Komşu bahçede dört beş tane ceviz ağacı, birkaç erik ağacı ve ne olduğunu pek seçemediğim birkaç ağaç daha var. Bahçenin tamamına yakını yaban otları, dikenler ve ağaçların tamamını sarmış olan sarmaşıklarla kaplı.
Ağaçların iliğini kanını, can suyunu emen asalak sarmaşıklar geçen yıl aynı bahçedeki ulu bir ceviz ağacını öldürmüştü. Bu yıl da hemen onun yanındaki en az kırk yıllık ceviz ağacını kuruttu. Diğerleri de yolda!
Bahçe çok ortaklı! Sahipleri, bahçenin sahipliği konusunda asla anlaşamıyorlar. Sarmaşıklar ağaçları öldürürken, paydaşlar da birbirine kurşun atıyor!
Ben bu sarmaşıklara bakarken, İstanbul Belediyesini ve Türkiye’nin birçok yerindeki birçok belediyeyi bir ağ gibi sarıp, iliğini kanını, can suyunu emen tarikatları, dinci cemaatleri, dinci ve gerici vakıfları görüyorum!
Kuruyan ağaçlara mı yanarsınız, heba olan emeklere mi? Daha iyi ve insanca bir yaşam sürmek dururken, olabildiğinin en kötüsüne şükreden halkıma mı yanarsınız, trolleşmeyi ihtiraslı bir tutsaklığa dönüştüren yandaşlara mı?
Kimi kez sözcükler yetersiz kalıyor; insan ne diyeceğini bilemiyor!
Soru şu; “Ceviz ağacından yana mıyız, sarmaşıktan yana mı?
 
CRİSTİANO RONALDO’NUN RABİA İŞARETİ!
Rastlantı sonucu girdiğim bir trol sayfasında Portekizli futbol yıldızı Cristiano Ronaldo’nun Rabia işareti yaparak Türkiye’deki iktidar ve onun başbakanına (İşaretin yapıldığı yıl; 2015) destek verdiği paylaşılmıştı. Paylaşımda; “Ronaldo bile Reis’e destek verirken...” diye başlayıp destek vermeyenleri aşağılayan bir dizi cümle vardı.
Allah, Allah! Bu Ronaldo, başını kale direğine mi çarpmış?” deyip konuyu araştırdım. Durumu öğrendiğimde aldı beni bir gülme!
Efendim, Cristiano Ronaldo, 2015 yılında dördüncü Altın Ayakkabı Ödülünü alır. Dört altın ayakkabıyı da masaya koyup sandalyeye oturur ve basına dört parmağını göstererek; “Dört altın ayakkabı aldım; beşinciyi de istiyorum!” der. Bizim troller de bunu kullanır. Elbette, fotoğrafın ayakkabılı bölümünü kırparak!
Sonra düşündüm; “Böylesi abuk sabuklukları insanlar neden yapar?
Kendi sorduğum soruyu kendim yanıtladım; “Tüketicisi olduğu sürece malın kalitesine bakılmaz! Bu üretimlerin alıcısı var efendim! Üzücü ama durum bu!
 
YAZSAN NE OLACAK; KİMİN UMURUNA?
Biri eski tüfek sosyalist, diğeri eski tüfek sosyal demokrat üç kişi gündemdeki konu ve olaylara ilişkin söyleşirken, Zonguldak İŞKUR’un yalnızca AKP’li belediyelere verdiği “Geçici İşçi” kadrolarına geldi laf. Konuyu orasından burasında konuşurken serzenişte bulundum; “Yahu, gözümüzün içine baka baka çirkin bir haksızlık yapılıyor; mağdur olan belediye başkanlarından, parti örgütlerinden şöyle eli ayağı düzgün bir protesto görmedik. Deniz Yavuzyılmaz gündeme taşıdı, ben de gazetede yazdım; başka da ses duymadım!
Eski tüfek sosyal demokrat ağabeyimiz gözlerimin içine bakarak güldü; “Yazsan ne olacak hoca, sen kimin umurunasın?
Üçümüz de kahkahalarla güldük ama bu laf içime oturdu!
Ahmet Öztürk’ün gazeteciliğini yıllardır ilgi ve takdirle izlerim. O da sık sık şöyle der; “Üstat, biz kendimizi heba ediyoruz; kimin umuruna?
Birden kendimi yama aşağı hızla giden bisikletin üzerinde pedal sallıyormuş gibi hissettim! Evet, ne yazık ki çoğunlukla suya yazı yazıyoruz! Yazmayı da sürdüreceğiz! Bu yazdıklarımız, söylediklerimiz, eylemlerimiz, işaret parmağımızın gösterdiği yer, bu düşünsel çizgimiz onurumuzdur!
Birilerinin umurunda olmak ya da olmamak umurumda değil! Önemli olan doğruları söylemektir!” dedim.
 
İNTERNET TV’DE SALI AKŞAMLARI...
Çaycuma’dan yayın yapan Radyo TEK-İnternet TV’den her Salı akşamı Saat: 21:00-22:00 arası sizlerle birlikte olacağım. Bu akşam Saat 21:00’de radyonun facebook sayfasını ya da http://www.radyotek.org/internet sitesini açmayı unutmayın!
Not: Sıkılırsanız hemen kapatmanızı rica ediyorum!