Muslu Belediye Başkanı Sabahattin Adıyaman’ın Eren Enerji’yle ilgili açıklamalarını okudunuz mu?

Başkan, vermiş veriştirmiş Eren Enerji’ye…

Neler dememiş ki…

Eren Enerji’nin kar için insan yaşamını hiçe saydığından tutun emek sömürüsüne kadar ciddi iddialar var basın açıklamasında…

Sabahattin Adıyaman, mevcut belediye başkanları arasında beklide beşeri ilişkimin en iyi olduğu kişi…

Ayda yılda bir de görüşsek, frekanslarımız aynı olduğu için iyi anlaşırız…

Adıyaman, dün “geç kalınmış” da olsa haklı bir çıkış yaptı…

Geç kalınmış diyorum çünkü, özellikle Çatalağzı ve Muslu Belediyesi’nin Eren Enerji Termik Santrali’nden ciddi maddi yardım ve istihdam desteği aldığını, dolayısıyla iyi ilişkiler içinde olduğunu bilmeyen yok.

Yerel yönetimlerin hali ortada…

Vatandaş zaten işsizlikten kırılıyor…

Bu iki zafiyeti en iyi şekilde değerlendiren Eren Enerji, işsiz halkı ve yerel yönetimleri sömürerek önce sahillerimize demir atıyor, sonra ormanlarımızı, havayı, suyu kirletiyor, doğal yaşamı bitiriyor.

Baktılar ki, Zonguldak halkı kaderine razı…

İnsanlar “iş, ekmek olsunda…”  deyip doğayı hatta sağlığını diyet olarak ödemekten çekinmiyor…

Ver elini yeni termik santraller!

Sabahattin Adıyaman, belli ki ayıyla yatağa girilmeyeceğini anladı…

Umarım Çatalağzı Belediye Başkanı Mehmet Alim de tehlikenin farkına varır da bölge halkı bu cinayete artık bir dur der!

Kaz Köy’e termik santral yapılmasını destekleyen kaz kafalı gazeteciler o tarihte, “Gençler taş mı yiyecek? Mumla mı aydınlanacağız?” diyerek santralin propagandasını yapıyordu.

Şimdi aynı gazeteciler çevreci kesilmez mi?

Aslında onlarda biliyor Zonguldak’ın “Enerji üssü” yalanıyla termik bir çöplüğe dönüştürülmek istenildiğini…

Umarım artık anlamışlardır:

Ölülerin işe de ihtiyacı yok aşa da!

***

Bazen sözler boğazında düğümlenir...

Ne diyeceğini bilemez, öyle kalırsın…

Tıpkı şuan olduğu gibi…

Gazeteci Harun Ersoy’un ciddi bir sağlık problemi olduğunu duymuşsunuzdur…

Bir süredir karşılıklı yazdıklarımız nedeniyle aramızın açık olduğu da malumunuz…

Hayat o kadar ilginç ki…

Daha düne kadar taşlama yazılar yazıp, birbirimizi kızdırmak için kimi zaman çizmeyi aşsak da…

Geçmişin hatırı hep vardı ikimizde de…

Siz benim yerimde olsanız ne yapardınız bilmiyorum ama…

Önceki gün Cevdet Akgün’le eşini telefonla arayıp ziyaret etmek istediğimizi söyledik…

Eşi, o gün ziyarete müsait olmadığını söyledi ama ilk fırsatta gideceğiz…

Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur…

Sevgili Harun Ağabey… Sana bir şey itiraf edeyim mi? Hani şu Hürriyet Gazetesi’nin Kelebek ekinin düzenlediği dereceye girdiğin yıldız yarışmasında çekilmiş fotoğrafın var ya… Hani şu at yelesi saçların, kaytan bıyıklı olduğu resim. Hep imrenmişimdir o halini…

Kim bilir, belki de seni kıskandığım için sataşıyorumdur?

Hadi be koca adam, sensiz olmaz bu satırlar…