Sosyal tesis gibi yani, her türlü aktivite mevcut, oyunlar, gösteriler, entrikalar falan filan…
Tek tip algı sihirbazıdır kendileri. Hepimiz her birimiz sosyal bir köle oluyoruz farkında olmadan. Yelpazenin geniş görünen kısmının aksine dar ve  sığ bir yolculuk bizim yapmakta olduğumuz.
Eskiden biri gözetliyor diye programlar olurdu ya hani, top yekün birbirimizi gözetliyoruz aslında,  bir nevi rot gencilik gibi.
İyi tarafları da vardır mutlaka ama kötü taraflarından biri bağımlılık yaptığı.
 En ilginç olanı da  tu kaka  dememize rağmen vazgeçemediğimiz kısmıdır.
Gerçekten de özgürlük alanımız mı peki? Sanmıyorum…
İhtiyaç mıdır peki? Tartışılır olabilirde olmayabilirde.
Amacına uygun kullanıp kullanmamakla da alakalıdır bu durum.
Tanışma, kaynaşma, diyalog kurma, bunlar başı çekiyor.
Sonra beğeni kısmı ve egolarımızın tatmini geliyor.
Arkadaşlıklar ve sahiplenmeler. Kırk yıllık dostmuşuz gibi samimiyetler. İki saniye öncesine kadar hiç tanımadığımız birine kapı anahtarı vermek gibi bir şey, yedi ceddinden haberdar herkes birbirinin, hem de  dakikalar  arasında.
Bile bile lades der mi insan, diyormuşuz… Arkadaş çoğaltıyoruz pek bir hevesle, canım cicimli söyleşiler, çabuk kaynaşmalar boğuyor zamanla. Fazla samimiyete gerek yok dediğin noktada yanıldığını anlıyorsun çünkü çoktan fazlasıyla samimi olduğunu görüyorsun. Beğenmediğin programı nasıl izlemek zorunda değilsen, beğenmediğin birini de at sanal pencereden aşağıya hem de tepetaklak.Neye uğradığını şaşırsın bir kerede aklı başına gelsin.
 Gitmesi içinde bir tuş sadece zaten bir tuşla da gelmişti. Bir tuş sadece ama o senin arşivini bir güzel kaydediyor, ondan sonra asıl tehlike. Sonrası sanal zafer,  güya ayar çekiyoruz, siliyoruz o çok manalı arkadaşlıktan,  çokta umursuyorlar ya. Eskiden vermeyince kötü oluyordun, şimdi almayınca, yani sayfana almayınca kötüsün…
 Eee sosyal medyamız sadece bu işe mi yarıyor. Değil elbette işlevi bi hayli yüksek, donanım heybetli ki ne heybetli. Kendi televizyonunu kurmuş gibi medya patronu edasındayız her birimiz ‘’aslında burasını seviyorum, bazı kanallardan daha çok izleyiciye ulaşılıyor laf aramızda’’
 Televizyonumuz var bak, sizin yok, bana ne, bana ne, seni ekrana çıkartmıyorum diyenlere de kapak olsun.
Asıl size sana ne, Kendi sayfamız var bizim, hem de   canlı yayın anında. Manalı sözler, birbirimize laf sokmanın en kolay yolu, sitemkar yazılar, kışkırtıcı fotoğraflar, manşetten sıcak  haberler. Frekans almak zorunda değilsin,  RTÜK derdinde yok, biraz reyting kaygısı yaşıyorsun o kadar, ama tatminliğine paha biçilmiyor. Oh lafı ne güzel koydum, her şeyin en iyisini ben yaparım, en iyi yerlere ben giderim en güzel yemekleri de ben yapar, ben yerim, çatlasınlar şimdi beni çekemeyenler.
Ya reklamlar saniyesine bir ton para verirsin başka yerde, ama burada her an reklam serbest bedava üstelik mozayikleme   derdin de yok,  şeffaf ürün alelen ortada.
Sosyal medya kullanıcısı olup sinir harbi yaşamayanımız yoktur diye düşünüyorum. Gizli takipçiler, umursamaz gibi davranıp, aldığımız nefesi takip edenler birbirini beğenmeyip taklit edenler.
İnsanı analiz uzmanı yapıyor burası yani birde  böyle bir hizmeti de var. Okuluna gitsen bu kadar eğitemezsin kendini, çakarsın ilk sınavda. Ama sosyal medyada öylemi bilirkişisisin kendi mıntıkanın.
İyi yönleri de var şimdi hakkını yemeyelim, kendini oyalıyorsun yani, ilk önce bu işe yarıyor, öyle bir oyalıyorsun ki deposu boşalmış uçak gibi çakılıyorsun yere bir zaman sonra.
Diğer bir yanı da  kendin gibi düşünmeyeni keşfettiğinde, küfür dağarcığın genişliyor, biliyorsunuz küfür etmek hiç iyi bir şey değil. El alem nerdeyse başka dünyalar keşfedecek, biz sosyal medya keşfetmeyi  sınıf atlamış olarak görüyoruz. Kendimizi kandırıyoruz  buda sanırım hiç iyi bir şey değil.
Birde bağımlılık yapıyor hem de öyle böyle değil. İki elin ateşte de olsa bi göz atmadan edemiyorsun.
Durun bi bakayım bende az önce bir fotoğraf yüklemiştim de ……… İyi seyirler…..