Tek kanallı televizyon yıllarının darbe günlükleri gibi çıkıyor yerel gazeteler…

Hani 12 Eylül darbesi sonrasında olduğu gibi elimize haber metnini tutuşturup, yaptığımız haberleri redakde ederek sansür uygulayan bir askeri cunta yok karşımızda belki ama… OHAL nedeniyle görünmez bir korku imparatorluğu hakim medyanın üzerinde…Ülkenin farklı köşelerinden gelen haberler bu endişeleri haklı kılıyor… Ulusal basının ardından yerel medyaya yönelik baskılar da artarak devam ediyor…

Geçtiğimiz hafta yaşadığım iki farklı olayı özellikle paylaşmak istedim sizlerle…

Bugünden yazalım ki, yarın başımıza gelecek olası sıkıntılarda boş yere “neden?” sorusuna cevap arama zahmetinde bulunmayın…  Dikkatli okurlarımız geçtiğimiz haftanın en dikkat çeken haberlerinden birinin yoğun gündem arasında karambole gittiğini fark etmiştir…

Zonguldak Valisi Ali Kaban’ın Özel Kalem Müdürü Ahmet Hakan Gencer’in FETÖ üyelerinin haberleşmede kullandığı bylocktan açığa alındığını duyunca inanmak istemedim… Böyle bir güvenlik zafiyeti nasıl gözden kaçabilirdi? Cumhurbaşkanı’nın yaverinin “Fuat Avni” çıkması gibi bir durumla karşı karşıyayız…

Bütün gizli yazışmaları takip eden bir kişi nasıl olurda devletin en üst kademesini temsil eden ilin Valisinin Özel Kalem Müdürü koltuğunda oturur? Garip olan istihbarat birimleri bu durumdan aylar sonra haberdar oluyor…

Günümüz Türkiye’sinde benzer durumlara sıkça rastlar olduk… Ancak, anlayamadığım Vali Bey’in, Özel Kalem Müdürü Ahmet Hakan Gencer’in soruşturma kapsamında açığa alındığını gizleme çabası… Haberi yapmadan bir gün önce bir muhabir arkadaşımızı Valilik makamına gönderdim… Muhabirimiz, Özel Kalem Müdürü Ahmet Hakan Gencer’le görüşmek istediğini söylediğinde aldığı cevap ilginç olduğu kadar düşündürücü…

“Düğün yaptığı için izinli”

Gencer, yaklaşık 20-25 gündür ortalarda yok… Kendisini Zonguldak’ta görenler de var… Ancak, Halkın Sesi’nin haberine şuana kadar bir yalanlama gelmedi… Peki bugüne kadar yüzlerce kamu çalışanının adı hiçbir yargı kararı olmaksızın, yasalara aykırı şekilde medyaya deşifre edilirken Vali Bey’in Özel Kalem Müdürü’nün adı o listelerde niçin yer almadı?

Bu konuya şimdilik küçük bir “virgül” koyuyor, geçen hafta başıma gelen ikinci olaya geçiyorum…

Uzun yıllar Doğan Haber Ajansı’nda birlikte çalıştığım ardından Adliye’nin katiplik sınavlarını kazanan  “Turan” arkadaşımız kapıdan içeri giriyor…

Konuyu uzatmadan lafa giren bizim Turan, Cumhuriyet Başsavcısı’nın selamını getirdiğini, Savcı Bey’in Halkın Sesi’nin manşetten verdiği ve TSO Başkanı Metin Demir’in meclis üyeliğinin düşmesi gerektiğini belgeleriyle ortaya koyan “Akdemir ve Savcılar göreve” başlıklı haberden duyduğu rahatsızlığı iletiyor… Başsavcı Bey, mesajında Cumhuriyet Savcılarının görevlerini bildiğini, öyle her habere “Savcılar göreve” şeklinde başlık atılmaması gerektiğini söylemiş…

Ve eğer bizim Turan uydurmadıysa ekliyor: “Bu seferlik uyarıyorum, bir dahakine böyle olmaz”

Haydaa….. Ne işin var çayda… Bir dahakine ne olur bilmiyorum ama 21 yıllık meslek yaşamında ilk kez böyle bir şey başlıma geldi… Değil bir gazeteciye bir kanun kaçağına bile söylenmeyecek bir sözün elbette bir cevabı olmalıydı… Her ne kadar milyonlarca insan gibi benim de adalete güvenim kalmasa da, burası “Muz Cumhuriyeti” değil Türkiye Cumhuriyeti…

Zaten Turan’la mesajımı aynen ilettim: “Cumhuriyet Başsavcımıza lütfen selamımı ilet… Ben değil kendisinden, haber yazarken kimseden icazet almam… Eğer ikram edecek bir acı kahvesi varsa rahatsızlığını dile getirir… Biz de hata varsa düzeltecek kadar haddimizi biliriz… Zaten haberde konunun İlçe Seçim Hakimliği’nin yetkisinde olduğunu da belirttim… Ama madem konuyu o açtı… Madem Cumhuriyet Savcılarının görevini yaptığını söylüyor… O zaman lütfen Başsavcımıza söyle; 4 yıl önce 67 kişinin gözaltına alındığı, çete kurmak, ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara uğratmak suçundan yapılan operasyonda adı geçen başta Erdoğan Demir olmak üzere diğer 66 kişinin yargılanmasına hala neden başlanamadı? Cumhuriyet tarihinde 4 yıldır süren başka bir tahkikat daha var mı?”

Hani bizim Turan, başsavcı beye çekinip söyleyemez, iletmeyi unutur diye bir de kendim yazayım dedim…

Yaşasın Cumhuriyet’in Savcıları!

Yaşasın adalet!