Saygıner bile saygı duyuyor

 

İş adamı Bora Yayalar bilardo sevgisini Halkın Sesi Gazetesi Yazı İşleri Müdürümüz Meryem Akgün’e anlattı. Bilardonun sihirbazı, Türkiye’ye bilardoyu sevdiren adam Semih Saygıner’in “Bu çocuktan iyi bilardocu olur” dediği Bora Yayalar, iş hayatındaki başarısını yeşil çuhaya da taşıdı. Zonguldak’ta bir çok başarıya imza atan Yayalar, şimdi gücünü Türkiye klasmanına dikti… İşte Bora Yayaların ağzından kendi hikayesi.

5 Mayıs 1975’te Zonguldak’ta doğdum, burada yaşıyorum. Aslen Trabzon kökenliyim. 13 yaşında bilardoya başladım. İlk bilardoma Kozlu’da Besim Ağabey’in bilardo salonunda Amerikan bilardoyla başladım. O zamanlar Besim Ağabey’in, şu an da Zonguldakspor’un kaleci antrenörü olan Basri Kocabaşoğlu’na “Bu çocuktan bilardocu olur, bu çocuk oynar.” dediğini duymuştum. Karambol diye bir tür vardı, ona başlamıştım. Kozlu’da benden iyi bilardocularla antrenman yapmaya, onlarla oynamaya başladım derken Zonguldak’a açılmaya başladım.

SEMİH SAYGINER KOZLU’DA

1989 yılında, bilardoyu Türkiye’ye sevdiren büyük usta Semih Saygıner, belli bir bedel karşılığında artistik bilardo şovu yapmak için Kozlu’ya gelmişti. Biz de heyecanla Semih Saygıner’i izlemeye gittik. Ben de orada kendi ıstakamla bilardo oynuyordum. Usta da arkada bir yerde bekliyordu. O zaman muhabbet ederlerken, bu çocuktan bilardocu olur, demiş. Beni heveslendiren o olmuştu. Ondan sonra ben de bilardo oynamaya başladım. Yıllar sonra, 2015’te Türkiye 3 bant bilardo şampiyonası birinci ayakta ilk 32’ye 1.667 genel ortalamayla seremoniye girmeye hak kazandım. Bu seremonide Semih Saygıner’le aynı kulvarda olmak benim için unutulmaz bir anıydı. Bu çok sevindirici bir durum. Semih Saygıner’e de bu durumdan bahsettim. Ona dedim ki: “Yıllar önce benim için, bu çocuktan iyi bilardocu olur demiştin. Ben o zaman 14 yaşındaydım, şimdi 40 yaşındayım. Hatta benim seninle o zamanlardan bir fotoğrafım da var. Sana o fotoğrafı da getireceğim. O çocuk seninle aynı safta yer alıyor şu anda.” Kendisi bu anımı duyduğu için çok sevindi elbette. Ne iş yaptığımı sordu. Ticaret yaptığımı söyledim. Bana çok büyük bir iş başardığımı söyledi. “Biz günde 8 saat antrenman yapıyoruz. Senin asıl mesleğin bilardoculuk olmamasına rağmen, buralara kadar gelmişsin. Seni tebrik ederim.” dedi. 

DÜNYA ŞAMPİYONASI’NDA 80’LERE GİRDİM

1995’te askerden geldiğimde MM Bilardo diye bir salon vardı. MM Bilardo’da 3 bant oynamaya başlamıştık. İlk ıstakamı o zamanlar almıştım. Zonguldak içerisinde kendimi geliştirip bu camiada kendimi kanıtlamak için elimden gelen her şeyi yaptım. O dönemlerde çok iyi değildim ama sene 1999 2000’lerde artık bu işe tamamen gönül vermiştim. Bölgeler arası turnuvalar, şehirlerarası özel turnuvalar, resmi turnuvalarda dereceler yaptım. 3’üncülüklerim, 2’nciliklerim,  1’inciliklerim var. Bunun yanı sıra Türkiye şampiyonasına defalarca gittim. Yaklaşık 10-15 defa gittiğimde bir iki tur atlayabildim, 80’lere girebildim. Dünya Şampiyonası’nda bir keresinde 80’lere girmiştim. Bu son 2-3 yılda bölgeler arası turnuvalarda şampiyonluklarım var, birkaç tane ikinciliklerim, üçüncülüklerim var. Şu an Bora Yayalar dendiği zaman; Bartın, Karabük, Zonguldak, Düzce, Bolu yani Batı Karadeniz Bölgesi’ndeki tüm turnuvalara bilardo olarak adımı yazdırdım. Bunun yanı sıra da İstanbul, Ankara, İzmir’deki turnuvalara ikili ilişkilerle beraber davet edildim. Turnuvalarda birkaç tur atlayabiliyordum. Elimdeki imkânlarla alakalı bir şey. İmkânlar neydi? İlk olarak tabii ki oralara gidebilmek için para harcamam gerekiyor. O insanlarla daha iyi oynayabilmek için eğitimleri, alabilmek zaman harcamak gerekiyor. Bunu yapabilmek için de hayat felsefenin bilardo olması gerekiyor. Tabii biz bilardocu değiliz, biz iş adamıyız. Buna rağmen oralara gidip de o güzel deneyimlerden atışlar öğrenmek, oyun stratejisi, oyun hakimiyeti öğrenmek için elimden gelen her şeyi yaptım. Bugüne gelirsek, en son Türkiye Şampiyonası’na gittik çünkü bu son iki yılda çok iyi antrenmanlar yaptım. Bu antrenmanların neticesinde 2015’te 1.200 genel ortalamayla Zonguldak il şampiyonu oldum. Böylece Türkiye Şampiyonası’nda üçüncü turdan seri başı olarak başladım. Bu benim için önemli, gurur verici bir şeydi. Zonguldak bilardo camiasında, Zonguldak Şampiyonası’nı genel ortalama olarak 1200’le bitiren tek oyuncu olmanın vermiş olduğu gururla, sevinçle beraber bu bana ödül anlamında Türkiye Şampiyonası’nda üçüncü turdan başlama hakkını kazandırdı. Tabii bu benim için yeterli değildi çünkü 1200 ortalamayı nerede, kime karşı yaptığım önemliydi. 1200 ortalamayı kalkıp da bir usta, bir profesyonele karşı yaparsam genel anlamda iyi bir şey ama burada ki çoğu insana göre 1200 ortalama çok iyi olmasına rağmen ben bunu beğenmedim, daha iyi olması lazımdı. Türkiye Şampiyonası’na gidip üçüncü turdan başladığımda ilk gurubu kötü oynadım. 875 ortalamayla iki tane rakibimi geçtim. Son 32’ye kalma maçındaki arkadaşa karşı masa hakimiyetini kazandıktan sonra, kendime olan özgüvenim yerine geldi ve Türkiye Şampiyonası 2015’te birinci ayağın 32’ye kalma maçlarını 1667 genel ortalamayla bitirdim. Şampiyonaya katılan 850 kişi içerisinde en iyi ikinci sporcusu olarak son 32’ye kalmaya hak kazandım. Seremoniye çıktım. Benim için orada önemli olan şey şuydu: Turnuvanın o zamana kadarki en yüksek serisini ben çekmiştim. Bunun yanı sıra seremonide de mesleği bilardo olan arkadaşlarımızın önünde,Tayfun  Taşdemir,Lütfü Çenet,Adnan Yüksel,Tolgahan Kiraz, Semih Saygıner’in, hemen ardından Bora Yayalar denmesi ayrı bir duyguydu. Hatta bu konuda da profesyonel ağabeylerimizden, arkadaşlarımızdan da takdir gördüm. Aslında güzel bir başarıydı, hoşuma gitti ama ben yaradılış itibarıyla durmayı sevmiyorum. Ben hep üstüne koymak isteyen bir adamım. Bir bilardocunun iyi bir bilardo oynayabilmesi için günde en az 7-8 saat antrenman yapması gerekiyor. Bu spor bir kere ekonomiye dayalı bir spor, burada saati 8 TL’ye mal oluyor. 7-8 saati 8 liradan hesapladığımızda 60 lira gibi bir paraya tekabül ediyor. Bunu her gün kaç tane insan verebilir? Ben bilardo turnuvaları sayesinde Türkiye’nin yaklaşık 20-25 tane ilini gezdim. Aldığım bilgilere göre, kulüplerde belirli bir aidat karşılığında sınırsızca bilardo oynama hakkı kazanıyorsun. Bazı illerde de bazı kulüpler var. O kulüplerdeki masalarda bedava bilardo oynayabiliyorsun, antrenmanlar yapabiliyorsun ve o ili temsil ediyorsun. Burada böyle bir şey söz konusu değil. Şehrimizi temsil ediyoruz ama kendi imkanlarımızla temsil ediyoruz. İmkanın yeterli olmadığında da bir yerde tıkanıp kalıyorsun. Kendimizi daha da ileriye atabilmemiz için dışarı illere gitmemiz lazım. Profesyonellerle antrenman yapmamız gerekiyor ama bunlar hep maliyet. Ben turnuvalara sık gitmememe rağmen, bana 1 yıllık masrafı 2-3 bin liraya tekabül ediyor. O turnuvalara gidip, o turnuvalarla pişip öğrenmiş olduğumuz yeni atış bilgilerinin mastırını Zonguldak’ta yaptığımız zaman ve ardından il şampiyonasında ve Türkiye Şampiyonası’nda sergilediğimiz zaman başarı böyle geliyor. Ben bilardoyu bu şekilde öğrendim, bu şekilde oynuyorum ve bu şekilde oynamaya özen göstereceğim. Yetkililerden bu konularda yardımlarını bekleriz. Ben inanıyorum ki; bilardo iyi bir yerlere gelecek ama sadece bazılarının da taşın altına elini sokmasıyla alakalı bu.

BİLARDO CAMİASINDA EN BÜYÜK SIKINTIMIZ; SOSYAL MEDYA

Türkiye Bilardo Federasyonu, Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne para yolluyor ancak bu para yeterli miktarda değil. Zaten 4 tane turnuvamız var. Bunun yanı sıra hakemlerimiz var, salon görevlilerimiz var. Bunların hepsi için yıllık gelen para 9 bin lira civarında. Bunların hepsini dağıttığınız zaman bu sefer ilimizi temsil edecek sporcuların Antalya’ya gidip de Zonguldak’ımızı temsil edebilmesi için gereken para yeteri kadar kalmıyor. Bu para 9 bin lira değil de 20 bin lira olursa Zonguldak’ımızı da temsil edecek olan sporcularımızın da ilimizi temsil etmelerine yardımcı olunabilir ama şu anki rakamlar yine iyi, buna da şükür. Düne kadar bu da yoktu. Biraz daha yardıma ihtiyaç var. Bir de bilardo camiasında en büyük sıkıntımız; sosyal medya. Belki organizasyon eksikliği bilmiyorum ama spor sayfalarında bilardoyla alakalı çok fazla şey çıkmıyor. Belki de bu bizden kaynaklıdır. Biz gazeteci arkadaşlara kendimizi yeteri şekilde reklam edemiyor olabiliriz.

ZONGULDAK’TA KADIN BİLARDOCU YOK

Kadın bilardocu Zonguldak’ta 3 bant dalında yok. Bilardo genelde bilardo salonlarında oynandığı için ve oralarda da genelde hep erkekler yoğunlukta olduğu için kadınlar çekiniyorlar. Eğer bu spor kulüp bazında olursa kadınlar da bilardo oynamaya başlayabilirler. İstanbul’da öyle değil, İstanbul’da çok daha geniş bir salonda kadınlar, erkekler karışık oynayabiliyorlar. İcabında orada oturuyor, kahvesini içiyor, satrancını oynuyor, dileyen internetine giriyor. Bu biraz da bizim toplumumuzun bakış açısıyla alakalı bir şey. Dilim varmıyor ama kültür düzeyi bizden biraz daha fazla yukarıda olduğu için kadınlar çok rahat girip çıkabiliyorlar.

Ortalama 45 sayılık bir maçta bir kişi yaklaşık 3 km yürüyüş yapıyor. Günde 7-8 saatlik bir çalışma yaptığında, bu da yaklaşık 250 sayıya tekabül eder. Zihin olarak da bakıldığı zaman, bu işi bilenler daha iyi anlar, hep beyninizi yormalısınız. Olay sadece atış yapmak değil. Sayısal hesaplamalar yapmak çok önemlidir. O masanın üzerindeki noktaların her birinin açılarına göre değişik değişik sistemleri var, matematik sistemi var. Bir tek matematik de yetmiyor, hissiyat da giriyor işin içine. Yani beyninizi, ruhunuzu, bedeninizi aynı anda kombine edip o atışı yapmak gerekiyor çünkü yapılabilecek en ufak hata karşınıza çok büyük bir hata olarak çıkabiliyor. Bu yüzden olayların kombine olması gerekiyor.

SOL ELİN AVANTAJI VAR

Sol elin avantajı tabii ki var. Aynı futbolcu gibi düşün; solak bir futbolcu var, sağ ayağı hiçbir işe yaramıyor, sol ayağını kullanıyor ama sağ ayağını gerektiği zaman kullanması gerekiyor. Bunun yanında bazı oyuncular var ki, iki ayağını da çok iyi kullanabiliyor. Ne oluyor? O zaman da ona yıldız diyorsunuz. Bu oyunda masa çok büyük olduğu için boyumuzun yetmediği yerlerde ıstakamızın arkasına takılan uzatma dediğimiz bir cihazımız var. Ben tavsiye etmiyorum çünkü uzatmayı taktığımız zaman ıstakanın denge ayarları bozuluyor. Bu sefer de hakimiyet kaçıyor ama sağ eli alıştırırsan sağ sol atışlarla masaya hakim olursun, ters el kullanmak bu yüzden önemli. Ters elini kullanmanın rakibin üzerindeki psikolojik üstünlüğü de tabiî ki var.

BİLARDO TEMİZ BİR SPORDUR

Ben bilardoya 13 yaşında başladım ama şimdi 13-14 yaşındaki gençler caddelerde boş boş dolaşıyor. Bilardo temiz bir spordur. Bu sporda yaş sınırı yoktur, bay-bayan diye bir ayrım yoktur. Bu sporun en büyük özelliği avukatı da doktoru da iş adamları da bu oyunu oynuyor. Eğer çocukları bilardoya yönlendirirsek onlar da kahvehane köşelerine gitmez ve bu temiz sporu yapmaya başlarlar. Çocuklarımız hem topluma faydalı bir birey hem de bu dalda kaliteli bir sporcu neden olmasın?