun sahibi ve Çantacı Yaşar’ın babası ayağa kalkıyorlar ve yanlı yönettiği için hakeme tepki gösteriyorlar. Paşa “Oturun yerinize’’ diyor. Çantacı Amca da “Sen Ankaragücü’nün paşası mı, yoksa Devletin paşası mısın?” diyor ve tartışma başlıyor. Topal Osman’la Çantacı Amca’yı gözaltı yapmak istediler, tribünler ayağa kalktı. Vermedik. Çantacı Amca eski Asma durağının oradaki köprünün üzerinde tezgahta çanta satıyordu. Paşa jandarmaya söylüyor, onu ertesi gün köprüden aldırıyor. Alıyorlar, paşanın makamına götürüyorlar amcayı ama amca yaşlı, 80 yaşında. 1930 yılında balkan atletizm şampiyonu ve Atatürk madalya takarken resimleri var. Çıkarıyor Atatürk’le olan resimlerini gösteriyor. Paşa korkuyor. Hemen “geri vites” yapıyor…
“Aaa, Amca sen orada üşürsün, hasta olursun. Hemen amcaya yer yapın.” diyor. Hemen amcaya yer yaptılar.
Cengiz Balık’ın Ağabey’inin kayınpederiydi Çantacı Amca. Arap Hüsamlar, Çantacı Amca, Topal Osman bunlar bir simgeydi.
Zonguldakspor neden düşüşe geçti?
Kulübün maddi gelirleri düştü, madenci sayısı azaldı, kulüp de düşüşe geçti. Büyük madenci grevinden sonra Zonguldak, sistematik olarak bitirildi. Karabük ve Bartın koparıldı. İşçi sayısı düşürüldü. Zonguldakspor da bundan nasibini aldı.
Peki, Zonguldakspor camiasına mesajınız var mı, Erol Ağabey? 
Her düşüşün bir çıkışı elbet vardır. Bu taraftar ve insan desteğini alan her takım, bir gün mutlaka başarır. Ben Zonguldakspor’un hak ettiği Süper Lig’e çıkacağına inanıyorum. Çatalca maçında da inşallah, tribünde olacağım. Bizim için Zonguldakspor’u savunmak vatan savunmak gibidir. Asla vazgeçmek yok! Zonguldakspor’a kimin zerre kadar bir yararı varsa hepsine yürekten selamlarımı sunuyorum. Ben 1998 yılında İstanbul’a göçtüm fakat en güzel yıllarımı Zonguldak’ta ve Zonguldakspor’la yaşadım. Tüm Zonguldakspor camiasına selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum…