Sandığa gitmeden, bize söylenenler ve söylenmeyenlerle güdülendik. Oluşturduğumuz gerekçelerle oyumuzu kullandık. Yani seçtik! Şimdi karpuz kelek mi yoksa kütür mü görme günleri başladı!
Bu seçim sürecinin beni şaşırtan en ilginç sözünü gene AKP’nin cumhurbaşkanı söyledi. Gecenin ilerleyen saatinde Ankara’da balkon konuşması yaparken; “Kendimizi yeterince anlatamadık!” dedi.
El insaf! Devletin bütün olanakları, bütün televizyonlar, bütün gazeteler, bütün bilbordlar, ev ev dolaşan ‘konsolide’ kişiler, el ilanları, kitapçıklar, broşürler, pankartlar, bangır bangır bağıran giydirilmiş propaganda arabaları... Eğer bütün bunlar, sizin kendinizi yeterince anlatmanızı sağlamadıysa en hafifiyle danışmanlarınızı değiştirin. Yok, onlardan vazgeçemezseniz; seçmen kitlenizi değiştirin!
Aslına bakarsanız halk sizi çok iyi anladı! O nedenle sanayi kentleri ıslak sabun gibi elinizden kaydı! Şimdi kala kala size; “Ankara’dan para gelse de terminale mescit yapsam!” diye hizmet aşkıyla tutuşan yerler kaldı!
Neyse... Geçelim bunları!
Ha! Bu arada yazmadan geçemeyeceğim... Önceki yazımda sözünü ettiğim muhtar adayı, hani şu oy istemek için gittiği evlere tavuk getiren aday seçimi kaybetti! O yazıda da söylediğim gibi, tavuğun yanına bir 35’lik Yeni Rakı koysaydı şimdi mühür ondaydı!
 
SORULAR YANITLANMAZSA...
Artık adını anmanın bir anlamı kalmayan Belde Belediye Başkan Adayı seçimi yitirdi! Benim kendisi için yazdığım yazıları; “Siyasi karşıtlık!” nedeniyle yazdığımı söyledi. Bana hakaretler yağdırdı, tehdit etti, çevresindekileri kışkırttı, parayla yazdığımı, tetikçilik yaptığımı, iftira attığımı söyledi. Hatta savcılığa suç duyurusunda bile bulundu... Ancak sorduğum hiçbir soruya yanıt vermedi!
Evet, ilgili kişiyle düşünsel yakınlığım yok ama ben o yazıları ve soruları bunun üzerine bina etmedim. “Temiz siyaset, temiz ellerle yapılmalı!” dedim. Başka bir çıkış noktam yok! Ben sosyalistim! Benim mülkiyet kavramıyla aram iyi değil! Paraya tapmam! Senin düşünsel kodların bu yazdıklarımı çözümleyemez!
Halk gereğini yaptı! Paranın geçer akçe olmadığını siz de görmüş oldunuz! Fena mı? Bunu öğrenmiş olmak da bir kazanımdır!
 
ÇAYCUMA’DAN YAZIYORUM!
Bilmeyen okurlar için söyleyeyim; ben Çaycuma’da yaşıyorum. Halkın Sesi Gazetesine, Çaycuma’dan yazıyorum. Filyos Vadisi yerelinde yazılar ulaştıracağım size. Sıkılırsanız elektronik posta adresime yazmanızı rica ediyorum. Dilbaz olduğum gibi; susmasını da bilirim!
 
HASAN ATAMAN GİDELİ İKİ YIL OLMUŞ!
Özellikle tarih araştırmalarıyla bölgemiz kültürüne önemli katkılar sağlayan öncü gazeteci Hasan Ataman’ı bugün (2 Nisan 2019) mezarı başında andık! Hüzünlü bir anmaydı!
Yaşamının en birikimli ve deneyimli zamanlarında beklenmedik bir şekilde aramızdan ayrılan Ataman, önemli bir boşluğu da geride bıraktı! Demokrat Çaycuma Gazetesinde yazdığı yazılarla bölgenin önünü açan Hasan Ataman, güler yüzlü ve ince hicivlerle örülmüş esprileriyle, Öğretmenler Evi önündeki “Kavlangaların Altı” söyleşilerinin aranan insanıydı!
Anısı önünde saygıyla eğiliyor, özlemle anıyorum!
 
KORİDOR...
Filyos Vadisi Belediyeler Birliği için koridor açıldı! Devrek, Gökçebey, Bakacakkadı, Çaycuma, Perşembe ve Saltukova! Hem seçmenleri hem de adayları kutlamak gerek! İyi bir karar verildi! Bana göre Filyos, Karapınar ve Nebioğlu Beldeleri yol kazasına uğradı!
Şimdi sıra Çaycuma liderliğinde bölgeyi topyekûn modern bir yaşam alanına çevirmede! İktidardan bir şey beklemeyin! Onların en iyimser sözü; “Olsa tükân senin; vallahi yok!” olacaktır! Gotot’yu beklemeyeceğiz; ne yaparsak kendimiz yapacağız! Yolumuz açık olsun!