Zonguldaklı ünlü ressam Ziya Buyuk, Halkın Sesi’ni ziyaret ederek “sanat” üzerine konuştu

Zonguldaklı ünlü ressam Ziya Buyuk geçtiğimiz günlerde kentimizdeydi. Bazı özel ziyaretler gerçekleştirdi, bu kapsamda Halkın Sesi’ni de ziyaret etti. Buyuk gazetedeki söyleşi  sırasında Üniversite yönetimine kırgın olduğunu, üniversitenin kendisine destek olacağını söylediğini ama hiçbir destek görmediğini belirterek bundan üzüldüğünü ifade etti… Sanatla ülkemizde geçimin zor olduğunu, destek alınmazsa sanatın ve sanatçın gelişemeyeceğini belirtti. Sanat adına, kentin sanat alanında gelişimi ve büyümesi üzerine sohbet ettik.

Aycan Karadağ:  Uzun süredir resim ile uğraşıyorsunuz, tahminen ne kadar eseriniz vardır?

Ziya Buyuk: Şöyle söyleyeyim ilkokuldan bu yana resim yapıyorum ama ilk profesyonel sergimi 1990 yılında Ankara’da açtım. O yıla kadar yaptığım resimlerin sayısını bilmiyorum. Yaptığım eserlerin çoğunu dostlarıma armağan etmişimdir. 2000’ne yakın olabilir. 1990’dan sonra 20 taneye yakın sergi açtım. Kişisel sipariş üzerine çalıştım yani sayıyı tam bilmiyorum.

Aycan Karadağ: Toplumuzda sanatla uğraşmak ve geçinmek gerçekten çok zor, siz sanatınızla geçinebiliyormuşsunuz?

Ziya Buyuk: Yani kıt kanaat yaşıyoruz yani aylık giderlerimizi karşılayabiliyoruz. Çok para kazanmıyorum ancak Türkiye’de siyasetçiler her zaman sanata karşı türbinlere oynar pozisyonunda olmuşlardır. Ben mesela en büyük eserim dediğim tuval üzerine yazdığım Kuran-ı Kerim çalışması var. O çalışma 2 seneye yakın sürdü ve 2 sene boyunca atölyemde yazarken gelen giden birçok siyasetçi, bürokrat, vatandaş oldu. O kadar ilgi alaka oldu ki ama eser bitip sergilendikten sonra o siyasetçiler veya o bürokratlardan “ya bu eseri şurada da sergileyelim?” diyen çıkmadı. Ama normal vatandaşın ilgisi ve samimiyeti çok sıcaktı. Sanki siyasetçiler “fotoğrafı verdik orada işimiz bitti” gibi davranıyorlar. Türkiye’de bir İslam eserleri müzesine kazandırılması gereken bir eserdi, dünyada eşi benzeri yok.

Aycan Karadağ:Önceki Zonguldak ziyaretiniz de okuduğunuz okullara eserlerinizi hediye etmiştiniz, Bülent Ecevit Üniversitesinde Makine Mühendisliği bir dönem okumuşsunuz ama üniversiteye hediye etmediniz bunun nedeninedir?

Ziya Buyuk: Aslında ben ilk Zonguldak konulu sergimi Ankara’da açtım. Ankara’daki açılışa Zonguldak Milletvekillerin yanı sıra Vali Ali Kaban ile birlikte Üniversitenin rektörü Mahmut Özer de geldi. Rektör Bey “bu resimleri satın alacağız” diye bir söz söyledi. Hatta Sayın Valinin beğendiği bir eseri “biz size hediye ederiz Sayın Valim”gibi iddialı sözler söyledi. Peşinden de hemen sergiyi üniversitemizde açmayı teklif etti ben de kabul ettim ve geldim. Sergimizi açtık ama üniversite ne bir resim baktı ne “bir tane alayım” dedi ben de sergiyi toplamak zorunda kaldım. Bırakın birçoğunu almayı bir tanesini bile almadı. Buna rağmen bir önceki Zonguldak’a gelişimde kalan resimlerden okuduğum okullara hediye etmek için, üniversiteye de her şeye rağmen gittim. Genel sekreterden Ertuğrul Karalar’dan randevu istedim randevu verdiler ben de gittim ama makamında yoktu yarım saat bekledim, kendisinden bir haber gelmedi ben de bıraktım geldim. Bu bana üniversitenin ikinci ayıp oldu.

Aycan Karadağ:Kentin geçmişten bugüne sanatta özellikle resim alanında gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ziya Buyuk: Zonguldak’ta değerli sanatçılar var, Güzel Sanatlar Fakültesinden yetişen gençler var. Şimdi sanatın yaşaması için tüketimi de önemli. Bir sanatçın yaşamını sürdürebilmesi için ürettiklerinin tüketilmesi lazım. Maaşı ile yaşayan, emeği ile geçinen insanların alabileceği bir şey değil sanat eseri, kitap okuyabilirler, alabilirler ama bir tabloya para vermek lükstür. Daha varlıklı kişilerin, devlet kurumlarının destek olması gerekiyor. Örneğin Hollanda’da anlatırlar;  her yerin belediyesi biri sergi açarsa her ressamdan belediye mutlaka resim alırmış, almak zorundalarmış.  Depolarında birikmiş ve en sonunda belediye vatandaşlara kiralıyormuş. Simdi öyle bir durumda Zonguldak ’ta da geçmişten beri gelen sanatla uğraşan birçok değerli kişiler var ama kendi tırnaklarınızla bir yere kadar geliyorsunuz. Çünkü arkanızda bir destekleyici unsurlar olmayınca ilerlemesi de zor oluyor, bir de geçim derdi ile uğraşıyorsunuz ve bir yerden sonra gidemiyorsunuz.

Aycan Karadağ:Peki, resim sizin için toplumsal işlevi nedir?

Ziya Buyuk: Farklı anlayışlar, görüşler var. Resim görselliğe hitap ediyor. Resim bakıldığında, anlam çıkarabildiğin, yorumladığın veya hoşuna gidecek bir sanat alanıdır. Toplumsal konuları resmeden insanlar var. Tarihe birer belge bırakıyorlar. Onun dışında toplumsal bir acıyı resim ile gösterirsen insan mutlu olamaz ama hafıza olur bir yerde kalır. Bütün ressamların toplumun öncüleri olduklarına inanmıyorum öyle bir işlevi olmaması gerekiyor. Bunu kendine görev edinenler var. Bence sanatçıdan önce insan olabilmektir.

Aycan Karadağ:Resim ile bir toplum nasıl değişir?

Ziya Buyuk: Resimle bir hayat veya toplum değişmez eğer değişseydi çoktan değişirdi. Toplumu resim ile değiştirmek mümkün olsaydı ilk önce ben soyunurdum.(Aycan KARADAĞ)