Rivayetçiler Muhammed Peygamber’in vahiy öncesi hayatını anlatırken onu göklere çıkartıp bir sürü mucize yüklemişler ve onu yarı ilah konumuna getirmişlerdir. Halbuki Kuran rivayetlerin tam tersini anlatmaktadır. Muhammed Peygamber’in doğumundan, çocukluğundan ve hatta onun vahiyle buluşmasına kadar ki hayat bölümünden, Kuran birkaç ayet dışında hiç bahsetmez. Çünkü Peygamber’in sünneti Kuran’ı hayatına uygulamasıdır. Bu nedenle Muhammed kimsenin tekelinde olmadığı gibi kimsenin babası da değildir. Muhammed Peygamber tüm insanlar için gönderilmiş elçidir. Bu nedenle de Muhammed Peygamber evrensel bir örnektir. Onun vahiy öncesi hayatını rivayetçilerden okuyanlar, ayetleri öğrendikten sonra şaşkınlık çekebilirler Peygamberin vahiy öncesi hayatını bir de ayetlerden okuyalım:

“O seni yetim olarak bulup barınağa kavuşturmadı mı? Seni dosdoğru yol dışında biri olarak bulup da dosdoğru yola kılavuzluk etmedi mi? Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi? (Duha suresi, 6-8) Bu ayette de Muhammed’in “Henüz hidayete ermemiş-hidayetin karşılığı olan” “sapkın”, yani Allah yolunu bulamamış olduğunun vurgusu yapılmaktadır.

“Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin…” (Şura 52) Ayetten anlaşılan “Muhammed’in kitap nedir,  iman nedir bilmediğidir. .“De ki; ‘Eğer ben sapmışsam, artık yalnızca kendi zararıma saparım. Ve eğer kılavuzlandığım doğru yolu bulmuşsam, bilinmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir”... (Sebe 50)

Muhammed’e vahiy gelene kadar kendisinin doğru yolu bulamadığı ve Rabbinin ona vahiy yoluyla doğru yolu göstermekte olduğu açık şekilde belirtilmektedir…

 “Ve sen bundan evvel herhangi bir kitaptan okumuyordun. Sen Kuran’ı kendiliğinden yazmıyorsun. Eğer böyle olsaydı, batıla inananlar kesinlikle kuşku duyacaklardı.” (Ankebut 48)

Ayetler ısrarla Muhammed’in, vahye muhatap olana kadar ki hayatında kendisinin bir kitap dahi okumadığı ve Kuran’ı da kendisinin yazmadığını belirtmektedir

“De ki; …Kurana dair bir bilgim yok idi. Ancak ben, evet, ben apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyediliyor” (Sad 65-70)

“Kaf, çok şerefli / şanı yüce Kuran kanıttır ki kesinlikle sen bundan duyarsızlık, bilgisizlik içinde idin.Şimdi senden perdeni kaldırdık. Artık bu gün gözün keskindir: Kuran sayesinde kurmay birisi oldun. (Kaf, 1)

“İşte Nuh ile ilgili anlatılanlar, sana vahyettiğimiz görülmeyenin, duyulmayanın, sezilmeyenin haberlerindendir. Bunları sen ve toplumun bundan önce bilmiyordunuz. Şu halde sabret. Şüphesiz akıbet, Allah’ın koruması altına girmiş olan kişilerindir.” (Hud 49)

“Sana bu Kuranı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz.Halbuki sen bundan önce, kesinlikle bu konu hakkında duyarsız / bilgisizlerdendin.(Yusuf 102)

Ayetlerden de anlaşıldığı gibi, Muhammed, vahiyden önce hakkın gerçek yolunu bulamamış ve Müslüman dahi olmamış, hatta iman nedir, kitap nedir bilmemiştir. Muhammed Peygamber’in, vahiyden evvel bir kitap dahi okumadığı, Kuran’ı kendisinin de yazmadığı anlaşılmaktadır. Hatta yazmış olsaydı, batıla inananların ona kesin olarak itiraz edeceklerinin vurgusu yapılmaktadır.

Üstelik Muhammed, “Eğer sapmışsam kendi zararıma saparım. Eğer doğru yolu bulursam bilin ki bana hidayet yolunu göstermesiyle mümkün olmaktadır.” diyor.

Demek oluyor ki, Muhammed Peygamberin kendisine vahiy gelene kadar ki bölümü insanlar için bir örnek teşkil etmemektedir. Onun hayatının insanlar için örnek olacak bölümü ise vahiy ile buluştuktan sonraki bölümüdür. Çünkü bugün önek alınacak olan bir peygamber yoktur ve o da vefat etmiştir. Bu Kuran Allah’ın kanunlarındandır. (Onun sünnetullahıdır.) Yani insanların hayatına uygulanması gereken kitaptır. Muhammed Peygamber bu kitabı hayatına da uygulamıştır (Sünnete dönüştürmüştür.)Yani bu kitabı insan olan Peygamber hayatta uyguladı. Biz Müslümanlar da onu uyguladığı gibi yapmalıyız. İlk önce Kuran’ın Muhammed Peygamberi eğitip öğrettiği gibi biz de ilk önce bu kitaptan öğrenip, eğitilmeliyiz ve sonra da  insanları bu davaya davet etmeliyiz.