Her toplum layık olduğu gibi yönetilir…

Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti de layık olduğu gibi yönetiliyor!

Bu köşeden birkaç kez Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti’yle ilgili bana göre ciddi iddialar ortaya koymuş, cemiyetin “Tört-uç” başkanı Derya Akbıyık’tan yanıtlamasını bekledim…

“Tört-uç” da neyin nesi derseniz hemen söyleyeyim…

Rahmetli Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yusuf Günaydın, ölene kadar cemiyet başkanıydı…

Sağlığında kimse koltuğu ondan alamadı…

Tipik bir Karadenizli olan Günaydın, o sevimli şivesiyle koltuğunu korumasının formülünü  “tört-uç” kuralıyla açıklardı…

Yani 7 kişilik yönetim kurulundan 4 kişi gazetecilik yapmayan ama Yusuf Günaydın’a yakın isimlerden oluşurdu… Bu “tört” kişi bakkal, emlakçı, kasap, emeklilerden oluşurdu…

Geri kalan 3 kişi ise “Gazeteci yok” demesinler diye aktif gazetecilik yapan kişiler olurdu…

İşte o “tört” kişiden biri de eski gazozcu o dönemin emlakçısı Derya Akbıyık’tı…

Gazetecilikle uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen Akbıyık ilk önce cemiyet yönetimine girdi…

Ardından da Günaydın’ın vefatı sonrasında tombaladan başkan oldu!

Aradan neredeyse 12 yıl geçti…

Peki hayatında daktiloyu eline almamış, fotoğraf çekmeyi bilmeyen biri nasıl olurda 12 yıldır hala gazetecilik gibi saygın bir mesleğin cemiyet başkanı oluyordu…

Eğer ekmeğini bu işten kazanan, bu işin çilesini çeken insanlar o cemiyete sahip çıkmazsa Akbıyık gibi biri tabi ki yırtık dondan çıkar o koltuğa oturur…

Bakın ortada direk Dernekler Masası’nı ilgilendiren son derece ciddi yolsuzluk iddiaları var…

Sayın Vali, Basın Savcısı,  Dernekler İl Müdürü ve gazeteci arkadaşlarımızın bu iddiaların üzerine hassasiyetle gitmesi gerekmez mi?

Ham biz ne dedik ki? Ortalama aylık geliri 5-6 bin lira olan bir dernek kimsenin vicdanına bırakılarak yönetilmemeli…

Tepkiler üzerine birkaç ay önce emlakçılığı bıraktığını söyleyen Derya Akbıyık, haftalık bir gazete ile ailesinin geçimini sağlayabiliyorsa diyecek sözümüz yok… Bunu sorgulamak haddimize de değil!

Ama cemiyetin her kuruşunun hesabını vermesini istemek kadar doğal ne olabilir?

Bire bir görüştüğüm cemiyet yönetim kurulu üyelerinin neredeyse tamamı karar defteri ve gelir gider hesaplarının kendilerine gösterilmediğini söylüyor…

Peki bu o yöneticileri haklı kılar mı?

Elbette hayır… Ortada bir yolsuzluk varsa bunun hesabını yine o yönetimdeki arkadaşlar verecek. Onlarca gazeteciyi temsilen o yönetimde olan herkes harcanan her kuruştan sorumludur.

Bakın çok değil birkaç yıl önce cemiyet yönetiminden istifa eden Yeni Adım eski yazarlarından Ali Yıldız, Erdemir’den alınan hibenin usulsüz kullanıldığı gerekçesiyle bu kirliliğe ortak olmamak için istifa etti… Peki Eren Holding, Basın İlan Kurumu, bağış ve reklamlardan alınan paralar nereye gitti?

Şafak Gazetesi’nde yazdığı günlük köşe yazılarında “övgü” ile “yağcılık”ın ayarını tutturamayan, kendini ombusman ilan edip hiçbir ihtisası olmayışına rağmen her konuda millete akıl satan, abartılı övgüleri neyin karşılığında yazdığını hep merak ettiğim Derya Akbıyık’la son olarak Diyarbakır’da bir ödül töreninde karşılaştık…

Otelde şahit olduğum bir olay Derya Akbıyık’ı tanıyan biri olarak beni şaşırtmadı ama bu kentte gazetecilik yapan biri olarak onun adına utandım…  Öylesine saygın bir organizasyona mesleği kasap olan biriyle gelmesi de son derece manidardı!

Dedim ya, mesele Derya Akbıyık meselesi değil…

Ne zübükler yönetti bu memleketi…

Akbıyık ne ilk ne de son!

Benim kızdığım Akbıyık’ın kıyafet alarak, kalıp kağıt alarak, tatile götürerek, abartılı faturalarla cemiyetin parasını söğüşleyen ve nemalandıkları için bu talana sessiz kalan gazeteciler… Ve bu şarlatanlığa sessiz kalan diğer gazeteciler…

 Denemesi bedava…

Hadi çıksın birisi de sorsun Derya Akbıyık’a…

“Karar defteri nerede?”