Küçükken “kuşdili” ile konuşmak ayrıcalıktı…

Kelimenin sonuna  “ge” , “gu”, “ga” getirir, şifreli konuştuğumuzu zannederdik…

Örnek mi?

“Segenigi segevigiyogorugum”

Nerden çıktı bu kuşdili şimdi?

Cumartesi günü CHP’nin Danışma Kurulu toplantısında kürsüye gelen CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu, tıpkı kuşdilinde olduğu gibi yarım yarım konuştu…

Konulara hakim olanlar Turpcu’nun boş bıraktığı kelimeleri zihninde tamamlamak zorunda kaldı çoğu zaman…

Kim bilir belki de bulunduğu konum itibariyle öyle konuşmak zorunda hissetti kendisini…

Esasında söylediklerinin tamamına yakını doğruydu…

Ama kimseyi kırmayayım derken yanlış anlaşılmalara da neden oldu…

Toplantının açılış konuşmasının ardından basına kapalı olduğu söylenince öfkelensek de kuzu kuzu çıktık salondan…

Bir gazeteci için davet edildiğiniz bir toplantıdan dışarı çıkartılmak son derece can sıkıcı bir durum…

Demokrasiyi savunan bir siyasi partiye, kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan insanlara kapalı kapılar ardında konuşmak yerine daha, daha demokratik bir platformda, kamuoyunun önünde tartışmak yakışmaz mıydı?

Kimden neyi saklıyorlarsa?

Hem bu sayede o gün yaşanan tartışmalar daha ölçülü olur, insanlar ağzından çıkana özen gösterirdi…

Yaklaşık 5,5 saat süren toplantıyı CHP üyesi olan gazetecilerin takip ettiğini öğrenince toplantının yapıldığı salona bu kez gözlemci olarak gittim…

Salonda destek bulmayan cılız homurdanmalara rağmen ısrarla çıkmadım dışarı…

Söz verdiğim için yaşanan tartışmaları haber yapmayacaktım ki…

Pusula, üçüncü şahıstan kulaktan dolma duyduklarını haber yapınca biz de haber yazmak zorunda kaldık olanları…

Çünkü şartlar değişmişti!

Gazeteci binlerce insanın merakla beklediği toplantıyı haber yapmayacak da neyi yapacaktı?

Onun için şimdi daha rahat yazabiliyorum…

Bana göre toplantıya damga vuran yaşanan tartışmalardan çok Şerafettin Turpcu’nun kendisinden beklemediğim çıkışıydı… Siyasi yaşamında bugüne kadar mülayim bir fotoğraf veren Turpcu, kuşdiliyle de olsa kendisinden beklemediğim sözler sarf etti…

Genel seçimlerde çalışmak yerine yatan, hatta adı başka siyasi partiye destek vermekle anılan CHP’liler böylesi bir toplantıda konuşulmayacaktı da nerede konuşulacaktı?

CHP’li Zonguldak Belediyesi’yle ilgili iddialar, şikayetler, sorunlar konuşulmayacaktı da ne olacaktı?

Hatta kendisine yönelik yürütülen karalama kampanyasına ilk kez bu kadar keskin ifadelerle yanıt verdi…

Bir ara Turpcu cesaret hapı mı yuttu dedim kendi kendime…

Danışma Kurulu toplantısının ruhuna uygun bir yüzleşme oldu Cumartesi günü…

Ne yani Harun Akın ve Ali İhsan Köktürk çalıştı da biz mi görmedik…

Efendim şu kadar gün gelmiş, şu kadar gün seçim çalışması yapmış…

Dostlar alışverişte görsün!

Halbuki, parti tabanında karnesinde kırıkları olan Harun Akın için iyi bir fırsattı genel seçimler…

Harun Bey’in, 7 Haziran’da o çok eleştirdiğimiz Halil Furat kadar çalışmış olsaydı, ilk yapılacak eğilim yoklamasında birinci çıkması işten bile değildi…

Siyasetin uzun soluklu bir maraton olduğunu en iyi bilenlerden biri olan Harun Akın, politikada bir yarış bitmeden diğerinin başladığını nasıl göremedi anlamış değilim…

Turpcu’nun birinci sıra olması münasebetiyle alışılagelmiş bir üslup kullanarak söylemesi gerekenleri söyleyişine şaşırmadım desem yalan olur…

Memleketin her an olası bir erken seçime hazır olduğu bir dönemde cumartesi günü yapılan toplantı gösterdi ki, Turpcu “ne şiş yansın ne kebap” demek yerine bu tarz karakterli siyaset yaparsa kimsenin koltuk değneğine ihtiyaç duymaz…

Aksi taktirde ne Halil Posbıyık’a güvenebilir bu saatten sonra ne Harun Akın’a…

Delegenin desteğini almadığı sürece 20 yaşında aklı başında biri çıkar Deniz’den daha ağır bir ders verir Turpcu’ya…

Hele ki kulislerde konuşulduğu gibi 22 Kasım’da erken seçim olursaaaa…

Sonra adı yazılır tarihe altın harflerle…

“Anakara’da 5 ay mebusluk yapmıştı” diye!