Değerli okuyucular, beni tanıyanlar bilir; ben profesyonel bir gazeteci değilim; emekli bir bürokratım. Zonguldak’ın bir köyünde doğmuş bir işçi çocuğuyum. İşçilikten genel müdürlüğe kadarki meslek hayatım da Zonguldak’ta geçti. Bu nedenle, Zonguldak’ın tüm halk kesimlerini iyi tanıdığımı ve iyi de empati yapabildiğimi düşünüyorum.

Şimdi Ankara’da yaşıyorum ama Zonguldak’tan hiç kopmadım. Hatta Ankara’da ki Zonguldaklılar Derneği’nde de yıllarca genel başkanlık yaptım. Gerek Ankara’daki bürokratik hayatım boyunca gerekse dernek başkanlıklarım sırasında ( halen Maden Mühendisleri Derneği başkanlığı yapmaktayım) hep Ankara’dan Zonguldak’a baktım ve Zonguldak’la ilgili Zonguldak’ta iken fark edemediğim birçok şeyin farkına vardım. Yani Zonguldak’ın Ankara’dan çok farklı göründüğünü anladım.

İşte bu yüzden Zonguldaklı hemşerilerime bu konuda bir şeyler söylemek istedim. Bu isteğimi çok sevdiğim değerli kardeşim Mustafa Özdemir’e ilettiğimde, sağ olsun, bana yardımcı oldu ve işte şimdi karşınızdayım.

Halkın Sesi Gazetesinde bu benim üçüncü yazım, ilk iki yazım, konular itibari ile biraz ağır oldu. Bu nedenle, bu sefer daha mizahi bir konu seçtim.

Bazen anlatmak istediğiniz bir konuyu sayfalarca yazsanız tam anlatamazsınız. Ama bir fıkra ile daha güzel ifade edebilirsiniz. Başlıktan da anlayabileceğiniz gibi bugün size masalla karışık bir fıkra anlatacağım. Ama yorumları da size bırakacağım.

Ali Baba ve Kırk Haramiler masalını sanıyorum çoğunuz biliyorsunuzdur. Ticaret’in kervanlarla yapıldığı sıralarda işte bu Ali Baba ve Kırk Haramiler (soyguncular) kervanlara musallat olmuşlar ve gelip geçen kervanları soymaya başlamışlar.

Kervancılar bu beladan nasıl kurtulacaklarını görüşmek üzere toplantı üstüne toplantı yapmışlar. Herkes bir öneri getirmiş ama hiç biri tatmin edici bulunmamış. En sonunda bir tanesi şöyle bir öneri getirmiş.: ‘’ Falan yerde bir Yiğit varmış. Bu öyle bir yiğitmiş ki bu 40 kişiyi kılıcıyla pırasa gibi doğrayabilirmiş. Gidip onunla görüşelim’’. Demiş. Başka çare bulamayınca, bu yiğitle görüşmeye karar vermişler.

Nitekim Yiğit’i bulup anlaşmışlar. Fakat Yiğit, ‘’ Bu iş kolay, ama bakın sizi uyarıyorum, sonra demedi demeyin. Benim uykum çok ağırdır. Bir kere uyudum mu kolay kolay uyandıramazsınız’’ demiş.

Kervancılar, ‘’ sen merak etme, bu sorun olmaz. Biz sizi nasıl olsa bir şekilde uyandırırız’’ demişler ve Yiğit’le beraber yeni bir sefere çıkmışlar. Gece olup kervan konaklayınca, nöbetçiler hariç herkes uykuya çekilmiş. Tabii Yiğit’de! Fakat işin kötü tarafı, Ali Baba ve 40 Haramiler de kervanı takip ediyorlarmış. Ayrıca,kervancıların bir yiğit tuttuğunu da haber almışlar. Ama nasıl olsa bir kişi diye ciddiye almamışlar.

Haramiler, herkesin derin uykuya daldıkları bir sırada kervanı basmışlar. İşin tuhafı, kervancılar o kadar patırtı gürültü ve bağırış çağırışa rağmen uyanmayan Yiğit’i uyandırmayı başaramamışlar. Tabii Ali Baba ve adamları da bu arada kervanı teslim almış.

O sırada, Ali Baba kervancıların bir yiğit tuttuğunu hatırlamış ve ‘’ Yahu, siz bir yiğit tutmuşsunuz. Hani, nerede o yiğit?’’ diye sormuş. Kervancılar da bir köşede horul horul uyuyan Yiğit’i göstermişler.

Ali Baba  ‘’başlarım ben böyle yiğide’’ deyip, adamlarına şu talimatı vermiş: ‘’ Hepiniz bu Yiğit’e sıra ile tecavüz edeceksiniz!’’

Talimat gereği herkes sıra ile Yiğit’e tecavüze başlamış ama bizim yiğit hala horu lhorul uyuyor! Neyse, 1,2,3 derken 39.ncu harami işini bitirip sıra 40.ncı haramiye geldiğinde, Yiğit birden uyanmış ve korkunç bir nara patlatarak kılıcını çektiği gibi 40 haramiyi de yere sermiş.

Kervanı haramilerden kurtarmış ama kervancı başı Yiğit’e ücretini ödeyip işine de son vermiş.

Yiğit bu işe şaşırıp,’’ Yahu neden işime son veriyorsun? Yarın başka soyguncular saldırırsa ne yapacaksınız?’’ diye sormuş.

Kervancı başı ne cevap verdi dersiniz?

Şöyle demiş: ‘’ Kardeşim, 39 harami tecavüz ettikten sonra, sıra 40.ncıya gelince anca uyanıyorsun. Biz seni uyandırabilmek için her sefer 40 haramiyi nereden bulacağız?’’

Şimdi, bu masalı günümüze uyarlayın,ve hayal gücünüzü kullanarak, Ali Baba ve Kırk Haramiler ’in kimler olduğunu; ve özellikle defalarca tecavüze uğradığı halde bir türlü uyanmayan bu Yiğit’in kim olduğunu siz bulun!