Kimdir bu ekonominin fahişesi? Bizi, yani Türkiye’yi neden ve nasıl etkiliyor? Görelim bakalım.

                Bazı derslerde hocalar konu daha iyi anlaşılsın diye örnek vaka anlamına gelen bir keys ( case) anlatırlar. Ben de şimdi üretim olmadan ekonominin nasıl  ( aldatıcı bir şekilde ) döndürülmeye çalışıldığını böyle bir keys anlatarak açıklamaya çalışacağım.

                Bir gün bir kasabaya bir adam geliyor. Kasabadaki tek oteli buluyor ve otelciye, boş oda olup olmadığını ve gecelik oda fiyatını soruyor. Otelci, boş oda olduğunu ve gecelik fiyatının da 100 lira olduğunu söylüyor.

                Adam otelciye 100 lirayı veriyor ama verirken de, ‘’ Benim şimdi acele işim var. Akşam gelince odaya bakarım. Beğenirsem kalırım, beğenmezsem de paramı geri alırım. Parayı o şartla veriyorum’’ diyor. Otelci de kabul ediyor.

                Adam gidince otelci şöyle düşünür ; ‘’ Zaten kasabada başka otel yok. Adam odayı beğenmeyip de ne yapacak. En iyisi benim bakkala 100 lira borcum vardı, ben bu parayı ona vereyim’’

                Hikâye bu ya, bakkalında kasaba 100 lira borcu varmış. Bakkal da bu parayı ona vermiş. Uzatmayalım, kasabın elektrikçiye; elektrikçinin kamyon şoförüne; kamyon şoförünün bir fahişeye; fahişenin de otelciye 100’er lira borçları varmış. Herkes birbirine borcunu ödemiş. Anlayacağınız, 100 lire dönmüş dolaşmış yine otelciye geri gelmiş.

                 Akşam olmuş ve yolcu otele gelerek odayı görmek istemiş. Odayı görmüş ama beğenmemiş. Otelciye, ‘’ Ben odayı beğenmedim. Başka bir kasabaya gidip oradaki bir otelde kalacağım. Anlaşmamız gereği paramı geri istiyorum’’ demiş. Otelci parayı iade etmiş. Adam da gitmiş.

                Görüyorsunuz bu kasabaya hiç para girmedi. Daha doğrusu girdi ve kısa sürede hemen çıktı. Ama herkes birbirine borcunu ödedi ve mutlu da oldu. Yani ekonominin çarkları döndü gibi gözüküyor. Gerçekten döndü mü acaba? Yoksa bu durum aldatıcı mı?

                Herkes biliyor ki üretim olmadan, hatta tüketimden fazla üretim olmadan ekonomi iyi olamaz. Peki yukarıdaki örnekte üretim var mı? Yok! O halde ekonominin çarkları nasıl döndü olarak gözüküyor? İşte burada ekonominin fahişesi devreye giriyor. Ama bu fahişenin yukarıdaki örnekteki fahişe ile fazla alakası yok.

                Bizim anlatmak istediğimiz fahişenin adı ‘’ sıcak para’’dır.

                 O zaman sıcak para nedir? Sıcak para ülkemize üretime yatırım için değil, paradan para kazanmak için gelen ve kanımızı emen ‘’ spekülatif’’ bir paradır.

                Bunu biraz açalım: Ülkemize gelen para devlet tahvili, hazine bonosu, banka faizi, A ve B tipi fon yada hisse senedi gibi herhangi bir risk durumunda hızlıca nakite döndürülebilen araçlara yatırılıyorsa bu para sıcak paradır. Görüyorsunuz burada üretime yatırım yok.

                Sıcak para tıpkı bir fahişe gibidir. Nerede daha fazla kazanç görürse anında sizi terk eder ve oraya gider. O yüzden ona hiç güvenmemek gerekir. Ayrıca, uyuşturucu gibi etkisi de vardır. Aniden bırakıldığında krize yol açabilir.

                Gelelim sadede. Şimdi ben bu konuya neden girdim? Anlattığım konu Türkiye’ye uyuyormu uymuyor mu? Bence uyuyor. Neden? Zira Türkiye’nin ekonomisi iyi diyenler var ama bir bakıyorsunuz Türkiye’nin iç ve dış borçları, cari açığı ve ithalat ve ihracat arasındaki fark gittikçe ve hızlıca büyüyor. O halde bu çelişkili durum nerden kaynaklanıyor? Tabiî ki ülkemize para kazanmak, bizden para kopartmak için gelen sıcak paradan! Peki, ekonomiyi sağlıklı döndürmek için bizim olmayan bu paraya güvenilir mi?

                Benim cevabım: Fahişeye ne kadar güveniyorsanız sıcak paraya ’da o kadar güvenebilirsiniz!

                Kısacası, diyeceğim o ki aslında ekonomimiz iyi fala değil ama birileri ( ülkeyi yönetenler) bir takım rakam oyunları ile iyi göstermeye çalışıyorlar. Bizi morfin yemiş hasta gibi suni ve geçici bir rehavet içine sokuyorlar. Bu yüzden uyanıp dikkatli ve tedbirli olsak iyi olur. Aksi taktirde sonumuz hiç de iç açıcı gözükmüyor.

                Ha, bir de Zonguldak’taki duruma da bir bakalım. Tabiî ki Türkiye’nin bir vilayeti olarak Türkiye’nin genel ekonomik durumundan etkilenmemesi mümkün değil. Ama Zonguldak’ın özel bir durumu da var. İleriki günlerde Zonguldak’ın bu özel durumu ile ilgili görüşlerimi ayrıntılı şekilde anlatacağım. Ama şimdilik şu kadarını söyleyeyim: Zonguldak’ın da bir sıcak parası var. O da yıllardan beri gerek maaşlarla gerekse devlet kuruluşlarına yapılan sübvansiyonlarla Zonguldak’a giren ve hiçbir yatırıma dönüşmeden birileri tarafından anında Zonguldak dışına çıkarılan paradır. İleriki yazımda bunları ve sebep olanların da hatırlarını soracağım elbet!