Sahte ve düzmece belgelerle yüzlerce insanın cezaevine girdiği, binlerce insanın hayatının karartıldığı Balyoz kumpası mağdurlarından Zonguldaklı emekli Deniz Yarbay Levent Çehreli Hasdal cezaevinde geçen 3,5 yılını ve sonrasını anlattı

“HUKUKUN İÇİNDE HUKUKSUZLUKLA UĞRAŞTIK”

Sahte belgelerle yüzlerce insanın cezaevine girdiği, binlerce insanın hayatının karartıldığı Balyoz kumpası mağdurlarından Zonguldaklı emekli Deniz Yarbay Levent Çehreli suskunluğunu bozarak Halkın Sesi Muhabiri Umut Erses’e konuştu. 2010 yılı Şubat ayında Deniz Yarbay rütbesiyle Deniz Kuvvetleri Personel Başkanlığı’nda Personel Yönetim Şube Müdürü olarak görev yaparken önce gözaltına alınan ardından ise savcının talebi doğrultusunda tutuklanan Emekli Deniz Yarbay Çehreli, geçtiğimiz gün memleketi Zonguldak’a gelerek Zonguldak Adliyesi’nde kendisine kumpas düzenleyen ve şu an FETÖ mensubu olduğu tespit edilen kişi hakkında açılan soruşturmanın tanığı olarak ifade verdi. Zonguldak Adliyesi ardından Halkın Sesi’ne konuşan Çehreli yaşadıklarını anlattı. Mahkemeye sunulan sahte deliller doğrultusunda 16 yıl hapse mahkum edilerek Hasdal Askeri Cezaevi’ne gönderilen ve 17-25 Aralık operasyonları sonrasında yaşanılanların kumpas olduğunun anlaşılması üzerine serbest kalan Çehreli, tahliye olur olmaz ilk önce askeriyeden emekli oldu. Kendisi gibi askeri personellerden oluşan arkadaşlarıyla birlikte, Kenya’nın Nairobi kentinde çeşitli alanlarda faaliyet gösteren şirketler grubunun kurucu ortağı olarak yaşamına devam eden Çehreli, yaşadıklarını anlatırken bir cümlesi ile yaşanılan süreci özetledi. Çehreli açıklamasında tutuklanmasaydı hayatının bu denli zedelenmeyeceğini ve o yıl Albay rütbesine ulaşacağını belirtirken “şu an emekli bir albay olarak hayatıma devam etmek varken hapiste geçirdiğim yıllar sonucu tüm hayatım değişti” dedi. Şu an emekli yarbay olarak ticarete atılan Çehreli, “Dava süreci tam bir hukuk içerisinde hukuksuzluktu. Umarım bundan böyle kimse hukukun alet edildiği bir hukukla uğraşmaz” diyerek de yaşadıklarını anlattı.

EDİTÖRÜN NOTU

Levent Çehreli benim amcamın kızı Ayla Çehreli’nin oğlu. Babası Burhan Çehreli ise TTK Merkez Atölyesinden emekli. Levent’in başına ilk kumpas örüldüğünde ailesi ve tüm Zonguldaklılar gibi ben de çok üzüldüm. O yıllarda da Balyoz Mağduru olduğu gerekçesiyle kendisinin haberini Halkın Sesi’nde yaptım ve suçsuzluğuna inandığımız için serbest bırakıldığında uzun uzun bir röportaj sözü de okurlara verdim. Aradan yıllar geçti… Levent’in kumpas mağduru olduğu kanıtlandıktan sonra kendisine çizdiği yeni yolda tekrar buluştuk Zonguldak’ta. “Gel bakalım Levent” dedim, “anlat…” İşte Levent de başına gelenleri ve sonrasını gazetemiz muhabiri Umut Erses’e aktardı. Zonguldak’ın tek Ergenekon mağduru Prof. Dr. Mehmet Haberal’den  sonra tek Balyoz Mağduru Emekli Yarbay Levent Çehreli’nin yaşam öyküsü böylece bilgilerinize sunulmuş oldu. Sermet AKSU


Umut ERSES: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Levent ÇEHRELİ: 1970 yıllında Zonguldak’ta doğdum. 1988 yılında Mehmet  Çelikel Lisesinden mezun oldum. Daha sonra Deniz Harp Okulu’na girdim ve 1992 yılında Elektrik Elektronik Mühendisi  bir Deniz Subayı olarak Harp Okulu’ndan mezun oldum. Deniz Kuvvetlerinin çeşitli gemilerinde yönetici ve komuta kademesinde görevlerde bulundum. NATO Birleşmiş Milletler ve Çok Uluslu Birliklerde yapmış olduğum görevler süresince özellikle bölgesel kriz sahaları başta olmak üzere Dünya’nın çok çeşitli bölgelerinde bulunmam farklı sorunları ve kültürleri gözlemleme ve tanıma fırsatı yarattı. Bunlar beni Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisansa teşvik etti. ODTÜ ve Hacettepe Üniversitelerinde yapmış olduğum öğrenimlere ilaveten KALDER ve PERYÖN almış olduğum eğitimler beni Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda İnsan Kaynakları Yönetimi görevlerine hazırladı. Yönetim Organizasyon ve İnsan Kaynakları alanında yaptığım yüksek lisans eğitimi ise Stratejik Yönetim, Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi ve Eğitim Yönetimi süreçlerinde bakış açımı daha geniş boyutlara yöneltti ve Deniz Kuvvetlerinde üst düzey yönetici kademelerinde görev yapmamı sağladı. 2010 yılı Şubat ayında Deniz Kuvvetleri Personel Başkanlığı’nda Personel Yönetim Şube Müdürü iken kamuoyunda Balyoz olarak bilinen sözde davayla tutuklandım. Yaklaşık 3 buçuk yıl tutuklu kaldıktan sonra emekli olarak ticarete atıldım. Denizciliğin kazandırmış olduğu özgür ruh ile eğitim ve birikimlerimin bana kazandırdığı keşfetme, başarma isteği üniformamı çıkartarak beni yeni açımlara doğru yönlendirmiş ve Kenya Nairobi’de çeşitli alanlarda faaliyet gösteren şirketler grubunun kurucu ortağı yapmıştır.

ERSES: Balyoz davasıyla tutuklandınız. Bu süreç nasıl işledi?

ÇEHRELİ: Babam Burhan Çehreli TTK Merkez Atölyesi’nden emekli. Kendisi GATA’da  By-pass ameliyatındayken beni çağırdılar. Resmen şok oldum. Ankara’dan İstanbul’a ifade vermek için gittim. Bu arada babamın ameliyatını arkadaşlarım yaptırıp kendisinin bakımı üstlendiler. İfade vermek için gittiğimde bana düzenlenen gerçek dışı bilirkişi raporunu ve sahte belgeleri gösterdiler. Sonrasında 3-4 gün gözaltında kaldım. 4’ncü gün akşam nöbetçi mahkemeye çıkarttılar ve hemen tutuklayarak Hasdal Askeri Cezaevi’ne gönderildim. 2 ay yattıktan sonra itiraz üzerine tahliye oldum. 3 gün sonra savcının itirazıyla yeniden tutuklandım ve 1 ay daha tutuklu kaldım. Avukatımın itirazı üzerine 1 ay sonra tekrar tahliye oldum. 2010 Ağustos ayı Yüksek Askeri Şurası sırasında hakkımda bir yakalama kararı daha çıkartıldı. Daha sonra bu yakalama kararı da itiraz üzerine iptal edildi. 2010 yılında Aralık ayında dava başladı. 2011 yıl Şubat ayında iddianamenin okunmasına müteakip savcının talebi üzerine mahkeme ben de dahil 363 kişiyi tutukladı ve tekrar Hasdal Cezaevi’ne gönderildim. 3 buçuk yıl boyunca cezaevinde yattım. Yargıtay bu cezayı onadı ve 16 yıl hüküm giydim. Anayasa Mahkemesinin bozması üzerine yeniden yargılanmak üzere bir kez daha tahliye edildim. Yeniden yargılanmamızda da tutuklanmama neden olan belgelerin sahteliğinin tekrar kanıtlanması üzerine 2014 yılı Haziran ayında toplu beraatla dava kapatıldı.

ERSES: Peki neden sizi Balyoz davası kapsamına dahil etmek istediler?

ÇEHRELİ: Davanın genel sanık perspektifine baktığımızda Deniz Kuvvetleri veya Silahlı Kuvvetlerinin stratejik mevkilerinde görev yapan kişilerin bu davaya dahil edildiği görülmekte. Nitekim 12 yıl süreyle Deniz Kuvvetleri’nin personel politikalarının oluşturulduğu, yönetildiği ve özellikle subay personelinin mesleki kariyer planlarının yapıldığı stratejik insan kaynakları departmanlarında görev aldım. Bu görev yerleri de Deniz Kuvvetlerinin kadrolaştırılıp görev dağılımı yapılan yerleridir. Yani FETÖ gibi bir örgüte dahil olan biri bu kademede ise istediği görevlere istediği kişileri rahatlıkla gelmesini sağlayacak alt yapıyı oluşturabilir. Zaten gelişen süreçte yapılan kadrolaşmalarında bunu gösterdiği ortaya çıktı. Nasıl zamanında ilk olarak FETÖ örgütlenirken biz sahte rapor ve belgelerle görevden alındıysak, yaptıkları darbe girişimi sonrasında buna neden olanlar ve hala aktif olarak Devletin çeşitli kademelerinde çalışanlar da bulundukları görevlerden alınarak takibata uğradılar ve halen takibatlar devam etmektedir.

ERSES: Dava süreci nasıl ilerledi?

ÇEHRELİ: Dava süreci tam bir hukuk içerisinde hukuksuzluktu. Her şey hukuka dayandırıldı ancak hukuki hiçbir işlem gerçekleştirilmedi. Her şey tek taraflıydı. Davanın dayandığı tüm sözde deliller dijital ortamda hazırlanmış Word belgeleriydi. Bu belgelerin üst bilgisinde sadece sanık olarak gösterilen kişilerin ismi vardı. Dolayısıyla hem uluslararası hukukta, hem de Türk Hukuk Sistemi’nde dijital belgelerin delil olarak kullanılması bazı şartlara bağlı. Bunlar kanunlarla düzenlenmiş durumda. Bunların hiçbiri bizim lehimize kullanılmadı. Dijital belgelerin sahteliğini ispatlayan Amerika’dan, Almanya’dan, Türkiye’deki üniversitelerden alınan tüm bilirkişi raporları hakimler tarafından değerlendirmeye alınmadı. Birileri tarafından bilerek ve isteyerek tutuklu kaldık. Zaten bugün bakıldığında bizi sözde yargılayan ve ifademizi alan hakim ve savcıların tamamının FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu veya firari durumda oldukları görülmekte.

ERSES: Cezaevinde baskı var mıydı?

ÇEHRELİ: Cezaevinin sivili veya askerisi yok. Bize hiçbir özel uygulama yapılmadı. Ne ayrıcalık gösterildi ne de kötü bir muamele yapıldı.

ERSES: Cezaevinde bir gün çıkıp itibarınızın geri geleceğine inanıyor muydunuz?

ÇEHRELİ: Bu davaların tamamının siyasi bir dava olduğuna inandım. Dünya’daki tüm siyasi davalarda mutlaka bir gün bir şekilde suçsuz yere yargılananların haklı olduğu ortaya çıkar. Nitekim bu dava da bir siyasi davaydı. Bu yönde hep bir beklentimiz vardı. Sonuç olarak beklentilerimiz de er ya da geç ortaya çıktı. Bizim suçsuzluğumuz otaya çıkmakla birlikte ne derece haklı olduğumuz da yaşadığımız 15 Temmuz dönemindeki darbe girişimi sonucu kanıtlandı.

ERSES: Suçsuzluğunuz ortaya çıkıp tahliye edildikten sonra hayatınızda neler değişti?

ÇEHRELİ: Hayatım başta özel yaşantım olmak üzere tamamen değişti. Tahliye olur olmaz emekli oldum. İçerde bulunduğum süreçte başta Fetöcü yayın organları tarafından yazılanlar nedeniyle belli bir kesim tarafından hakkımızda neredeyse bir linç kampanyası vardı. Tahliye sonrasında da çok olmasa da bu durum devam etti. 17-25 Aralık operasyonlarına kadar böyle bir imaj hala üzerimizdeydi. O süreçten sonra tek tek kumpasların ortaya çıkmasıyla bizim de haklılığımız kamuoyunda yer buldu. 15 Temmuz darbe girişimi de zaten bizim üzerimize atılan suçların tamamen yalandan ibaret olduğunu ve bizim üzerimizden yapılan tasfiye ile bugünlerin altyapısının hazırlanmış olduğunu açıkça gösterdi.

ERSES: Peki; yıllarca ülkeye hizmet etmiş birisiniz. Bu davalar sizi ne denli yıprattı?

ÇEHRELİ: Bizler yaptığımız işi meslek olarak gören kişiler değiliz. Bize Harp Okulu yıllarımızdan beri bu işin bir yaşam tarzı olduğu öğretildi. Bize 7/24 kendimizden ve ailemizden feragat ederek çalışmayı öğrettiler. Bize verilen misyon, “önce göreviniz, eviniz ve aileniz sonra gelir” şeklindeydi. Her zaman önce vatan, önce devlet kültürüyle hizmet ettik. Böyle bir süreç içerisinde hem çalıştığımız kurumun hem meslek arkadaşlarımızın hem de onlar için kendimizi feda etmeye göze aldığımız birçok insanın bize yapılan hukuksuzlukları bilmesine rağmen arkamızda durmamış olması bugüne kadar verilmiş olan dogmaları biranda yıktı. Bu noktada çok değerli birçok arkadaşımı ve bize destek veren birkaç toplum kuruluşunu ve toplumsal organizasyonları tenzih ediyorum.  3-5 arkadaşım sayesinde bu zorlu süreçte ayakta kalabildim. Haklı olduğunuzu bile bile bir an da yalnız kalmanız kafanızda oluşmuş eski bilgilerin ve düşüncelere olan inançların yıkılmasına ve tekrar oturup sorgulanmasına sebebiyet verdi. Zaten ondan sonra da yaptığım değerlendirmelerle sivil hayatta kendime bir yeni bir yol çizdim.

ERSES: “Emekli oldum” dediniz. Şimdi neler yapıyorsunuz, hayatınızı nasıl devam ettiriyorsunuz?

ÇEHRELİ: Cezaevinde iken askerlikte geçen zaman sonrasında yeni bir sivil hayata nasıl başlayabiliriz diye sık sık düşündürdük. Tahliye olduktan sonra hemen emekli oldum ve emekli olan 2 silah arkadaşımla birlikte ticaret yapmaya karar verdim. Zaten bu davadan tahliye olanların o zaman iş hayatına atılması da çok zordu. Kamuoyunda devam eden aleyhte algı nedeniyle insanlar benim ve benim durumumdaki insanlarla çalışmaya çekiniyorlardı. Bizde arkadaşlarımızla birlikte Kenya’da iş kurmaya karar verdik. Şuan da Kenya’da kurmuş olduğumuz şirketler üzerinden ticaretle uğraşıyoruz. Halen Türkiye’de eğitmenlik ve danışmanlık faaliyeti sürdürmekle birlikte, Doğu Afrika bölgesinde faaliyet göstermek isteyen Türk İşadamlarına iş kurma ve iş geliştirme gibi konularda özel danışmanlık yapmaktayım.

ERSES: 15 Temmuz darbe girişimi gecesi neler hissettiniz?

ÇEHRELİ: O tarihte yurtdışındaydım. Bize yapılan kumpasları hazırlayanların yönetiminde olan bir silahlı kuvvetlerde böyle bir olayın olacağı, birçok silah arkadaşımın hazırladığı eserlerde ve röportajlarda defaten dile getirilmiş ve böyle bir gün geleceği söylenmişti.

ERSES: “Tekrar dön” derlerse dönmeyi düşünüyor musunuz?

ÇEHRELİ: Şu anda öyle bir düşüncem yok. Artık gençlerin vatana hizmet etmesi lazım. Yol artık gençlerin.

ERSES: Bundan sonraki süreçte gençlere “asker ol veya subay ol” tavsiyesinde bulunur musunuz?

ÇEHRELİ: Şu an yapılan operasyon inşallah yolundan sapmadan devam eder. Bizim başımıza geldiği gibi haksız yere başkalarının da canı yanmaz. Kimse bizim gibi haksız yere tutuklanıp mağdur olmamalı. Kurunun yanında yaş yanmasın. Bu vatan hepimizin. Bu vatanda doğduk burada yaşıyoruz. Herkes doğduğu yaşadığı vatanına sahip çıkmalı. Gençlerimiz de FETÖ ve olası benzer oluşumların tamamen temizlenebilmesi için devlet kadrolarında yer bulmalılar. Gençler vatanlarına hizmet etsinler. Bu sadece asker için değil tüm kurumlar için geçerli. Devlete yapılacak olan hizmet her zaman vatana yapılacak hizmettir.

ERSES: Bugün Zonguldak’tasınız. Nedeni tam olarak nedir?

ÇEHRELİ: Tutuklanmama sebep olan bilirkişi raporunu hazırlayan kişiye açılan ceza davası kapsamında zarar gören kişi sıfatıyla bugün mahkemeye çağırıldım. Bu kişi şuan FETÖ/ PDY soruşturması kapsamında aranıyor ve firari durumda.

ERSES: Kendisinin hazırlamış olduğu rapor size nasıl etkiledi?

ÇEHRELİ: Öncelikle 3 kere ayrı ayrı cezaevine girmeme ve 3 buçuk yıl özgürlüğümün kısıtlanmasına neden oldu. Bu süre içerisinde verdiği zararın hiçbir şekilde maddi karşılığı olmamakla birlikte rütbe terfiime, sosyal ve ailevi yaşantıma, meslekte alacağım diğer tazminat, maaş ve muhtelif şeyleri de olumsuz etkiledi. O gün tutuklandığımda yarbaydım eğer bu rapor ve bu raporun doğurduğu süreçler gelişmesiydi o yıl albay rütbesine ulaşacaktım.

ERSES: Son olarak söylemek istediğiniz nelerdir?

ÇEHRELİ: Gerçek hukuk herkese lazım. Umarım kimse hukukun içinde hukukla uğraşmaz. Bu yaşadığımız topraklar hepimizin.