Teori, pratikte görülmeden bir anlam taşımaz! Yaşamın yol gösterici öğretisi, teoriyle pratiğin birleştiği yerde başlar!
Kâğıt üzerinde çok güzel şeyler söyleyebilirsiniz. Ay’ı avucunuza alıp, Güneş’i evirip çevirebilirsiniz. En “İyi”yi, en “Güzel”i ve en “Doğru”yu yazıp söyleyebilirsiniz! Ancak bunları yaşam pratiğinizle çakıştırmadığınız sürece lafazanlıktan öte bir anlam taşımaz! 
...
Toplumsal mücadelede bir turnusol kâğıdı gibidir. Mücadeleye girmeden büründüğünüz renk, mücadele içinde gerçek şeklini alır! O mücadele, sizi gerçekliğinizle açığa çıkartır!
...
“Neden şimdi bu durup dururken Teori - Pratik vurgusu?” diye soruyorsunuz biliyorum. Hiiiç! İşte öyle! Birden bu “Bilinç Aynası”nı elime alıp okuyucuya doğru tutmak geldi içimden!
 
SUSMAK ONAYLAMAKTIR, ORTAK OLMAKTIR!
Ben yaşamım boyunca susmadım. Doğru bildiğimi, bildiğim kadarıyla hep söyledim. Ölünceye dek de söyleyeceğim. Doğru bildiğimin yanlışlığını gördüğüm an eleştiri oklarını kendime yöneltip kendi iç hesaplaşmamı yapar; bedelini öderim. Üstelik bunu aleni yaparım!
Susmak onaylamaktır. Düşünsel pratiğin belki en sekter yanı budur. Korku ve beklenti susmanın temel nedenidir. Nedeni ve teorik açıklaması ne olursa olsun; susmak bir insani bitiştir!
Susma! Sustukça sıra sana...!” diye slogan atan bir kişi, bunu pratiğe de yansıtmalı, değil mi?
 
İNTİHALCİYE YASLANMAK!
Çürük ağaçtır o! Çürük ağaca yaslanma; onunla birlikte sen de yıkılırsın! Çıkarı için atmayacağı takla olmayanın dayanılacak bir cüssesi yoktur!
Madem insan emeği o denli kutsal ve mademki bizler o emeğin savaşımını veriyoruz, onun bunun düşünsel emeğini ve ürününü babasının malıymış gibi alıp kendine mal eden birisi bizim yaslanacağımız yer olmamalı!
Bu tür palmiye adamların gölgesinde ayrık otu bile barınamaz! Kendisi dışındaki herkese kâğıt mendil gibi bakan bu tür kişilerin kuracağı süslü cümleler, La Fontaine fabllarındaki tilki-karga meseli gibidir. Amaç; peynirdir, karganın sesi değil!
 
BİZ TROLLERE ESKİDEN ŞAKŞAKÇI DERDİK!
AKP İktidarının bu ülkeye bıraktığı en berbat posalardan birisi de bu troller oldu. Her tez, kendinin karşı tezini yaratır der felsefe! AKP Trolleri de kendi karşıtı trolleri yarattı!
İktidarın bir yerine en alçak sesle bile bir eleştiri getirseniz bu “Troller Korosu” konsere başlıyor!
Muhalefetin bir yerine en alçak sesle bile bir eleştiri getirseniz bu “Troller Korosu” konsere başlıyor!
Gördüğünüz gibi iki tümce arasındaki fark tek sözcük; birinde “İktidar” diğerinde “Muhalefet”. Sonuç olarak değişen bir şey yok!
Siz, siz olun; trolleşmeyin. Beslemenin sesi yemi kesilince kesilir! Sonra bu sizde alışkanlık yapar. Sizi kim beslerse onun sesi olursunuz. Sonra siz, siz olmaktan çıkar “Sahibinin sesi!” olursunuz.
 
GÜZ YORGUNLUĞU!
Tam üç yıldır Nazım Kırnapçı Şiir Evi inşaatıyla uğraşıyorum. Çok büyük oranda inşaat çalışmaları bitti. Şiir Evi alanına elliye yakın çeşitli türden fidan dikildi. Eskileri elden geçirilip bakımı yapıldı. Sebze üretme bahçemiz de enikonu oturuştu. Hatta bu yaz bizi şaşırtan ölçüde ürün de aldık.
Bütün bu çalışmalar kitap ve dergi okuma hızımı düşürdü. Üzerinde çalışacağım dosyalarım birikti. En önemlisi de yoruldum. Bu nedenle bu hafta Radyo TEK İnternet TV’deki programımı bitiriyorum. Görünen o ki bir iki sayı sonra Halkın Sesi Gazetesine yazmayı da bırakacağım.
Kendimle baş başa kalıp dinlenmek ve yazınsal çalışmalara yoğunlaşmak istiyorum.