MHP Saltukova Belediye Başkan Adayı Ersin Aksoy’u konu alan yazımı iki hafta önce bu köşede yayımlamıştım. Özgeçmişindeki çelişkilerden söz etmiş, yeterince açıklığa kavuşmamış ayrıntılarla ilgili olarak kimi sorular sormuştum. Öteleyici değil; kucaklayıcı bir yazıydı!
Yazının yayımlandığı gün beni telefonla arayan Aksoy, hakkımda Çaycuma Cumhuriyet Savcılığına Suç Duyurusunda bulunduğunu, maddi manevi dava açtığını söyledi. Ne ki izleyen zamanda bana savcılıktan herhangi bir çağrı gelmedi. Zaten bunu yapabileceğini de sanmıyordum.
Ersin Beyin telefon mesajı yoluyla, seçmenlere, benim kendisinden özür dilediğimi, o nedenle şikâyet etmekten caydığını yazdığını öğrendim.
Eh, bu durum üzerine, ilk yazıda sormaktan imtina ettiğim soruları sormam farz oldu!
Sayın Ersin Aksoy,
1- Ben sizden, ne zaman, hangi yolla ve hangi cümlelerle özür diledim? Sizinle hiç yüz yüze gelmediğimize göre, size bunu nasıl söylemiş olabilirim? Neden bu yalana gereksinim duydunuz? Seçimi kazanırsanız -ki buna hiç ihtimal vermiyorum- Saltukova’yı bu şekilde mi yöneteceksiniz?
2- İlk yazıda sorduğum soruyu yineliyorum; İlkokulu 1981yılında bitirip Kanada’ya göçmen olarak yerleştiğinizi yazıyorsunuz.
a) Kanada’ya 10 yaşında mı, 12 yaşında mı, 18 yaşında mı yoksa 20 yaşında mı gittiniz? Uçakla mı, gemiyle mi gittiniz? Yoksa okyanusu yüzerek mi geçtiniz?
b) Anne babanız Kanada’da yerleşmiş olmadığına göre, sizi Toronto’ya kim götürdü?
3- Yanlış işitmediysem bir radyo konuşmanızda 20 yaşında gittiğinizi söylüyorsunuz. Bu doğruysa 1-2 yıl gibi bir zamanda; ortaokulu, liseyi ve üniversiteyi nasıl bitirdiniz?
a) Seneca College Üniversitesinde inşaat eğitimi aldığınızı yazıyorsunuz. Bu doğruysa diplomalı mesleğiniz nedir? Özgeçmişinizde mesleğiniz neden yazılı değil?
b) Belediye Başkanlığı için başvuru yaparken dosyanıza koyduğunuz diploma nedir? İlkokul diploması mı, ortaokul diploması mı, lise diploması mı yoksa üniversite diploması mı?
4- On sekiz yaşını doldurduktan sonra gemilerde çalışmaya başladığınız ve bu yolla Kanada’ya ulaşarak iltica başvurusu yapıp sığınmacı olduğunuz saptaması doğru mu?
5- Orada 2006 yılında geçirdiğiniz kaza sonrası “Tekerlekli iskemleye mahkûm” raporu aldınız mı? Bu rapora dayanarak size tazminat ödendi mi? Ödendiyse miktarı nedir?
6- Eğer üstteki bilgiler doğruysa, ilgili sigorta şirketi sizinle ilgili tazminatın geri ödenmesi davası açtı mı? Açtıysa bu dava nasıl sonuçlandı? Siz davanın sonuna kadar Kanada’da kaldınız mı?
7- Halen Kanada’yla bağınız sürüyor mu? Yani çifte vatandaş mısınız? Kanada’ya giriş çıkışınıza yasal bir engel var mı?
8- MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’yla bir iletişiminiz var mı? Varsa, Karasu’dan değil de Saltukova’dan aday olmanız yönünde bir yönlendirmesi oldu mu? Olduysa bunun somut gerekçeleri nelerdir?
9- Size maddi destek sağlayan birkaç kaynaktan yalnızca birini sormak isterim. Karabük bağlantınız ve ayrıntıları nelerdir? Sizin de dillendirdiğiniz bu destek yalnızca politik bir dayanışma mı? Bu destekçilerin Saltukova’da satın aldığı, kiraladığı arsa, arazi, tarla var mı?
...
Aslında daha çok sorum var. Ancak bu soruların içeriği, bizim gazetecilik ve toplumsal çıkar anlayışımız içinde değil! Yani bizi ilgilendirmiyor! Ancak es kaza -dedim ya ihtimal vermiyorum ama- seçimi kazanırsanız, o zaman başınızı epeyce ağrıtacağımızı bilmenizi isterim.
Daha önce de yazmıştım, “Temiz siyaset, temiz ellerle yapılmalı!”. İki hafta önce telefonda bana söylediğiniz cümleler dışında sizinle bir iletişim kurmamış olmama karşın, çevrenize, benim sizden özür dilediğim yalanını yayıyor olmanız sizin kişilik yapınız için önemli bir göstergedir. Ersin Bey, ben Mevlüt Kırnapçı’yım! Bunun ne anlama geldiğini google baba size anlatabilir. Bir zahmet oraya adımı soyadımı yazınız!
Seçim sandığı enteresandır! Oraya girmek var, çıkmak olmayabilir. Allah gönlünüze göre versin. Sorular yanıtlanmadan gireceğiniz seçimi kazanırsanız, hemşerilerime bir önerim var; size sorduğum soruları bir kâğıda yazıp duvara assınlar! İleride lazım olacak!
 
1 NİSAN; NİSAN BİR!
Seçim analizleri yapmayı çok sevmiyorum. İlk kez seçmen kitlesine karşı bu denli bir güvensizlik yaşadığımdan bu! O nedenle diyorum ki bu seçimler kimisi için “1 Nisan” olurken, çoğunluk için “Nisan Bir!” olacak!
Üretim ilişkilerinin değil; tüketim ilişkilerinin egemen olduğu topluluklarda öznelliğin baskın olması kaçınılmazdır. Oylarını satmayan onurlu insanlar eliyle yol alacağız! Halkımıza güvenmek istiyorum...