Bir sürücü olarak değil eleştirim, bizatihi yaya olarak kendimizi eleştiriyorum. Yayaları koruyup kollamak adına trafikte yaya önceliği yürürlüğe koyulduğundan beri, tek caddelik güzergâhımız da zaten arapsaçına dönen trafik sorunumuz, iyice düğümlendi birbirine.
 İnsan sağlığı ve yaşam hakkı önceliği üzerine olumsuz bir kelam etmek haddimize değil. Yayalara öncelik bir yaya olarak da  işime gelir ayrıca ve fakat.
Asıl mevzu, insan sağlığımızı, kuralları hiçe sayarak biz yayalarda tehlikeye atıyoruz, bu konuya dikkat çekmek amaç.
İnsanca yaşamak, insan gibi yaşatmak her platformda ve her koşulda elbette öncelik olmalı…
İyi de Sayın yetkililer; yayaların akıllarına estikleri gibi caddenin ortasından, kıyısından köşesinden trafiğin içine atlamaları, hiç hoş değil yani. Sonuç itibarıyla insan sağlığı ise söz konusu olan, araç kullanan insanlarda düşünülmeli bir parça. Önündeki yayaya yol verirken, trafik akışını takip ederken araç sürücüsü, bir bakmışsın aracın sağından solundan dalıyor vatandaş yolun içine.
Yayalara öncelik uygulaması başladığından beri, yaya geçitleri aksesuar gibi kalakaldı yolun ortasında. Enine geçilmesi gereken yol, dikine kullanılmaya başlandı uygulamadan sonra. Yaya aklına estiği gibi kullanıyor caddeyi. Sürücüler kadar, yayalarda trafik kurallarından sorumlu ve uymak zorundalar öyle değil mi?
Işıklardaki boş vermişliğimiz zaten dillere destan, kırmızı ışıkta alıp başını gidiyor insanlar, sanki kordon boyu gezi sefasında vatandaş.
Trafik kurallarında ve işleyişinde sürücülerin denetlendiği kadar, yayalarında denetlenmesi gerekiyor. Bizim gibi yol ve cadde olanakları çok kısıtlı kentlerde, bir cadde üzerinden işleyen trafik akışının daha sağlıklı olabilmesi için karşılıklı uyum şart.
Kurallara uyum denetlenirken, yayalarında bu uyuma katkı sağlamaları adına gereği yapılmalıdır diye düşünüyorum. Yaya geçitleri ve ışıklar konusunda yayalara eğitim şart, gerekirse cezada kesilmeli…
Sorunlar, karşılıklı muhataplarınca gereği yapıldığında, çözümlenir.
ZONGULDAK KOZLU VE ÇEVRE PLAJLARI
Yaz mevsimi kapıya geldi dayandı, önümüzdeki günlerde sahil kıyıları şenlenmeye başlar.
Ramazan sonrası bayram tatili de işin içine girince, havaların ısınmasıyla biz kent sakinleri için deniz kenarları bir nevi tatil beldesi olur.” Herkesin birileri gibi imkânı yok ki toplasın valizi de gitsin Maldivlere.”
Küçük büyük olarak sıraladığımızda, kıyı şeridimizde ihtiyaca cevap verebilecek birçok koy olsa da, sadece kapuz plajında var olan sosyal tesis, yoğunluğu ve önceliği oraya çekiyor.
Sezonun açılmasıyla birlikte balık istifi bir deniz sefası için yolumuzun düşeceği aşikâr.
Herkesin gözbebeği kapuz plajı ve onun üzerinden nemalanmaya çalışılan, gövde gösterisine dönüştürülen zihniyetler şovlarını yine yaparlar. Kimsenin tekelinde olmayan ve Zonguldak halkına hizmet için Belediyenin denetiminde olan bu tesisin koşullarının iyileştirilmesi elbette önemli.
Fakat bu durumu abartıp kişilerin kendi lehine çevirme şovmenliği de yersiz.
 Kendine sıra dışı ayrıcalık yaratmak isteyenlerin ve özel mülkü gibi kullanmak isteyenlerin çok olduğu bir tesis Kapuz plajı! Zonguldak Belediyesine, yani vatandaşa ait bu eşsiz koyun talebe cevap vermekteki yetersizliği göz ardı edilmemeli. Sağında solunda var olan koylara tesis yapma cesareti gösterilmemesi belki Karadeniz’in hırçınlığından kaynaklanıyordur, belki de tembelliğimizden.
Birkaç yıldır Zonguldak kıyı şeritlerinde var olan koylarda, özellikle içinde tesis olanlarda tespit ettiğimiz en büyük sorun, tuvaletlerin kepazeliği üzerineydi. Hayvan çeksen içine girmeyecek iğrençlikteki yerlerde, insana hizmet ve birde ücret karşılığı hizmet, oldukça düşündürücü.
 Kozlu sahili de bu konuda sınıfta kalanlardan. Şehrin göbeğinde, bir halk plajında, ilkellik ötesi hijyen yoksunluğunu defalarca dile getirmemize rağmen, yetkililerce görmezden, duymazdan gelindi. Sadece koltuk kapmaca üzerine kurgulanan bir yönetim hırsının, umarım bu defa esiri olmaz yetkililer. Bu coğrafya, gelecek kuşaklara emanet edilecek en kıymetli servetimiz. Dahası bu zaman diliminde de insanca yaşanılması hak olan kıymetlimiz.
Sahil şeritlerini sadece Belediyeler mi denetliyor bilmiyorum ama bu konuda söz konusu olan insan sağlığını hiçe sayan zihniyetlerin, artık cezai yaptırımla önüne geçilmesi gerekir kanaatindeyim.
 Hatır gönül ilişkisinin böyle durumlarda kendini soyutlamasını diliyoruz zira söz konusu olan İnsan sağlığı.
Denizin rengini değiştirecek kadar içine tuvaletlerini yapanlarında aynı suyun içinde olduklarını düşünmeleri gerekiyor. Özellikle açık deniz olmayan kapalı koylarda, çocukların sağlığı böyle durumlarda çok büyük tehlikeye giriyor çünkü çocuklar yetişkinlerden daha çok su yutuyor..
Eğer tesis olarak işletmeye açıyorsanız böyle yerleri, bütün ince detayları da halkı bilinçlendirmek adına dillendirmek, hatta anonslarla beyinlerin içine kazımak gerekiyor. Gerekirse cezai yaptırım da uygulanmalı. Hiç kimsenin bir diğerinin sağlığına, yaşam hakkına zarar verme lüksü yok, olmamalı da. Tesislerde Mavi bayrak lüksünü bile hiç saydıran ilkelliğimiz, doğanın mucizesi olan koylarımıza büyük haksızlık.
İnsana hizmetin, insanca karşılığı olması temennisiyle, kaliteli hizmetler ve bilinçli tüketimler.