İnşaat Teknikerliği 2’inci Sınıf Öğrencisi Tolga Toprak,  İnşaat Teknikerliği 2’inci sınıf öğrencisi Fevzi Aydın ve Türk Dili Edebiyatı Öğrencisi Funda Kaya okuldaki sıkıntıları, kendi yaşadıkları sıkıntıları ve ülkeye bakış açılarını Halkın Sesi’ne anlattılar.

Fevzi Aydın “Okulda büyük baskı altındayız. Mesela bir AKP’lin afiş asmasına, veya ırkçı bir afiş asılmasına üniversite yönetimi göz yumarken, bizim 1 Mayıs’la ilgili asacağımız bir afişte güvenlikçiler bize saldırıyorlar. Bumu demokratik üniversite. Uçurtma için küçük çıtalar okullara sokulmuyor. Ama okulda sivil polisler bellerinde silahla geziyor. Burası lafta bilim yuvası dediğimiz alanlar.


Tolga Toprak “Okulda eğitim adına bir çok eksik var. Konferans salonlarımız küçük ve yetersiz. Bunun gibi bir çok eksik varken okula cami yapılıyor. Biz camiye karşı değiliz. Ama burası bir eğitim yuvası. Bir çok eksik varken milyonluk cami yapılmasına karşıyız. Baskılar var. Rektör ve yönetim kapılarını sermayeye açmış.


Funda Kaya “Zaten sıkıntı varken birde AKP-Cemaat çatışması sonucu Cemaat öğrencilerini yurtlara getirdiler.. Bu odalarda üç kişi bile ancak yaşarken 4 kişi yaşayamaz. İnsanca yaşma, kaliteli eğitim diyoruz. Yapılan ortada. Biz buna karşı çıktık ve hakkımız olanı geri aldık.  Eylemi biz gerçekleştirdik.  


Halkın Sesi: Öğrenci Kolektifleri nasıl kuruldu. Kuruluş amacı ve yapısı nedir ?

“Öğrenci Kolektifi 2006 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde  kuruldu. Amacı üniversitelilerin dayanışma içinde örgütlenmesi . Bu örgütlenme için  Türkiyede’ki bütün üniversiteler gezilerek çalışma yapıldı. Tabandan oluşan bir örgüt.  Hiçbir siyasi ve ya başka bir grup oluşum ile bağlantısı olmayan bir örgütüz. Mücadelemiz hak mücadelesidir.  Barınma, yeme-içme, eğitim vb. alanlarda hak mücadelesi için üniversite gençliğinin oluşturduğu bir yapıdır. Siyasi bir çizgimiz vardır, ama bunun yanında sosyal projeler, sosyal sorumluluk projeleri de geliştiren bir yapıdayız.

Bağımsız bir örgütü olmamıza rağmen hak ve özgürlük mücadelesinin olduğu her yerde bizleri görebilirsiniz. Tamamen üniversitenin öz örgütü olan bir yapıdır Öğrenci Kolektifi. Karar mekanizmasında üniversite öğrencilerinin bulunduğu örgüttür”

Halkın Sesi: Öğrenci Kolektifleri içinde bulunan öğrenciler okuldan sonra kendilerine nasıl bir yol çiziyorlar ?

“Üniversite hayatı bittikten sonra bireyler kendilerine göre bir hayat çizerler. Bu mücadelelerini ister kendine yakın buldukları sendikalarda, ,ster siyasi partilerde isterseler nerede bu hak ve özgürlük arama mücadelesini sürdürebiliyorlarsa orada mücadeleye devam edebilirler. Dediğimiz gibi bizim asıl mücadelemiz üniversitede. Üniversitede ki koşulları, yaşamsal hakları değiştirmek için mücadele ediyoruz. Biz mücadelemize kendi alamızda üniversitelerde devam edeceğiz.”

Halkın Sesi: BEÜ’de ne zaman örgütlendiniz. Çalışmalarınız nasıl yürüyor ?

“Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde ki örgütlenme faaliyetlerimiz 2008 yılında başladı. O yıllarda ilk olarak yemekhane eylemi ile başladık. O eylemimize bir çok öğrencide destek vermişti. O günden bugüne kadar çoğalarak devam eden bir örgütlenme yapımız var. Hiyerarşik bir yapımız yok. Herkesin söz hakkı olduğu bir anlayışla hak arama mücadelemizi yapıyoruz.

Gerici , faşist , halk düşmanı, emperyalist  görüşü benimsemeyen herkes bizim aramızda yer alabilir. Öğrenci Kolektifinde hiyerarşik yapı reddedilmiştir. Herkes öncü kolektiflerinde yer alabilir. Herkes karar mekanizmasına katkı verebilir.

Bunun dışında yılda 5 defa Ankara’da yapılan Türkiye Birimler Koordinasyonu toplantımız var. Her üniversiteden arkadaşlarımız buraya katılırlar. Orada alınan kararlar üniversitelere bildirilir. Burada çıkan sonuçlar rapor haline getirilir.”

Halkın Sesi: Okulda üzerinizde bir baskı var mı ?

“Demokratik bir yapı oluşmasını beklediğimiz alanlar baskı alanına döndü. Rektörümüz demokrasiden ve demokratik haklardan bahseder. Bize bu üniversite en demokratik üniversite olacak demişti. Fakat biz üniversitede uçurtma bile uçuramıyoruz. AKP’siz bir hafta etkinliği düzenledik. Uçurtma uçuracaktık. Uçurtmalarımız okula sokulmadı. Uçurtma çıtaları odun sayıldı. Böylesine demokratik bir üniversitedeyiz. Bu size küçük bir örnek.

Küçük çıtalar okullara sokulmuyor. Ama okulda sivil polisler bellerinde silahla geziyor. Burası lafta bilim yuvası dediğimiz alanlar.”

Halkın Sesi: Okul’da ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz. En büyük sıkıntılar neler. Bunlarla ilgili çözüm yollarınız neler  ?

“Biz burada müşteri gözü ile görülüyoruz. Öğrenci değil müşteriyiz. Bilim yuvası dediğimiz yer piyasacı bir hale geldi. Mesela yemekhane özel bir şirkette. İlk yemeği 1,5 TL’ye yiyoruz. İkinci yemeği ise 5.5 TL. Yani üniversite yönetimi diyor ki size 1 öğün yeter. Aç kalın. Diğer üniversitelerde üç öğün yemek var. 3.75 TL. Burada ise tamamen bir sermaye kapanı var. Rektör Mahmut Özer ise bu şikayetimizde yemek şirketini savunuyor. Tamamen kendini sermayeye teslim etmiş bir yönetim var.

Bunun yanında ulaşım ile ilgili sıkıntımız var. Ulaşımda dolmuşlarda öğrenci ayrımı yok. Bununla ilgili bir eylem yada imza kampanyası yapacağız. 300 TL burs alan bir arkadaşımız 100 TL ulaşım parası veriyor. Hiçbir yerde böyle bir uygulama yok.

Yine yüksekokullar Kilimliye kaldırıldı. Arkadaşlarımızın çoğu orada ki barınma sıkıntısı nedeniyle merkezde oturuyorlar. Günde en az oraya gidiş gelişe 8 TL harcıyorlar. Buda ayda 240 TL yapıyor. Öğrenci arkadaşlarımız için büyük yük. Bununla ilgili olarak üniversite yönetiminden sabah gidiş akşam dönüş olmak üzere servis talebimiz olacak. Bununla ilgili çalışma yapılmasını istiyoruz. Basın açıklaması yaptık. İmza kampanyası başlatacağız.”

Halkın Sesi: Size karşı bir ön yargı var mı. Size Okul içinde neden bu ön yargıyla bakıyorlar ?

“Okulda büyük baskı altındayız. Mesela bir AKP’lin afiş asmasına, veya ırkçı bir afiş asılmasına üniversite yönetimi göz yumarken, bizim 1 Mayıs’la ilgili asacağımız bir afişte güvenlikçiler bize saldırıyorlar. Bumu demokratik üniversite. Emekçi olacağız. Bumu demokratik yapı. Okulda rektörün şikayeti üzerine 22 arkadaşımız 12 ay ceza aldılar. Okulda herkesin yaptığı şey bize yasak.  Okulda bir yerden bir yere giderken her an arkamızda güvenlikçiler dolaşıyorlar. Bizi adım adım takip edip kameraya kaydediyorlar. Bizi sindirmeye çalışıyorlar. Biz çünkü onların yanlışlarını, eksiklerini hatalarını söylüyoruz. Bu yüzden onlar için bir tehlikeyiz. Hak arayan herkesi düşman görüyorlar. Hak aradığımız için bu okulda cezalandırılıyoruz.”

Halkın Sesi: Okulda bir yurt eylemi yaşandı. Kolektif bu eylemin neresindeydi. Cemaatle işbirliği yaptınız mı ?

“Okulumuzda yurt ve barınma sıkıntısı var. Şehirde kiralar çok yüksek. Sadece öğrencilerin 5’te 1’i yurtlarda kalabiliyor. Zaten sıkıntı varken birde AKP-Cemaat çatışması sonucu Cemaat öğrencilerini yurtlara getirdiler. Sadece yatak getirdiler. Odalar 4 kişi oldu. Bizim misafir arkadaşlarımız ve sıra bekleyen bir çok arkadaşımız varken ve bunlara yer bulamazken siyasi rant uğruna kapasite artırımı yaptılar. Biz buna karşı çıktık. Fazla destek görmemize rağmen hakkımız olan geri aldık. Bu odalarda üç kişi bile ancak yaşarken 4 kişi yaşayamaz. İnsanca yaşma, kaliteli eğitim diyoruz. Yapılan ortada. Biz buna karşı çıktık ve hakkımız olanı geri aldık.  Eylemi biz gerçekleştirdik. Tek amacımız insanca yaşam ve söylenildiği gibi cemaatten de bir destek görmedik. Şuanda biz üçer kişilik odalarda kalıyoruz. İsteyen 4 kişide kalabiliyor.”

Halkın Sesi: Şuanda okulda tepki koyduğunuz veya karşı çıktığınız bir durum söz konusu mu ?

“Okulda eğitim adına bir çok eksik var. Konferans salonlarımız küçük ve yetersiz. Bunun gibi bir çok eksik varken okula cami yapılıyor. Biz camiye karşı değiliz. Ama burası bir eğitim yuvası. Bir çok eksik varken milyonluk cami yapılmasına karşıyız. Arkadaşlarımız ibadetlerini okula oldukça yakın camilerde rahatlıkla yapabiliyorlar. Baskılar var. Rektör ve yönetim kapılarını sermayeye açmış. Buda bunun bir eseri.  Biz eğitim yuvasında eğitim adına bir şeyler yapılmasını istiyoruz.”

Halkın Sesi: Öğrenci Kolektifleri olarak kaç kişisiniz ?

“Okulda yaklaşık 80m kişiyiz. Ama yaptığımız eylemlerde 300-400’leri buluyoruz. Çünkü biz öğrenciler için hak arıyoruz. Biz okul yönetimin yaptığı baskıya ses çıkarıyoruz. Bizim öğrenci arkadaşlarımızla hocalarımızla bir sorunumuz yok. Hepimiz öğrenciyiz ve ortak paydamız bu.  Ama biz hep gözlem ve baskı altındayız. Çoğu arkadaşımızın komik suçlardan disiplin cezaları var. Mesela üniversitede forum düzenlemek. 1 Mayıs afişi asmak.YÖK taslağını tartışmak. Uçurtma yapmak. Bunları çoğaltabiliriz. Hiçbir sıkıntı yaşanmamasına rağmen baskı ile sindirilmek isteniyoruz. Üniversiteyi sivil polisler işgal etmiş durumda. Bir taraftan güvenlikçiler, bir taraftan sivil polisler. Irkçılar, AK Gençlik gibi gurupların yaptığı her şey iyi. Kolektif sakıncalı.  Zaman geçtikçe ve bazı şeyler ortaya çıktıkça arkadaşlarımızda kolektifçi oluyorlar. Doğru yolu buluyorlar. Ama biz öğrencinin ta kendisiyiz. Hak arama mücadelesine yılmadan devam edeceğiz.”

Halkın Sesi: Öğrenci Kolektifleri siyasal olaylar dışında sosyal alanlarda neler yapıyor ?

“Bunun yanında sosyal projelerimiz de var. 4 yıldır gençlik film festivali düzenliyoruz. Mesela “Ali Düşlerimde Özgürdür” Ali İsmail Korkmaz belgeseli bu festivalden çıktı. Şimdi tüm Türkiye’de gösteriliyor.

Okumuş İnsan Halkın yanındadır projemiz var. Okul bittikten sonra evlerine gitmeyen arkadaşlarımızı ücretsiz kurslar veriyorlar. Çeşitli atölyeler açıyorlar. Bu kampanyalar bayağı bir yer edindi. Yaz kampımız var. 1 hafta boyunca sürüyor. Burada çeşitli tartışmalar ve etkinlikler yapıyor.

Yerel bazda şenlikler yaptık. Kütüphaneler kurduk. Köy okullarına kütüphaneler kurmaya devam edeceğiz. Gazete ve buna benzer yayınlar çıkarıyoruz.  Depremzedelere oyuncak kampanyası yaptık.

Bunun yanında gençlik şölenleri yapıyoruz. Bu yıl 10 Mayıs’ta yapacağız. GMİS salonunda olacak. İlkay Akkaya, Erdal Güney ve Grup sarben sahne alacak. Bunun gibi bir çok çalışma ile sosyal yaşamın içinde oluyoruz ve olmaya da devam edeceğiz.”

 

Halkın Sesi: Zonguldak ile öğrenciler arasındaki bağı nasıl buluyorsunuz. Size Zonguldak halkının bakışı nasıl ?

“Zonguldak ile öğrenciler arasında kalım dışlanmış bir çizgi var. Üst kapı ve şehir olgusu var. Sanki iki ayrı dünya. Ortak paydada buluşamayan iki grup gibi. Zonguldak ve öğrenciler.  Üniversite burayı olumlu olarak değiştirmeli. Genelde böyle bir durum oluşsa da biz kolektif olarak Zonguldak halkı ile iyi ilişkiler içindeyiz. Halkın bize karşı bakışı iyi. Bir çok eylemde bulunduk. HES’lere karşı, ÇATES’in satışına karşı. Halk biz gelmediğimiz zaman arayıp neredesiniz diye soruyor. Buda bizim için güzel bir duygu. Bunun yanında bir kültür merkezi açtık. Burada ücretsiz dersler veriyoruz. Çeşitli konuları tartışıyoruz. Zonguldak’ta üniversiteler olarak halkla ortak paydada buluşuyoruz.”

 

Halkın Sesi: Öğrenci Kolektifleri hep çatışmacı, kargaşa yaratan bir örgüt olarak lanse ediliyor. Öyle misiniz ?

“Bizim çatışmacı bir yapımız yok. Lokomotifiz diyebiliriz. Halkı yönlendiriyoruz. Çatışmacı değil de mücadeleciyiz.  Hep bu yüzden gözdeyiz. Sorunları net olarak konuşabildiğimiz ve söyleyebildiğimiz için potansiyel tehlikeyiz. Dışarıda da baskı altındayız. Mesela bir eyleme katılalım polisler hemen bizi kameralarla takibe alıyorlar. Ama dokunamıyorlar. Yasa dışı bir şey yapmıyoruz.  Mesela seçimler öncesi AKP önünde ki eylemde 11 arkadaşımız göz altına alındı. Daha sonra serbest kaldık. Bir suçumuz yoktu. Ama ailelerimiz arandı. Çocuklarını terör örgütü üyesi diye. Herkes birbirini tanıyor. Sürekli takip ediliyoruz. GBT’ye tutuluyor. Geçen bakkala gittik yanımdan bir sivil polis arabası geçti. Biraz sonra bir tane daha. Çantanı aç arayacağım dedi. GBT’ye soktu. Buna benzer şeyleri sık sık yaşıyoruz. Ama baskılara karşı direnmeye devam edeceğiz.”

 

Halkın Sesi: Kadınların okuldaki durumu nasıl. Kadın öğrencilerin olarak sorunlar neler.  Bunun yanında yaşanan Kızlı-Erkekli olayı kadınları nasıl etkiledi ?

“Okullarda kadınlar olarak yaşama geriden başlıyoruz. Çünkü biz yalnız ve güçsüz olarak görünüyoruz. Kadın öğrenciler yalnız. Bunlara istediğimizi yaparız mantığı var. Biz mücadelemizle bunu aştık. Ama yinede bunları zaman zaman yaşıyoruz.

Mesela iki kadın arkadaşımız diğer öğrenciler tarafından üniversite içinde tacize uğradı. Sessiz kalmadık.  Şikayetçi olduk.

Kadınlar olarak hep bi farklı gözle bakılıyoruz. Mesela yurtlarımızdan 11:30’dan sonra çıkamıyoruz. Bir ihtiyacımız olsa gideremiyoruz. Erkek Güvenlik görevlisi yok veya yurdumuzda hiç erkek görevli yok. Blokların dışına çıkamıyoruz.  Ya bizim cinsimizden dolayı, yada güvensizlik ve baskı var. Üniversite içi özgür bir alan. Kadınlar için ayrı, erkekler için ayrı uygulama yanlış. Doğal olarak hayata geride başlıyoruz. Biz kolektifçi kadınlar olarak buna karşıyız ve bunun mücadelesini veriyoruz. Bütün gerici düşüncelere karşı çıkmaya devam edeceğiz.

Kızlı Erkekli meselesi bizim başımızı ağarttı. Yurdumuz önceden karmaydı. Kızlı Erkekli olayından sonra ayrıldık. Ne gözle baktıkları belli değil. Ahlak diyorlar neye göre ahlak. Ben bir erkek arkadaşımla evde ders çalışamayacak mıyım, yemek yapıp yiyemeyecek miyiz. Kime göre ahlak. Evde kadınlar ve erkekler bir arada olunca neden hep cinsellik akla geliyor. Hani AKP zihniyeti böyle diyor ya..

Onlara bir söz ile en güzel cevap verilir. Dervişin fikri neyse zikri de odur. Demek onların akıllarında hep bu var. O yüzden herkese de aynı gözle bakıyorlar. Şimdi kim ahlaklı sormak istiyorum.

Bu olaylar yaşandığında acaba bizim evleri basarlar mı diye düşündük. Kendimizden bi korkumuz yok ama toplum da yaşanacak baskı. Ama yılmadık ve mücadele ediyoruz. Etmeye de devam edeceğiz. Bizi yıldıramayacaklar.”

Halkın Sesi: Öğrenci Kolektifleri olarak 1 Mayıs ile ilgili neler düşünüyorsunuz. Bir etkinliğiniz olacak mı ?

“1 Mayıs’ta Zonguldak’ta üniversitenin gücüğünü sokağa aktaracağız. Bu sene ki sloganımız “AKP’yi sokakta yeneceğiz, sokak seni çağırıyor” Halk kendini sokakta alanlarda bulacak.  Üniversite sokağa akacak. Bizde bunun lokomotifi olacağız.  AKP’nin kendi  kendine yarattığı bir taban var. Kafatasçı gerici. Ama bugün sokakta kan kaybediyor. Binler sokağa inmeye başladı. Sokak çatışma değildir. Biz mücadelemizi devam edeceğiz. Sandıkta bu iş çözülmeyecek. Sokakta kaybeden AKP sonunda pes edecektir. Bu işi sokakta çözeceğiz. Biz her zaman sokaklarda mücadele edeceğiz. Sokağı tamamen kaybeden bir AKP var. Artık insanlar zaferin sokaktan geçeceğini anladı. Bu tehdit AKP’yi korkutuyor. AKP’ye karşı tek yol sokaktır.”