Zonguldak SES yönetimi, 14 Mart Tıp Bayramı çerçevesinde yaptığı basın açıklamasında, yanlış kararlar nedeniyle binlerce vatandaşın ve yüzlerce sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini belirtti.

SES yönetimi tarafından yapılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

"11 Mart itibari ile yanlış sağlık politikaları sonucu Sağlık çalışanlarını ve vatandaşlarımızı kaybettiğimiz, ölüm ve tükenmişlikle geçen Pandeminin birinci yılı geride bırakıyoruz. Tüm dünya için olduğu gibi ülkemiz için de olağanüstü bir süreç olan bu bir yıla dönüp baktığımızda ise şunları görüyoruz:

Bugün itibari ile ülkemizde resmi verilere göre 1 yıllık süreç içerisinde 372 sağlık emekçisi hayatını kaybetti. 200 bine yakın sağlık emekçisi enfekte oldu. Uluslararası platformda da tartışmalı olarak kabul edilen resmi rakamlara göre vaka sayısı 2 milyon 822 bine yaklaşırken toplam can kaybı 29 bin 227 kişiye yükseldi.

Sağlık ve sosyal hizmet alanındaki emek ve meslek örgütleri olarak, pandeminin kontrol altına alınabilmesi, hızının kesilmesi ve en nihayetinde önlenebilmesi için, sürekli uyarı ve önerilerde bulunduk. Bu uyarı ve önerilerimizi, bilimsel verilere, istatistiklere, raporlar ve incelemelere dayandırdık. Sağlık hizmetlerinin sunumunda olduğu kadar, karar alma süreçlerinde de işin sahiplerinin, örgütleri aracılıyla bulunması gerektiğini dile getirdik.

Sağlık emek ve meslek örgütleri olarak, halkımızın sağlığı için, sağlık çalışanlarının sağlığı için pandemi öncesinde de uyarılarda bulunduk. Bilimin, aklın yolunu gösterdik. Ancak, siyasi ve ekonomik kaygılarla yanlış kararlar alınmaya devam edildi. Bu yanlış kararlar ve alınması gerektiği halde alınmayan kararlar nedeniyle COVID-19 pandemisinde binlerce insanımızı, yüzlerce sağlık çalışanımızı kaybettik. Kayıplarımız bugün de devam ediyor.

Yaşanan can kayıplarının önemli bir bölümü, zamanında alınan doğru kararlarla önlenebilirdi. En temel hakkımız olan “yaşam hakkımızın, bilimsellikten uzak, şeffaflıktan uzak, ekonomik ve siyasi kaygıların yön verdiği kararlarla hiçe sayılması bizi dehşete düşürdü. Yorulduk, tükendik, öldük. Çok can kaybettik, canlarımızı kaybettik!

Ek ücret talebi ve katkı katılım payları ile her ne kadar tam tersi iddia edilse de sağlık hizmetlerini kamu hizmeti olmaktan çıkaran sağlık sisteminin, pandemi ile mücadele de nasıl sınıfta kaldığına üzülerek tanık olduk. Özellikle pandeminin yarattığı sosyal koşullardan ve tetiklediği ekonomik sorunlardan dramatik bir şekilde etkilenen halk, sağlık hizmetine ulaşmakta büyük zorluklar yaşadı, yaşamaya devam ediyor.

Pandemiden korunmanın yolu olarak gösterilen maske-mesafe-hijyen üçlüsü, pandeminin ilk zamanlarında devlet tarafından tedarik edilemeyen ve halka ulaştırılamayan, halkın karaborsadan ulaştığı maskelerle akıllarda kaldı. Şimdilerde bu sorun giderilmiş olsa da bizzat Sağlık Bakanı ve devlet yetkilileri tarafından mesafe kuralının bozuluyor olmasına şahit oluyoruz. Bütün bu ihmalkârlık ve ihlallerin faturasını ise ekonomik kriz ile baş etmeye çalışan halk ödedi, ödemeye devam ediyor. Sağlık çalışanları ise bitmek bilmeyen, beyhude bir çabanın içeresinde yorgunluk ve imkânsızlıklardan bitap düşmüş durumda, pandemi ile savaşmaya devam ediyor.

Pandeminin 1. yılını geride bıraktığımız bu günlerde, yetkilileri tekrar ve daha güçlü uyarıyoruz. Ekonomik çıkarları ve siyasi kaygılarınızı değil, halkımızın ve bizlerin sağlığını önceleyin. Salgın yönetiminde aklı, bilimi ve işin sahiplerini yani bizleri dinleyin. Önlenebilir her ölümün sorumlusunun aldığınız ya da almadığınız kararlar olduğunu artık görün.

Pandeminin 1. Yılında, Sağlık emek ve meslek örgütleri olarak;

Pandeminin başından bu yana yaşamını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Yitirdiğimiz tüm sağlık çalışanlarını bir kez daha saygıyla anıyoruz. Tükenmememiz için, ölmememiz için yılın değil iktidarın zihniyetinin değişmesi gerektiğini biliyoruz. Tüm halkımıza ve meslektaşlarımıza, haklarımızı alıncaya kadar mücadeleye devam edeceğimize söz veriyoruz.

Sağlık haftasında yitirdiğimiz mesai arkadaşlarımız ve yurttaşlarımızı, yüreğimizde hissederek taleplerimizi haykırmaya devam ediyoruz.

TALEPLERİMİZ

COVID- 19’un meslek hastalığı sayılması,

Şiddet, mobbing ve baskıların son bulması,

Performans, ek ödeme değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret,

3600’dan başlatılmak üzere ek göstergelerin kademeli olarak arttırılması,

Fiili hizmet zammı,

OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamının yapılması,

Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin derhal göreve başlatılması,

Halk olarak sağlık hizmeti için ödediğimiz katkı katılım payları ve ilave ücretlerin kaldırılması, vergi diliminin sabitlenmesi ve vergi yükünün azaltılması,

Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunumuna kadar alanda çalışan emekçiler ile hizmet alan halkımız karar alma süreçlerine dahil edilmelidir. Bu dahiliyet; sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin örgütleri aracılığıyla, halkında merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler aracılığıyla gerçekleştirilebilir.

'Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber ya hiçbirimiz!' Sözü bugüne en uygun yol gösterici sözdür. Bu nedenle iş kolundaki emekçilerin örgütleri olarak bizler, bir araya gelerek birlikte haklarımız için mücadele ediyoruz."

(Haber Merkezi)