Amelebirliği deyince duygulanırım. Zira ben bir zamanlar bu kuruluşun üyesi olan eski bir ameleyim. Zaten babam da aynı şekilde amele idi. Ayrıca, yüksek tahsilimi de Amelebirliği bursu sayesinde  yaptım. İş hayatım sırasında da bu kuruluşun yönetim kurulunda işveren üye sıfatıyla 14 yıl gibi uzun bir süre görev de yaptım. İşte bu yüzden Amelebirliği benim için çok şey ifade eder..
   Amelebirliği sadece benim için mi önemlidir?  Tabii ki hayır! Bu kuruluş Zonguldak için de çok önemlidir. Hatta Sosyal Sigortalar Kurumunun temelini oluşturduğu için Türkiye için de önemlidir.
   Aslında Amelebirliği'ni tüm Zonguldaklılar iyi bilir. Ama burada kısa bir tanıtımını yapmakta yine de fayda görüyorum.
   Amelebirliği 1921 yılında kurulan ve halen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı, idari ve mali açıdan özerk tüzel kişiliğe sahip bir sosyal güvenlik kuruluşudur. Üyeleri TEK Çatalağzı İşletme Müdürlüğünde ve TTK Genel Müdürlüğünde çalışan işçilerdir. Bakanlık tarafından atanan bir başkan ve seçimle gelen 8 işçi üye ile atama ile gelen 8 işveren temsilcisi üyenin oluşturduğu bir yönetim kurulu tarafından yönetilir.  İşçi ve işveren temsilcisi üyelerden birer tanesi TEK Çatalağzı İşletme Müdürlüğü'nü temsilen; diğerleri de TTK  temsilcisi olarak görev yaparlar. Kararlar oy çokluğu ile alınır.
   Takdir edersiniz ki,Amelebirliği'nin kurulduğu yıllarda Türkiye'de SSK diye bir kurum henüz yoktu. Şimdi bu kurumun yaptığını işte o zamanlar Amelebirliği yapmakta idi. SSK kurulunca sonradan bazı görevlerini bu kuruma devretti.  Üyelerine sağlık, ilaç ve sosyal yardımları yapan; Türkiye'de bu konuda ilk ve örnek bir kuruluş idi. Amelebirliği'nin o yıllardaki hastane ve dispanserleri kalitesindeki sağlık tesislerini hala bile birçok şehrimizde göremezsiniz.
   Benim gibi yüzlerce maden işçisi çocuğuna burs vermek suretiyle yüksek tahsil yapmalarını sağlayarak;   hem Zonguldak'a hem de Türkiye'ye eğitim konusunda  da çok önemli katkılarda bulunmuştur. 
   Kısacası; Amelebirliği adeta Zonguldak'la özdeşleşmiş tarihi ve güzide bir kuruluştur.
   Bu kuruluşun Ankara'da güzel ve Zonguldaklılar için çok önemli bir de misafirhanesi vardır. İzin verirseniz onun kuruluş serüvenini de anlatayım:
   Daha önce bu misafirhanenin bulunduğu binada, hafızam beni yanıltmıyorsa,  22 daire bulunuyordu. Bu dairelerde ikamet eden çoğu hatırlı kişiler çok ucuz kiralar ödüyorlardı. Kendileri ile doğru dürüst kontratlar yapılmadığı için, enflasyon ortamında bu kiralar neredeyse leblebi çekirdek parasına eşdeğer hale gelmişti.
   Sanıyorum 1980'li yılların sonlarıydı. O sıralarda Amelebirliği başkanı rahmetli Kemal Yıldırım idi. Kemal Yıldırım, Abi dediğim ve çok sevdiğim, hatta bizim nişan yüzüklerimizi de takan çok değerli ve ileri görüşlü bir kişi idi. Bir yönetim kurulu toplantısında bu bina konusu gündeme geldi. Kısa bir müzakereden sonra; kiracıların çıkarılmasına ve binanın misafirhane yapılmasına karar verildi.
   Tabii ki kiracılar adeta bedava oturdukları bu dairelerden çıkmak istemediler. Uzun ve zorlu bir hukuki süreçten sonra nihayet kiracılar tahliye edilebildi ve projesi yapılarak binanın misafirhane haline dönüştürülmesi için ihale açıldı. Sonuçta misafirhane bu günkü durumuna getirildi.
   Unutmadan hatırlatmalıyım ki bu konuda, dönemin Amelebirliği Başkanı, yine çok sevdiğim değerli insan Şeref Çakar'ın gayretleri ve katkıları unutulmamalıdır. Bina inşaat halinde iken ve tefrişi sırasında, komisyon başkanı olarak sık sık Ankara'ya kontrol için beraber gittiğim yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım Yaşar Kara ve Ahmet Ali Uludağ başta olmak üzere zamanın yönetim kurulu üyelerinin hizmetleri de tabii ki yadsınamaz. 
  Bu misafirhane sayesinde, eskiden Ankara'ya geldiklerinde sığınacak yer arayan işçiler ve aileleri; hatta tüm Zonguldaklılar, sıcak ve huzurlu bir yuvaya kavuşmuşlardır. Ucuz ve kaliteli hizmetin yanında, özellikle hastanelere ulaşım gibi konularda misafirhane yönetiminden yardım alarak rahat etmişlerdir. Hem unutulmamalıdır ki bu misafirhane sadece sıradan bir misafirhane değildir: Ankara'da lobisi olmayan Zonguldaklılar için, bir araya gelebildikleri küçük çaplı bir lobidir de!
   Şimdi durup dururken Amelebirliği'nden ve misafirhaneden neden bu kadar bahsediyorum?  Son günlerde misafirhane ile ilgili bir takım dedikodular kulağıma geliyor da ondan! Ayrıca bir sonraki adımın Amelebirliği'nin ortadan kaldırılması olacağından şüpheleniyorum da ondan!
   Son zamanlarda misafirhanenin özel sektöre kiraya verileceği; bu durumda Amelebirliği'ne % 15 kontenjan verileceği; ve hatta satılacağı şeklinde söylentiler süregelmektedir. Bunlar dedikodu olarak da kalabilir. Nitekim geçtiğimiz salı günü Meclis'te bir vesile ile bir araya geldiğimiz bir ortamda; iktidar milletvekillerine bu konuyu sorduğumda böyle bir durumun olmadığını söylediler. Hatta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu'nun kendilerine güvence verdiğini de söylediler.
    Ancak iktidarın özelleştirme politikalarına baktığımızda;  eğer önlem alınmazsa eninde sonunda bunun mutlaka gerçekleşeceğine de inanıyorum. Ayrıca, eskiden beri Bakanlığın böyle bir düşüncesi olduğunu da biliyorum. Misafirhane özelleştiği takdirde bir sonraki adımın, işlevleri iyice budanan Amelebirliği'nin tasfiyesi olacağından kimsenin şüphesi olmasın! Bu işler zaten zamana yayılarak alıştıra alıştıra ve taksitle yapılmıyor mu? Şimdiye kadar yapılanlar bundan sonra yapılacakların bir nevi teminatıdır.
   Zonguldak'a yeni bir yatırım yapılmadığı gibi; aksine bazı kuruluşların birer birer başka yerlere kaydırıldığı bir durumda, Amelebirliği ve misafirhanesi gibi Zonguldaklılar için çok önemli olan kuruluş ve tesislerin de ortadan kaldırılması bu kente bir darbe daha vuracaktır. Bu yüzden halkın mutlaka tepki göstermesi gerekir. Biliyorsunuz politikacılar halkın tepkisinden çok çekinirler. Ama benim korkum o ki, tepki ve ilgi konusunda Zonguldaklıların karnesi oldukça zayıf olduğundan yine yeterli tepki verilemeyeceği... Nitekim bu konuda da Madenci Anıtı önünde yapılan eyleme sadece 30 kişinin katıldığını duydum. Keşke hiç yapılmasaydı!  Zira, eğer  Bakanlık tepkinin bu kadar cılız olduğunu öğrenirse; Zonguldaklıların Amelebirliği'ni, ve tabii ki misafirhanesini de çok da istemediğini bile düşünebilir!
   Uzun lafın kısası; eğer başta maden işçileri olmak üzere, Zonguldak halkı, politikacıları, sendikacıları ve diğer sivil toplum örgütleri ile birlikte bir bütün olup topyekun tepki koyamaz ise; bilsin ki, önce misafirhaneden, peşinden de Amelebirliği'nden de olur!  Karambolden yine bir gol yer. Benden hatırlatması!..
    Ha, derseniz ki bakan bu konuda güvence vermiş; o zaman neden endişeleniyorsun? Bakan Süleyman Soylu'nun bu gün dediğinin ertesi gün tamamen tersini söylediğini ve hatta yaptığını iyi biliyorum. Bu yüzden hiç güvenmiyorum. Bunu da tarihe not olarak düşüyorum; bir gün hatırlarsınız belki!