Türkiye de, masraflarının Devlet tarafından karşılanması kararı ile Sanat Okullarının sayıları birden bire artınca(1935) okullarda atölye ve meslek dersleri öğretmeni ihtiyacı doğdu.
Adı birkaç kez değiştirilen, son olarak Teknoloji  Fakültesi olan ve bizim gönlümüzde hep Erkek Teknik (Yüksek Öğretmen Okulu) olarak kalacak bir TARİHİ ANIT’ ın ilk ayağıdır Erkek Meslek Öğretmen Okulları (1937- 38)
Bu gün işlevi açısından, eğitim verilen kurumların içinde, teknik bilgi kapasitesi ve faaliyetlerin gerçekleştiği tesis açısından, erişilmez bir yere sahiptir Teknik Öğretmen Okulu.
Tarif olarak baktığınızda, ÖĞRETMEN’ in işlevi hemen hemen tedrisat açısından birçok yerde aynıdır. Ancak; Teknik Öğretmen Okulu, bir sanat, bilim, meslek dalında kullanılan yöntemlerin tamamını uygular. Alet yapmak ve kullanmak üzere gerekli bilgileri ihtiva eden ve yayan okul olunca, ortaya devasa bir farklılık çıkar.
Bu gün Adı Teknoloji Fakültesi ve mezunlarının Mühendislik hakkı aldığı düşünülürse, Türkiye’nin kalkınmasında sanayinin, sanayide Teknik Öğretmenin yeri daha iyi anlaşılır.
Biz adının Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu olduğu zamana denk geldik.
Ülke’nin ateş çemberinden geçtiği, dış mihrakların Kara Eylül (12 Eylül) hazırlıkları yaptıkları zamanlar!
Özgürlük mücadelesi tarihine Dursun Önkuzu, Yunus Ceylan, Ekrem Tar ve Davut Korkmaz gibi, memleket evlatlarını ‘Şehit’ olarak yazdıran Teknik Öğretmen; Beş evlerden, Ankara başta olmak üzere Ülke sath-ı mailine, Kasım Abbas ile Kerkük, Mustafa yalın ile Kıbrıs, Ahmet Alim ile Bosna, Yılmaz Yürektürk ile Azerbaycan’a kadar taşımıştır Ülkü felsefesini.
Ateş Çemberi içinde yer alan, mensubu olmaktan gurur duyduğum İdealist Nesil, bu gün de birlik ve dayanışmasını fikri ve fiziki değişikliğe rağmen sürdürüyor.
Birkaç yıl da bir olsa da, Ankara da bir araya gelip, ölenlere rahmet, kalanlarla hatıra alışverişinde bulunuyorlar.
Az mı hatıra var dağarcığımızda?
Yıl 1977. Gazi Ana Bina’ya Beden Eğitimi Bölümünden arkadaşımız Osman Hayri’yi ziyarete gitmiştik. Olay patladı. Binaya saldırdılar. Kapıların arkasına yığınak yapıp korunduk. Gece yarısına dek sürdü mücadele.
İşte o gece, Kubbeli Gazi’nin adı Ülkücü Gazi oldu.
1977 Yıllığında 4. dönem Öğrenci Derneği başkanı olarak yazdığım ‘Arkadaşlarım; Türkiye’nin kalkınmasında Ağır sanayi’nin, ağır sanayide Teknik Öğretmenin yerini araştırırsak, görevimizin ulviyeti ve kutsiyetini daha iyi anlarız’ satırlarını hatırlıyorum.
Yine bir koalisyon dönemi…
Okul için düzenlediğimiz bir dayanışma gecesi afişinde kullandığımız ‘Türkiye de Ağır sanayi Biz kuracağız’ sloganı olay olmuştu.
Koalisyon Hükümeti ortaklarından birinin lideri, afişi görmüş ve ‘koalisyonu gözden geçirme’ tehdidinde bulunmuştu. Ocak’tan gelen Talimat üzere, Bahçelievler de ki Genel Merkez’e gittim. Gençlik Kolları Genel Başkanı Türkmen Onur, ‘Başbuğum çok gergin’ dedi.
Başbuğumun huzuruna çıktım ve ‘Türkiye de ağır sanayi biz kuracağız’ sloganının kullanılış nedenini izah ettim.
- ‘Teknik Öğretmen Fabrika yapan fabrikaların nüvesini teşkil eder. Biz fabrika yapan aletlerle (Keser, testere, tornavida, çekiç) çalışıyor, ağır sanayimizin alt yapısını oluşturmaya gayret ediyoruz. Bu slogan bizi anlatıyor. Biz, bu sloganla hedefimizi yansıttık.’
Başbuğumun ‘tebriklerine’ mazhar oldum.
İyi günden kötü güne herkesin bir dünya hatırası var.
Teknik Öğretmenlinin ilginç özellikleri var.
Meselâ; Bir insanın vatanı, kimine göre doğduğu yer, kimine göre doyduğu yerdir.
Bizim vatanımız ise, Bayrağın dalgalandığı yerdir.
Buna göre; Ülkenin sınırları, bayrağın dalgalandığı yer Edirne’den Kars’a, Hakkâri’den Kıbrıs’a kadardır. Her biri bayrak olan ülkücünün olduğu yerden başlar bizim gönlümüzün sınırları.
Ancak; Bayrak ve toprak için birleşen gönüller, maalesef içerde siyaset için aynı tabelâ da buluşamıyor.
Sebebi, iktidar heves ve hedefi olmayan, girdiği son dokuz seçimden yenik çıkan bir partinin toparlayıcılık görevi yapmaması.
Dün fakir- zengin Adanalı, Kerküklü, Rizeli, Kıbrıslı, Bosnalı, diye ayrılmayan Ülkücüler, bu gün maalesef, bazı siyasi - ticari çıkarı olan güruhların gayreti ile çeşitli sıfatlarla ayrıştırılıyor.
Ülkücü hizmet hevesi ve iktidar hedefi olan LİDER insandır.
Bozkurt timsali Özgürlük hayranıdır. Gönül verdiği siyasi kadroların, Türkiye Partisi olamamak bir yana, Ana muhalefet bile olamayışı karşısında, sergilediği duruş; Olması gerektiği gibi muhalefettir.
Ankara’da ki toplantıya katılan Ülküdaşlarımın % 90’nında bunu görmenin mutluluğunu yaşadım. AKP Bir Amerikan Projesidir diyenlere soruyorum. ‘AKP karşısında peş peşe 9 seçim kaybetmek’ kimin projesi? Demek ki, ortada bir gerçek var.
Yapılacak olan, Ülkücüyü fikri hürriyetsiz, Emir de robot bilmek değil; Bu internet çağında, sırtına binilmez insan ( ) olarak görmektir.
Yoksa; Her Ülkücü bulunduğu yerde bir lider, bir bulunmaz nimettir.
Dün Gazi de, Teknik Öğretmen de nasıl küllerinden doğmuş, Ankara ve Ülkeye ışık olmuşsa, yarınlarında vazgeçilmez umudu ve unsuru olacaktır.
Teknik Öğretmenli olmak, bir ayrıcalıktır.
Ailemi seviyorum.
Anne - baba ve kardeşlerimi seviyorum.
Vatan, Devlet, Millet ve Bayrağımı seviyorum.
ÜLKÜDAŞLARIMI ÇOK SEVİYORUM.