Bıyıklarımızın yeni terlemeye, gönlümüzün kaydığı kızı uzaktan da olsa gördüğümüzde kalbimizin hızla atmaya başladığı günlerdi. Sevgililerimize, Popüler aşk şarkılarının sözlerini şiir niyetine renkli kâğıtlara yazıp gönderir, aşkı ilan ederdik kabul edilmek dileğiyle. Onla da yetinmez, Akrostiş şiir denemeleri yapar, sevgilimizin adını yazardık koca gövdeli gürgen ağaçlarının bağrına. Şimdiki sanal âlem çocukları gibi, kısaltılmış kelimeler, kaba ve duygusuz cümleler kurmazdık. Evet, ama yine de haksızlık yapmayalım; Yılmaz Erdoğan’a şiirlerin filmini yaptıran şairlerin yaşadığı bu kara bahtlı kentte; sevgi ve şefkatin yok olup kaybolduğu, insanların kin ve nefret duyguları ile olabildiğince gaddarlaştığı günümüzde şiir adına başarılı etkinlikler sergileniyor. Hiç kuşku yok ki, Bülent Ecevit Üniversitesi’nin organize ettiği şiir günleri, Öğretmen Şenay Koca yönetimindeki Kent konseyi kent şairleri topluluğu Şair etkinlikleri, Gazetemiz yazarı Selma Aydın’ın kişisel şiir günleri, Gazetemiz şiir sayfası editörü Gülden Işık’ın Çınaraltı şiirleri adıyla düzenlediği etkinlikler, şiir adına umutlarımızı yeşertiyor. Başlığa bakıp, Camdan dışarıya bakarken ilham gelip, duygularımı dizelere döküp yazdığım şiiri yazının sonuna ekleyeceğim algısına kapıldıysanız, yanıldınız. Amacım sadece ruhunda sevgi, barış, aşk duygularını yaşatan şiir sanatına farkındalık oluşturmak.
Finale Can Baba yakışır...
Üzülme
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif.
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç.
Sevdiklerin kadar iyi,
Nefret ettiklerin kadar kötüsün.
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin.
Yaşadıklarını kar sayma;
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün.
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme, Bil ki ağladığın kadar güleceksin.
Can YÜCEL
Ne mutlu şiir tadında yaşayabilene.