Zonguldak’ın duvarlarına hayat veren adam

İmza: ÜMİT MUSTAFA

Zonguldak’ın duvarlarına yaptığı resimle hayat veren adam Ümit Mustafa, mesleğe başladığı yılları gazetemizin muhabiri Aykut Kara’ya anlattı. Sanatın kendisi için çocuk oyuncağı olduğunu söyleyen Ümit Mustafa, “250 gram boyaya tüm duvarı resimle donatırım” diyor.

Kimdir Ümit Mustafa?

Gerçek ismi Mustafa Endez, 1950 yılında İstanbul’da doğdu. İlkokul mezunu. Küçük yaşlarda Zonguldak’a gelerek birçok meslek dalında çalıştı. Resme küçük yaşlardan beri ilgisi olan Ümit Mustafa 15 yaşındayken babasının kendisini reklam tabelaları yapan bir dükkana çırak olarak vermesiyle bu mesleğe başladı. O günden bu güne 50 senedir duvar resimleri yapmaya devam ediyor.  

Bu mesleğe nasıl başladınız?

“Ketenci İş Hanı’nda Turgut Salkın diye değerli bir tabela ustası vardı. El emeğiyle yapardı. Babam beni 15 yaşında Turgut Usta’nın yanına çırak olarak verdi. Resme de merakım vardı. Bilgisayar çıkınca da bu meslek bize lazım oldu. Herkes bana iş teklif ediyor. Dışarıdan gelip haber yapmak isteyenlerde var. Ben ilgilenmiyorum. Ben günümü kurtarmak için çalışıyorum. Benim parayla işim olsaydı Zonguldak’ın en zengin adamı olurdum. Ben bir sürü farklı meslek dallarında çalıştım. Matbaacılık, terzilik, kunduracılık vs… Resme yatkın olduğum için bu mesleği tercih ettim.”

Resme ilginiz nereden geliyor?

“Bu iş yetenek meselesi. Ben bu işin eğitimini almadım. Allah vergisi... Babam boya işi yapardı. Evleri dükkanları boya badana yapardı. Belki de ondan… Ben boyasız resim yapıyorum. Mesela siyah boyam yok. Ayakkabı boyasını kullanıyorum. Örnek, gökyüzünü çizeceğim. Mavi renk boya yok diyelim. Mavi tükenmez kalemin mürekkebini tinerle açarım boya olarak kullanırım. Boyan yoksa renkleri de yaratacaksın. Kafandaki resmide elindeki malzemeye göre yapacaksın. Elindeki malzeme ne kadar bolsa o kadar iyi iş çıkar. Ama ben 250 gram boyaya bütün duvarı donatırım.”

Resimleri yaparken herhangi bir görsel öğe ya da bir kartpostal resmi gibi bir şey kullanıyor musunuz?

“Hepsini kafadan yapıyorum. Kafamda ne tasarlarsam onu işliyorum. Bazen bir kartpostaldan bazen de bir dergiden, kitaptan gördüğüm beğendiğim resmi yapıyorum. Bazı özel isteklere göre resimlerde yapıyorum. Önceden Zonguldak’ta faaliyet gösteren Alagözler Grubu’na 4 boyutlu resim yaptım. Harran Ovası, Atatürk Barajı, Balıklı Göl bunları görebilirsiniz.”

Duvar resimlerinden başka herhangi bir başka çalışmanız var mı?

“Tual çalışmalarım da var. Yağlı boya, kara kalem vs…40 Sene önce Öğretmenler Evi’nde resim sergisi açtım. Bu iş için gelirin olacak. Sanat benim için çocuk oyuncağı.  Zonguldak’ta resim olarak saygı duyduğum kişiler var. Ben bu duvarı bir saatte bitirdim. Bazı sanatçıyım diyenler gelsin. Benim bir saate yaptığım işi yapsınlar. Ben Türkiye’yi dolaştım.  Çok ustalar gördüm. Çok çıraklar yetiştirdim. Bu işi herkes yapamaz. Bu  iş cambazlık işi. Boya harcamadan resim yapıyorum. Ilgaz’da, İstanbul’da, Düzce’de vs… birçok tesisin resimlerini yaptım. Sanatsal resimlerde yaptım. Ama hakkımı veren yok.”

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

“Ben eskiden sabaha kadar bir demlik çayla resim yapardım. Ben kafayı kullanıyorum. Az paraya çok iş yapıyorum. Serseri meslek bu. Allah tarafından gelen bir ilham var. Türkiye’de benim gibi iki üç kişi var. Zonguldak’ta benden başka kimse yok.”  (Röportaj: Aykut KARA- Fotoğraflar: Barış DOĞAN)