SOSYETE ve GÖRMEMİŞLİK…
 
Sürekli kullandığımız ama hiçbir zaman tam anlamıyla ne olduğunu bilmediğimiz bir kavram var: SOSYETE…
Sosyete ve görmemişlik ne demek, ne için kullanılır, nerelerde kimlere söylenir yazımızda bunu paylaşacağım.
Zonguldak’ta sosyete var mı yok mu bu konulara girmek istemiyorum çünkü birileri alınır, birileri güler, birileri de küfreder ama görmemiş çok insanın bulunduğu kesin…
Sosyete, Türkiye’de yanlış anlam taşıyan kelimelerin başında geliyor. Çoğu insan için sosyete denince ilk akla gelen anlam; havalı, zengin, marka düşkünü, nereden geldiği belli olmayan paraları harcayarak başıboş gezen, arabasını günde beş defa yıkatıp caddelerde boy gösteren kesim olduğudur. Aslında kelime kesinlikle böyle bir anlamı taşımıyor. Bu davranışlar sosyeteden çok daha başka iki farklı anlama; gösteriş merakı ve görmemişliğe işaret ediyor. Görmemişlik ile sosyeteyi birbirine karıştırmasak iyi olur. Görmemişlik, gençlik yıllarında çok şey yapmak isteyip de sonradan parayı bulan insanların bu kompleks içerisinde hal ve tavırlarında değişmeye ve tepeden bakmaya işaret eder. “Ben yapamadım bari evladım yapsın.” Düşüncesiyle cebine paraları doldurup sokağa salan aileleri de örnek gösterebiliriz.
Sosyete aslında yabancı kökenli bir kelime ve  “topluluk” demek!
Sosyete, topluluk, halk, zümre anlamına gelen Fransızca “société” kelimesinden geliyor. Bizde gösteriş meraklısı zengin kişiler için kullanılıyor olması yukarıda bahsettiğimiz gibi yanlış bir kullanım. Bu anlamda önceleri daha sık kullanılan kelime, Arapça’da yine toplum anlamına gelen “cemiyet” idi.
Kelime kökeni “toplum” demek olan “sosyete” pozitif bir anlam olarak gerekli ailevî terbiyeyi almış, eğlenirken kimseyi rahatsız etmeden eğlenen, para harcarken böbürlenmeyen, nerede nasıl davranacağını bilen toplumdaki seçkin kişiler için de kullanılabilir. Kendilerine has yüksek yaşam tarzı olan, modayı takip eden, etkili kimselerden oluşan ve orta-düşük gelir düzeyine sahip insanlardan ayrı bir kesime işaret eden bir anlam da ihtiva etmektedir bu kelime…
Yaygın kullanımı, zengin insanların, özellikle ünlülerin, onların gece hayatlarını, sansasyonel aşk yaşantılarını anlatıyorsa da toplumumuzda dolaşımda olan bu sosyete anlayışının hedefi aslında gösterişe ve görmemişliğe karşı yapılan toplumsal bir itirazı barındırmaktadır. Ne yazık ki magazin ve basın dünyası reyting kaygısıyla bu savruk hayatı sürekli ön planda tutarak yasallaştırmaya ve itiraz konusu olan tarzın dolaşımda kalmasına bir anlamda yardımcı oluyor. Halbuki yukarıda dediğimiz gibi sosyete pozitif anlamıyla bir yüksek kültürdür ve seçkinliktir; görmemişlik değildir.
Ama bizde maalesef sosyete kavramı başka boyutlarda önümüze çıkabiliyor…
Her parası olan kendini sosyetik zannediyor ama cehaletini başkaları fark edip o kişiyi tiye alabiliyorlar.
Soralım bakalım, örneğin bir Seda Sayan sosyetik mi?
Yoksa görmemişliğin tanımını öne çıkaran bir kişilik mi?
Örnekleri çoğaltabiliriz, çünkü ülkenin ortamı buna müsait, ama hiçbir zaman han hamam sahibi olduğu halde kibarlığı, zarafeti, düzgün ve itinalı konuşmayı, İstanbul ağzını en iyi şekilde kullanmayı bilebilen o eski beyefendilerle hanımefendileri geri getiremeyiz.
Geri getiremediğimiz gibi, elde kalan birkaç tanenin de kıymetini bilmeyiz!..
Haaaa, benim bu konuda özel düşüncelerimi alıp “sosyete kim” sorusunu cevaplamamı mı istiyorsunuz?
Olur;
Bence sosyete ineğin yanından geçerken burnunu tutup da sokakta gezdirdiği köpeğinin bokunu çantasında taşıyan insandır: ))))
Görmemişliğin fevkaladenin fevkinde bir tanımını da bu ülkede en iyi Bülent Ersoy yapar, bunu bilmeyen de saftiriktir!..