"8 Kasım Uzun Mehmet'i Anma ve Kömür Günü dolayısıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım, sözlerime başlamadan önce yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Saygıdeğer milletvekilleri, birçok tarihî gün vardır, resmiyette var olsa da, söz konusu yörede bilinse de toplumun genelinde pek bilinmez, 8 Kasım da o önemli günlerden biridir. Ne olmuş 8 Kasımda? Osmanlı devleti, Avrupa, Asya, Afrika gibi çok geniş bir yelpazede iç isyanlar ve savaşlarla mücadele ediyor. Buralara asker, silah, teçhizat yetiştirmek zorundadır. Bu ihtiyaçları yerine ulaştırmak için kullandığı gemi ve trenler kömürle çalışıyor. Osmanlı da kömürü dışarıdan alıyor, zaten çökmekte olan ekonomisinin parasının çoğu kömür alımına aktarılıyordu. Bu zor ve çaresiz durumda askerden izne gelen Uzun Mehmet, Zonguldak'taki Karadeniz Ereğli ilçesinin sınırları içerisinde bulunan Neyren Deresi civarında bulduğu taşları ocağa atması ve taşların yandığını görmesiyle taş kömürü bulduğunu anlamış ve bunları İstanbul'da saraya götürmüş. Padişah tarafından kendisine 5 bin kuruş verilmiş ve hayat boyu 600 kuruş aylık bağlanmıştır. İşte, Uzun Mehmet'in Neyren Deresi'nde kömürü bulduğu tarih 8 Kasım 1829 olarak kayıtlara geçmiştir. Gerçek olan, ülkemizde metalürjik özelliğe sahip taş kömürünün yalnızca Zonguldak ve civarında üretildiğidir. CefakârZonguldak halkı yüz seksen dört yıldır bu taş kömürünü canını vererek, kanını dökerek üretiyor, Türkiye ekonomisine büyük katkıda bulunuyor. Zonguldak, kömür sayesinde büyümüş ve kömür sayesinde tanınmıştır. Zonguldak insanı, yeri geldiğinde kanunlarla zorunlu olarak asker dipçiğiyle ocaklara sokulmuş, kömür üretimi yaptırılmıştır. Zonguldak, kömür sayesinde o kadar önem kazanmıştır ki, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra kanunla ilk kurulan vilayet olmuştur. Uzun Mehmet tarafından 8 Kasım 1829'da taş kömürünün bulunmasıyla Zonguldak, Türkiye'nin stratejik önemi en fazla olan illeri arasında yer almıştır. Bu madenler binlerce kişiye ekmek, iş, aş verdi, ekonomiye katkıda bulundu, sadece ekonomiye değil, bölgemizin sosyal ve kültürel yaşantısına hayat verdi. Bugün, ocaklarımız maalesef istediğimiz kapasitede, istediğimiz istihdam sayısında çalışmıyor. Bunda belki en önemli sebep verimli bir çalışma ortamını sağlayamamış olmamızdır. Bunun nedenleri, niçinleri geçmişte de günümüzde de tartışıldı. Gerek insanımız, gerekse ülkemiz, bölgemiz için ortak çözüm üretmek mecburiyetindeyiz. Bizim dönemimizde Türkiye Taşkömürü Kurumuna 4.651 işçi alınmıştır. Yeni işçi alımı için görüşmelerimiz devam etmektedir. Taş kömürü, bölgemiz için çok önemlidir. Kömür ocaklarının işletmeye açılması ve devletimiz tarafından işletilmeye başlaması; Ereğli'de ERDEMİR'in, Karabük'te KARDEMİR'in kurulması, ardından Tersaneler Bölgesi'nin yapılanması hep o kara taşın, taş kömürünün eseridir. Bizi ısıtan, sanayide çeliği eriten, fabrika bacalarını tüttüren taş kömürünü çıkartmak için yerin yüzlerce metre altında alın teri döken işçilerimize şükran borçluyuz. Bu nedenle, emeğimizle, taş kömürümüzle gurur duyuyoruz. Taş kömürü, sanayi için vazgeçilmezdir, öyle de kalacaktır. Hükûmetimizin politikaları ile hak ettiği noktalara gelmeye devam edecektir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi bitirirken, bugüne kadar madenlerde hayatını kaybetmiş bütün maden şehitlerine Allah'tan rahmet dilerken yüz seksen dört yıl önceZonguldak'ta taş kömürünü bulan Uzun Mehmet'i saygıyla anıyorum. Madenlerde canı pahasına alın teri döken tüm madencilere yüce Yaradan'ın kolaylıklar vermesini diliyorum. Sabahları her gün evden çıkarken çoluk çocuğuyla helalleşip işe giden, ocaktan her çıkışta 'Geçmiş olsun' sözleriyle çıkan Zonguldak halkı ve madenciler adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum."(İHA)