Seçilen için önemli olan seçendir. Gerisi o kadar da önemli değildir. Bunu teyit etmek için yaşadığım küçük bir anekdotu anlatmak istiyorum.

Fakat bu sefer kısa yazacağım. Zira dostlarım bana, yazılarımın genellikle uzun olduğunu; bizim okurların ise uzun yazılardan sıkılıp okumak istemediğini  söyleyerek daha kısa yazılar yazmamı öneriyorlar.

Çok değer verdiğim Sayın Fuat Üçüncü'nün TTK Genel Müdürü; benim de Karadon Müessese Müdürü olduğum sıralardı. O zamanki Kilimli Belediye Başkanı rahmetli Gültekin Parlar (Tekor) ve Çatalağzı Belediye Başkanı Ali Cesur ile birlikte, davetli olduğumuz bir iş adamının oğlunun düğününe katılmak üzere, İstanbul'a gitmiştik. Düğün, o iş adamının aynı zamanda işletmecisi olduğu Galata Kulesi'nde yapılmıştı. Biz de patronla birlikte protokol masasında idik.

Kalabalık ve güzel bir düğündü. Ortalıkta birçok dansöz raks ediyordu. Patronun arkadaşları olduğumuz için olsa gerek; dansözler gelip gelip bizimle resim çektiriyorlardı. Düğünün bitiminde de patron bize bu resimlerden birer tane vererek jest yapmıştı.

Ertesi gün Zonguldak'a dönüş yolunda, bizim iki başkan resimlere son bir kez daha baktılar. Sonra dediler ki, ''Yahu bizim seçmenler bu resimleri görürse hoş karşılamazlar. En iyisi biz bunları yırtıp atalım!''  Nitekim yırtıp arabanın penceresinden dışarı attılar.

Peki, ben ne yaptım? Ben de dedim ki, ''Arkadaşlar benim seçmenim sizinki gibi halk değil! Beni seçen genel müdürüm Fuat Üçüncü. O bu resimleri görünce kızmak şöyle dursun; bilakis hoşlanacaktır. Zira böyle şeyleri sever. Onun için ben bu resimleri yırtmayıp; tam tersine Fuat Bey'e göstereceğim!'' dedim.

Durduk yerde bu anekdotu neden anlattım? Hayır, durduk yerde anlatmadım. Milletvekili seçimlerinin yaklaştığı şu sıralarda, adayları seçenlere dikkat çekmek için anlattım. Eğer adayları halk seçseydi milletvekilleri de halka hesap verme sorumluluğu duyacaklardı ama halk seçmeyip  lider seçtiği için, milletvekilleri de halkı fazla ciddiye almayıp genel başkana yakın olmayı tercih edeceklerdir. Dolayısı ile bu düzenden veya bu parlamentodan halka ciddi bir hizmet beklemek saflık olacaktır.

Onun için, her zaman diyorum ki; demokrasinin olmazsa olmaz şartı (tabii ki seçim barajının kaldırılması ile birlikte) ön seçimdir. Her ne kadar CHP bu seçimde ön seçimi kısmen uyguluyorsa da bu da bana göre göstermeliktir. Zira bu seçimden sonraki seçimler de var. Genel başkan bir sonraki seçimde tekrar merkez yoklaması yapabilir. O zaman ne olacak? Yani genel başkan sopası her zaman hazır! Bu yüzden, ön seçimi kalıcı hale getirici düzenlemeler yapılmazsa sorun çözülmüş sayılmaz.

Kısacası, gerçek bir demokrasi istiyorsak; öncelikle ön seçim mutlaka yapılmalı ve bunun kalıcı hale gelmesi sağlanmalıdır. 

Bunları kim sağlayacak? Tabii ki kamuoyu baskısı! Ama kamuoyu bundan rahatsızlık duyup tepki koymuyorsa yapacak bir şey yok. Yola devam!