Kent Konseyi Başkanı Yesari Sezgin, yarın yapılacak genel kurul öncesinde Halkın Sesi’ne konuştu…

‘Konseye siyaset giremez’

Kent Konseyi Başkanı Yesari Sezgin, yarın yapılacak genel kurul öncesinde Halkın Sesi’nden Yazı İşleri Müdürümüz Meryem Akgün’e konuştu. Seçimi kazanacağını söyleyen Sezgin, görevi süresince Kent Konseyi’ne siyaseti sokmadığını bundan sonra da müsaade etmeyeceğini söyledi… İşte seçime 24 saat kala Sezgin’in açıklamalarından öne çıkan manşetler…

***Kent konseyi, kent yönetiminde temsil edilemeyenlerin de orada söz sahibi olmasını amaçlayan, herkesin yaşadığı kentin yönetiminde söz sahibi olabilmesi amacıyla oluşturulmuş bir yapıdır.

*** Bugüne kadar birçok proje ürettik, bazıları hayata geçti, bazıları hayata geçmedi. Kentin yararına olabilecek konularda projeler üreteceğiz. Hem sosyal hem teknik yönden hem kentin gündeminde olan konuların tartışılmasını sağlayacağız.

*** Muhtarlar meclisimizde,  kentle bütünleşmeyi daha hızlı bir şekilde sağlayacağız. Mahallelerdeki birebir sorunları yerinde tespit edip çözüm önerileriyle birlikte belediyelere ve valiliklere sunacağız. Işık tutacağız, arada bir arabulucu olacağız.

*** Zonguldak’la ilgili yüksek hızlı tren çalışması yapılması gerektiğine inanıyorum. Zonguldak-Ankara Zonguldak-İstanbul arasında yüksek hızlı treni niye getirmeyelim?

 

Röportaj: Meryem Akgün

Kent Konseyi Başkanı Yesari Sezgin yarın yapılacak genel kurul seçiminden önce düşüncelerini Halkın Sesi Gazetesi’ne anlattı.

Meryem AKGÜN: Kent konseyi yıllardır var olmasına rağmen, insanlar işlevini hala bilmiyor. Kent Konseyi’ni kısaca tanıtır mısınız?

Yesari SEZGİN: Zonguldak' ta 2009 yılından itibaren kent konseyi çalışmalarına başladık. Kent Konseyi’nin işlevi bazı kesimlerde tam olarak bilinmiyor. Tabii ilk başladığımız günle bugün arasında epey bir ilerleme kaydettik. İnsanlar Zonguldak’ta Kent Konseyi’nin olduğunu biliyorlar. Kent Konseyi’nin varlığından haberdarlar ama ne yaptığı konusunda bazı kesimlerde henüz bir kavram kargaşası var. Aslında yönetmeliğe göre her belediyenin oluşturması gereken bir yapı. Kent konseyi, kent yönetiminde temsil edilemeyenlerin de orada söz sahibi olmasını amaçlayan, herkesin yaşadığı kentin yönetiminde söz sahibi olabilmesi amacıyla oluşturulmuş bir yapıdır.

İçerisinde hem resmi kurumların temsilcileri var, hem seçilmiş muhtarlarımız var hem de sivil toplum örgütleri var. O kentte yaşayanlar var, kısaca bunlar da yaşadıkları kentin yönetimine nasıl katılabilirler, bu süreç içerisinde nasıl yer alabilirler, diye oluşturulmuş bir yapı. Yönetmeliğe göre Kent Konseyi’nin en büyük avantajı oluşturduğu görüşler, belediyeye sunduğu görüşler, belediye meclisinin gündemine alınmak zorunda, orada tartışılmak zorunda, bir karar bağlanmak zorunda. Biz 2009 yılından beri bunu gerçekleştirmeye, kentte bunu oturtturmaya çalışıyoruz. Önemli de bir mesafe kat ettik. Artık bazı kurumlardan yeni projelerle ilgili olarak ortaya yeni bir fikir atıldığı zaman Kent Konseyi bu konuda ne düşünüyor, diye bir fikir alınma ihtiyacı duyuluyor. Bu da bizi memnun ediyor.

Bugüne kadar birçok proje ürettik, bazıları hayata geçti, bazıları hayata geçmedi. Tabii bu maddi, özellikle belediyenin bütçesiyle ilgili. Bizim projelerimizin hayat geçip geçmemesi belediyenin projelerdeki önceliklerine bağlı. Biz elimizden geldiği kadar bugüne kadar projeler üretmeye görüşler sunmaya ve yanlış gördüğümüz şeyleri de eleştirme şeklinde hizmet etmeye çalıştık. Bundan sonra kentin yararına olabilecek konularda projeler üreteceğiz. Hem sosyal hem teknik yönden hem kentin gündeminde olan konuların tartışılmasını sağlayacağız. Yanlış gördüğümüz şeyleri doğrusunun ne olduğunu söyleyerek eleştireceğiz. Böyle bir çalışmayla kente katkı sağlayabilmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

AKGÜN: Kent Konseyi size göre kentle bütünleşebildi mi?

SEZGİN: Bazıları tam olarak bilmediği için o konularda sıkıntı yaşıyoruz ama kentle bütünleşebilmek için elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. Bugüne kadar mahallelerimize inmeye çalıştık. Bundan sonraki dönemde de çalışmamıza devam etmek istiyoruz. Özellikle mahallelerimizdeki muhtarlarımız aracılığıyla, mahalledeki sorunları yerel yönetimlere vilayete olsun, belediyeye olsun taşımaya, onlara aracılık etmeye devam edeceğiz. Bu dönem aslında biz bir muhtarlar meclisi kurmuştuk, çok önemli bir meclis olacaktı ancak mahkemenin verdiği yürütme durdurma kararı sebebiyle bunun çalışmalarını yapamadık. Şehirdeki mahallelerdeki yaşanan sorunları en iyi bilen kişiler o mahallede yaşayanlar, bu şehirde yaşayanlar, onların en konuya hâkim olanları da muhtarlarımız. Onun için muhtarlarımızdan muhakkak daha fazla faydalanmak lazım. Şehrin sorunlarını bilmek ve çözüm önerisi üretmek için biz kuracağımız bu muhtarlar meclisiyle önümüzdeki dönem yeni genel kurulumuzdan sonra hemen çalışmalara başlayacağız. Mahallelerdeki birebir sorunları yerinde tespit edip çözüm önerileriyle birlikte belediyelere ve valiliklere sunacağız. Işık tutacağız, arada bir arabulucu olacağız. Bundan sonra Muhtarlar Meclisimizde,  kentle bütünleşmeyi daha hızlı bir şekilde sağlayacağız. Herhangi bir konuda ya da projede kent konseyi bu konuda ne düşünüyor diye görüş soruluyor. Bu da kentte artık Kent Konseyi’nin varlığının hissedildiğinin, kentle bütünleşildiğinin bir göstergesi bence.

AKGÜN: İki dönemdir Kent Konseyi Başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. Bu süreçte size göre Kent Konseyi’nin en büyük başarısı nedir?

SEZGİN: Zonguldak’ın sorunlarını tespit edip bunları Zonguldak gündemine taşıdık. İlk göreve geldiğimizde Zonguldak’ta Lavuar alanıyla ilgili ne olacak diye bir tartışma yaşanıyordu. Lavuar alanında neler olması gerektiğiyle ilgili bir çalışma grubu oluşturarak önemli bir rapor ortaya koyduk. İlk önce bir proje yapılacaksa o sınırların nerden geçmesi gerektiğini tespit ettik. İçerisinde hangi fonksiyonlar yer almalı, Zonguldak burada nelerin olmasını istiyor, bunları ortaya koyan bir rapor hazırladık. Belediyeye sunduk ve raporumuz kabul edilmişti. Raporumuz çerçevesindeki proje yarışmasında proje de elde edildi.

2008 yılından beri boş olan bir lavuar alanı var ortada. 8 seneden beri değerlendirilemeyen, çeşitli girişimler olmasına rağmen bir türlü hayata geçemeyen bir sunum var. Zonguldak gibi bir ilde Kent merkezinde bu kadar mülkiyetin sorunlu olduğu, boş alan bulmanın zor olduğu bir şehirde kentin merkezinde boşaltılmış yaklaşık 50-60 bin metrekare bir alanın 8 sene civarında boş durması herkesi rahatsız ediyor. Artık buna dur denilmesi ve bir şeyler yapılması gerekiyor. Zonguldaklıların istediği şekilde bir an önce şehrin içindeki bu alanı Zonguldak kent merkezinde yaşamın içerisine katmamız gerekiyor.  Bu alanın değerlendirilmemesi büyük bir şansızlık.

AKGÜN: Kent Konseyi Başkanı seçilmeniz halinde bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

SEZGİN: Çarşamba günü seçileceğim. Zonguldak sorunlarını gündeme getirmeye devam edeceğiz. Zonguldak-Kozlu arasındaki raylı sistem önerimizi hayata geçirme çabalarımız olacak. Genel kurulumuz 13 Mayıs’ta, 7 Haziran’da da genel seçimler var. O aradaki boşluk içerisinde Kent Konseyi olarak yoğun bir çalışma yapmak istiyoruz.  Sadece yönetim kurulu olarak değil. Sivil toplum örgütlerinin başkanlarını da davet edeceğimiz genişletilmiş kurul oluşturacağız. Zonguldak için beklentileriniz nelerdir, diye siyasilerden özellikle milletvekili adaylarımıza deklarasyon şeklinde yayınlayacağız. Onların bu konudaki görüşlerini seçim öncesi açıklamasını isteyeceğiz.

Zonguldak tartışıyor diye toplantılarımız olacak. Öncelikli önemli olan sorun neyse onu bütün Zonguldaklıların birlikte konuşmasını, çözüm önerisi ortaya koymasını tartışmak amaçlı o toplantılarımıza devam edeceğiz.

Bütün Türkiye çapında hızlı trenlerin arttığını görüyoruz. Zonguldak’la ilgili yüksek hızlı tren çalışması yapılması gerektiğine inanıyorum. Zonguldak-Ankara, Zonguldak-İstanbul arasında yüksek hızlı treni niye getirmeyelim? Adapazarı-Bartın hattında demiryolu projesi var. Sadece Adapazarı-Karasu arasındaki projesi yapılmış, çalışmaya başlanmış. Onun Bartın’a kadar taşınması gerekiyor. Belki bu hattı Adapazarı-Bartın’a kadar olan hızlı tren hattına çevirmek için çabamız olacak. Cumhuriyetin tarihinde Türkiye’yi demir ağlarla ördüğümüzde demiryolunun ilk geldiği illerden bir tanesi Zonguldak. Hızlı trenin Zonguldaklıların da hakkı olduğunu, ulaşımından faydalanmamız gerektiğini düşünüyorum.

Lavuar Projesi üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş gibi. O konuyu gündeme getireceğiz tabii ki tüm aktörleri bu konuda hareketlendirmeye çalışacağız, hayata geçirilmesi için. Diğer oluşturacağımız çalışma gruplarından proje ve önerileri günü birlik olarak çözüm üretmeye ilgililere iletmeye devam edeceğiz. Çalışma gruplarında şunu yapacağız: Zonguldak gündeminde ne varsa o konuyla ilgili çalışmalarını tamamlayacak. Kısa süreli problem çözme odaklı yoğun ve aktif çalışma grubu oluşturacağız.

AKGÜN: Kent Konseyi’nin siyasallaştığını düşünüyor musunuz? Demokrasi platformunun aday çıkarmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

SEZGİN: Kent Konseyi’nin siyasallaşmasına müsaade etmememiz lazım. Bugüne kadar yönetim kurulunda olan arkadaşlarımıza sorabilirsiniz. Özellikle kent konseyinin siyasallaşmaması için herhangi bir siyasi görüş ya da siyasi partilere daha fazla yakın olmaması adına elimden geleni yapıyorum.  Kent Konseyi içine siyaset girmemesi lazım. Herkesin bir siyasi görüşü olabilir ancak Kent Konseyi çatısı altında biz herkese eşit mesafedeyiz. Buradaki çalışmalarımıza siyaseti karıştırmayacağız.

Demokrasi platformunun aday çıkarma gelişimini demokratik girişim olarak görüyorum. Daha önceki dönemlerde de demokrasi platformunun adayı oldu, olması da lazım. Herkesin yönetime katılmak amaçlı, görüşe saygı duyan bir yapıda olması lazım. Herkes adayını çıkartabilir. 150-160 arasında Kent Konseyi üyemiz en doğru kararı veriyorlar her zaman. Bugün de doğru kararı vereceklerdir. Her çıkan adaya saygı duyuyorum. Demokratik bir girişimde aday çıkarmak cesaret işidir. Hayırlısı neyse o olsun hepimiz için.

AKGÜN: Son olarak Kent Konseyi üyelerine Çarşamba günü yapılacak seçimle ilgili neler söyleyeceksiniz?

SEZGİN: Kent Konseyi seçime hepsini davet ediyoruz, katılmalarını istiyoruz. Sadece seçim olan genel kurullarına katılmanın dışında sonraki çalışmalarında katkı vermeleri, öneri ve görüş getirmeleri, yanlış bir şey yaptığımızda bizi uyarmaları, görüşlerini iletip eleştirmelerinin hepsine pozitif olarak açığız. Maksat üzüm yemek olacak, bağcıyı dövmek değil. Çarşamba günü herkesi bekliyoruz. Ondan sonraki çalışmalarımıza da hepsinin katılımlarını bekliyoruz.