Polyanacılık oynayan Palyaço…

Kültür Sanat sayfamızda bu gün tiyatro sahnesinin tozunu yutup sindirmiş bir ismi misafir ettik. Asıl mesleği tiyatro olan Şenol Dönmez’i, hiç beklemediğiniz bir anda bir birinden ışıltılı, rengarenk palyaço kostümleriyle çeşitli organizasyonlarda görmek mümkün. İsminden daha çok büründüğü çeşitli karakterlerle çocukların hafızalarında iz bırakan Dönmez ile tiyatro ve Zonguldak’ta sanat üzerine keyifli bir sohbet yaptık.

Derya Aktaş: Okurların daha iyi tanıyabilmesi adına kendinden biraz bahseder misin?

Şenol Dönmez: 1960’da Zonguldak’ta doğdum. İlk ve ortaokulu yine burada okudum. Turizm Otelcilik Yüksek Okul mezunuyum. Gençliğin vermiş olduğu heyecanla, turistlik bölgelerde animatörlük yaparak başladım. 88 senesinde de profesyonel anlamda dansçılık işin içine girdi. Aynı yıl içinde Zonguldak’a geri dönüş yaptım ve o zamandan beri aktif olarak tiyatroyla ilgileniyorum. Benim mesleğim, tiyatrodur.

Derya Aktaş: Kaç yıldır tiyatroyla ilgileniyorsun? Ve senin için tiyatro, ne anlam ifade ediyor?

Şenol Dönmez: 28 senedir tiyatroya ilgileniyorum. Hala tiyatronun dekoruyla da sahnesiyle de kostüm yapımıyla da ilgileniyorum. Bunların yanında oynuyorum. Kolay olmadı, hem yazıp hem yönettiğimde oluyor.

 Tiyatroya duyduğu sevgiyi gözlerinde ki ışıltıdan fark etmek oldukça mümkün olan Dönmez’e, anlattıklarına istinaden tek kişilik bir ordu desek yeridir.

Şenol Dönmez: Tiyatro benim için adeta bir gıda gibi. Dünyaya bir kez daha gelsem yine oyuncu olurdum. Yine kendimi sahnede ifade etmek isterdim.

Derya Aktaş: Türkiye’de ve Zonguldak’ta geçimini sanatsal faaliyetlerle sağlamanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Sen bu zorluklarla nasıl mücadele ediyorsun?

Şenol Dönmez: Dışarıdan bakıldığı zaman çok renkli görünen bir dünya öyle değil mi? Ama güzel sanatların en zor alanıdır tiyatro. Bir kere, insanı disipline eder. Otokontrolünü ve ufkunu genişletir. Zorluklara gelince, tabii ki zorlukları var. Ancak İlk sahneye amatör olarak çıktığımda sanki bugünleri görecekmişim gibi şunu dedim; bu işten ekmek yiyeceğim. Bu benim mesleğim olacak. Zorluklara rağmen sözümü tuttum. 28 yıl olmuş. Öte yandan bu işleri sadece gönüllü olarak yapan arkadaşlarımız var. Asıl onlar zorluğun büyüğünü yaşıyorlar. Çünkü sahiplenenimiz yok denecek kadar az. Dışarıdan gelen bir İzmir ya da İstanbul etiketli afiş gördükleri zaman gidiyorlar. Ama bizim gibilerin oyunlarına hatır gönül ile girmek istiyorlar. “Biz arkadaş değil miyiz? Bizi de içeri al” şeklinde ifadeler kullanıyorlar. Kıramıyorsunuz ve bu bir alışkanlık haline geliyor. Ancak bu olayın iyi bir yanı da var. İlgisiz değil vatandaşlarımız. Özellikle yeni jenerasyondan umutluyum. Belediye Kültür Merkezi’nde bu işi benimsemiş dünya iyisi bir insan var. Abdullah Bakır’ teşekkür ediyorum.

Derya Aktaş: Hayat şartlarının zorluklarına rağmen yaptığın iş gereği çoğu zaman gülmek ve dans etmek zorunda kalıyorsun. Hitap ettiğin kitle de genelde çocuklar. Bu seni ne derece zorluyor? Nasıl başa çıkıyorsun?

Şenol Dönmez: Sanıyorum biraz kişinin dünyaya nasıl baktığıyla alakalı bir durum. O gün belki çok kötüyümdür. Olabilir ama ben herhalde biraz Polyannacılık oynuyorum. Ne olursa olsun çok iyiyim, siz de iyi olun diyorum. Olaylara pozitif yaklaşıyorum. Çünkü hayat çok kısa.

Ayrıca bizde, sevgi eksikliği var. Sanıyorum insanların biraz sevmeyi ve hoşgörü göstermeyi bilmesi gerekiyor.

Derya Aktaş: Genellikle çocuklarla çalışıyorsun. Neden çocuklar?

Şenol Dönmez: Çocuklardan çok şey öğreniyorum. Bilgisayar çağındalar. Dijital platformda yarış halindeler. Aslında onlara ayak uydururken zorlanıyorum. İyi ki çocuklarımız var.

 

Derya Aktaş: Zonguldak’ta tiyatro ve tiyatro seyirci kitlesine yönelik olarak neler söylemek istersin?

Şenol Yılmaz: Israrla şunu söylüyorum; İstanbul’da 97 senesinde Abdullah Şahin Tiyatrosu’na ilk profesyonel anlamda adım attığımdaki şartlarla şimdiki şartlar arasında çok fark var. Türkiye’yi üç kez turladım. O kadar çok şehir, ilçe ve köy gördüm ki… Tüm samimiyetimle söylüyorum; Zonguldak’taki sanatsal faaliyetler kadar köklü bir faaliyet hiçbir yerde yok. (Büyük şehirler haricinde) Zonguldak, sanata çok meyilli bir yer. Bilet almak vs. insanları zorluyor belki, pek yanaşmıyorlar ama yine de gidiyorlar. Zonguldak seyircisinin ilgisinden memnunum.

Derya Aktaş: BKM’de yerel tiyatro gruplarına yeterince fırsat veriliyor mu? Sizce Zonguldak tiyatrosunun en büyük sorunu nedir?

Şenol Dönmez: BKM kurulduğunda ilk oyuncularından biri olmuştum. 8 yıl kadar oynadım. O dönemler Abdullah Bakır, yeni atanmıştı. Elimizden geldiği kadar destek vermiştik. Şimdi de çok güzel işler yapıyor. Asıl görev, ailelere düşüyor. Çocuklarının ellerinden tutup, onları küçük yaştan itibaren sanatla tanıştırmalılar.

Tiyatrosunun zorluklarına gelince, okul vs. gibi zorunlulukları dolayısıyla pek vakit ayıramıyor gençlerimiz haklı olarak tabii. Ya da birden fazla kursla ilgilenmek zorunda kalıyorlar. Ellerinden geleni yapıyorlar. Sanatın her alanında ellerinden geldiğince var olsunlar.

Derya Aktaş: Devlet tiyatroları, Zonguldak’a turne düzenliyorlar. Zonguldak’ta bu alanda ne gibi çalışmalar, etkinlikler yapılıyor?

Şenol Dönmez: Bu mesleğe ilk adım attığımda iki hayalim vardı. Bir tanesi Zonguldak’a Belediye Konservatuarı kurulmasıydı. Diğeri de Devlet Tiyatrosu’nun kurulmasıydı. O kadar şanslıyım ki; ikisi de gerçekleşti.

Alt yapısında da ilgi ve alaka olması oldukça önemlidir. Dışarıdan geldiklerinde denediler ve gördüler ki ilgi alaka fazlaca var. Haftada üç güne çıkardılar. Her sezon turneyle birçok ilden şehrimiz sahnesine geliyorlar. Bize de bu güzel oyunları seyredip destek olmak düşüyor.

Derya Aktaş: Biz neden turne düzenlemiyoruz? Sence bunun nedeni nedir?

Şenol Dönmez: Kendi adıma konuşuyorum; profesyonelce bu işi yapıyorum. Seçkin organizasyon bölümünde, Seçkin Çocuk Tiyatrosunda Genel Yayın Yönetmenliği yapıyorum. 4’üncü sezonumuza gireceğiz. Devamlı okul, il, ilçe demeden yaz kış demeden, ulaşamadığımız köy okullarında dahi çocuk gösterileri düzenliyoruz. Turnede ki amaç buysa biz bunu dolu dolu yaşıyoruz. İlk defa ortaokullara yönelik oyun hazırlığı içerisindeyiz. Bunun çalışmalarını yapıyoruz. Müzikal bir çalışma olacak.

Derya Aktaş: Son olarak Sanatseverlere neler söylemek istersin?

Şenol Dönmez: Bugüne kadar, sanattan kimseye zarar gelmemiştir. Kahvehane köşelerinden ya da zararlı alışkanlıklar edinebilecekleri ortamlardan alıp tiyatroya yönlendirdiğim çok gencimiz, kardeşimiz oldu. Hala görüşüyoruz, teşekkür ediyorlar… Ailelere büyük sorumluluk düşüyor bu konuda. Ağaç yaşken eğilir diyorum ve benimle bu hoş röportajı gerçekleştirdiğiniz için önce sevgili kardeşim sana sonra da Halkın Sesi Gazetesi’ne teşekkür ediyorum.

Halkın Sesi Gazetesi olarak bizler de Şenol Dönmez’e düşüncelerini bizimle paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz. Kültür Sanat sayfamızda, tiyatroya ve sanata yıllarını vermiş şehrimizin değerli insanlarını misafir etmekten onur duyuyoruz…