İlkokul öğretmenliği zor iş. Kolay kolay anlatamazsın bile. Önce "A""B"yi öğretmek için uydurmadığın masal bile kalmaz. Okulu sevdireceksin diğer yanda. Kimi kızın saçını çeker, öteki yanındakinin silgisini yer, kokunun geldiği yerdeki ishal olduğunu sınıfta anlar, dahası; bit bulaştırır velet de annesi öğretmeni sorgular

İşte bu hengamede sınıf başkanı seçersin. Kuralları ilk defa senden öğrenir çocuk. Çoğu kez bir kaçı hariç ful liste aday oldukları bile olur. İşin kolayına kaçmak veya kendi işlerinin bir parça daha kolay yürümesini sağlamak için uygun aday arar gözlerin. Sonunda bir başkan ve yardımcısı seçilir ya, öğrenci milleti sınıfa demokrasi geldi sanır anasını satim.

Seçen bir türlü, seçilen başka şekil oligarşi örülmeye başlamıştır bile. Daha kitabında ne yazdığını bilmeyen çocuk Davut olmuştur bir kere ya, asıl ayetler bundan sonra gelir. Öğretmen ne diyorsa o kardeşim. İşine gelirse.

Başkana göre değişen kriterler olmasına rağmen ortalama olarak ilk günden arkadaşını satma başlar Davutgiller. O da bir şey mi, kımıldasa çarpı kor ismi karşısına.

Aslında kukla yetiştirme sürecidir bu. Demokrasinin yeşerdiği sınıflar çoğunluk olaydı farklı sonuçlar elde ederdik elbet.

Şimdi garibim, sınıf başkanı oldu ya; teneffüslerde bi hallere giriyo.

Hadi len!...

:::DİKKAT HUKUK FAKÜLTESİ::::::::: (Dekanı da külliye)

Hukuk ne zaman üstündü sahi. Sıkıyönetim mahkemelerinde biz askeri mahkemelerde yargılanırken mi?

“Vazgeçmeyeceğim”

Her yıl yine bugün ki gibi kaçıncı yıl olduğunu yazmaktan vazgeçmeyeceğim. 39 yıl oldu. Tam 39 yıl önce, 8 Ocakta Hacettepe’de henüz 19 yaşında gencecik bir öğrenci iken, kahpe bir polisin, kahpe kurşunuyla şah damarından vuruldun ablam. “Öğrencilerin üzerine açılan ateş sonucu 16 öğrenci yaralandı, Nuray Erenler ağır yaralı, ciddiyetini koruyor ” diye anons ediyordu haber spikerleri radyolarda, televizyonlarda. Altı gün tuttular seni komada makinalarla. Altı gün korktular senin ölümüne sebep olanlar, milyonların tepkisinden. Başka Nuraylar ölmesin demişti annem, babam ama daha birçok Nuray, birçok Ethem, birçok İsmail, birçok Berkin öldürüldü, öldürülüyor ablam ve maalesef sende olduğu gibi katiller yine korundu, korunmaya devam ediyor. Koruyanların asıl failler olduğunu bilmeyen kalmadı bugünlerde ama bu kez de katillerden desteğini çekmeyen bir halk var ki en acınası. Bilmiyorlar ki vampir hiç doymaz, içecek kan bulamayınca sıradaki kim olacak….
Bugün tam 39 yıl oldu canım ablam. Yaşıyor olsaydın iyi bir ekonomist, muhteşem bir anne olacaktın şimdi belki de. Yaşıyor olsaydın, biz kardeşlerin daha güçlü olacaktık, annem evlat acısını yıllarca kalbinde taşıyıp yıpranmamış olduğu için belki hala yaşıyor olacaktı, babam bir evlat daha kaybetme korkusu nedir bilmediği için belki daha çok hak arayacaktı. Bir evden bir evlat böyle katledilince abla, aslında o evin içinde katliam hep yaşar. Hayatlar sekteye uğramıştır çünkü. Hayatları tehdit eden bir yumruk hep tepelerindedir. Gerçi bizim tepemizdeki yumruğun tarihi çok eskilere dayanır ya, o da başka bir yazı konusu… Her neyse…

Ablacığım 39 yıldır, seni anmadığım bir tek gün olmadı hayatımda. Yerin asla dolmadı, doldurulamaz da… Katillerin artık korunmadığı günlere elbet bir gün tanık olacağız. O gün gelinceye kadar, bütün cinayetlerde hep sen kanarsın bilirim ablam. Sen kanarken ben, anne olurum, baba olurum, kardeş olurum, arkadaş olurum, ateş olurum, öfke olurum, yanarım, yanarım, yanarım, yanar…
(Kardeşi Runerm Erenler 7 Ocak 2015 / Alıntıyı yapan: Saffet Can)

VEKİLİME KAYMAK
"Vekil" sizin adınıza "iş" yapan, çeviren kişi değil mi?

Öyleyse hırsızlık yapmasına niye kızıyorsunuz?

Bir kere fiilde sizin vekaletiniz nedeniyle bir "ifa" durumu var.

Ama beğenmezsin, yetkiyi geri alırsın. Lakin, önce faturayı ödeyeceksin. Sızlanmanın anlamı kalmadı.

Hak yerini bulsun mu? Bulsun tabi.

İnşallah yüce yargı buna da bir el atar. Hani diyorum ki, kayıp-kaçak bedeli gibi olsun.

Bir gün bu milletin iktidarlar için ödediği orospu paraları da yasal faizleriyle geri verilsin.

Yüce Divan’ı da kapatsınlar arkadaş. Zaten kimse gitmek istemiyo, ziyanlık. Hep gider.  Taşerona verelim. Belki 3-5 kişi ekmek yer