Bizim Takkeli Meczup, Bay Kadir Mısırlıoğlu, daha iki hafta önce, 19 Ocak 2019 tarihinde kendi web sitesinde, Atatürk ve İnönü’ye hitaben diyor ki: "Uyduruk zaferin, 3,5 sene de Yunanı yenmişsin de bayram yapıyorsun. Bu millete ayıptır. 190 bin kişi Yunan ordusu; 190 bin Türk Ordusu (iki ordu eşit demeye getiriyor) Bursa'yı bir kurşun atmadan Yunana teslim ediyorsun... ( 3.5 yıl sonra) Sakarya'da yeniyorsun Yunanı. Yunan ordusunda ihtilal çıkmış, Cumhuriyet ilan edilmiş, krallık yıkılmış şartlarda..." (1) Kadir Bey, Atatürk ve İnönü’ye seslenişinde şunu demeye getiriyor; .’Yunan ordusunda ihtilal çıkmasaydı, sen Yunanı zor (nah) yenerdin. E.S.” Bu, yaklaşım tam anlamıyla ülkenin kurtuluşuna üzülmektir, daha doğrusu Yunan saflarına katılmaktır.

Söylediklerinin hepsi de yalan..

Bursa, 8 Temmuz 1920'de işgal ediliyor.. kim bulmuş, kim görmüş 190 bin kişilik orduyu? 190 bin Türk ordusu bir yana.. Yunan ordusunun karşısına çıkaracak düzenli ordumuz bile yok henüz. Sultan Vahdettin, onun hükümeti tarafından, 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması ile ordu dağıtılmış, silahları toplatılarak işgal güçlerine teslim edilmiş.. Üstün silahlar ve eğitimli Yunan orduları karşısında; Ege'de Salihli hattında Çerkez Ethem, Aydın Nazilli hattında ise Demirci Efe gibi silahlı milisler (çeteler) var yalnızca.. (2)

O dönemde Ankara’da toplanan Kurtuluş Meclisi ile işbirliği içinde cephe savunmasına koşan milis güçleri, kendi mahallelerinde aynı zamanda kuvvet komuta görevlerini de üstlenmiş durumdalar. Düzenli ordu kuruluşuna karşı direniş içindeler. Öte yandan, kaynak sağlamada uyguladıkları şiddet yöntemi nedeniyle yöre halkları yakınma içindeler.. Batı cephesinde düzenli ordu, Bursa'nın işgalinden tam üç ay sonra, Ekim 1920'de kurulabiliyor.. Ve bu tarihte, Batı cephesindeki toplam asker sayımız, ancak 27,500 asker dolayındadır. (3)

Kadir Mısırlıoğlu, Kurtuluş Savaşı
nda, Yunan tarafına geçmiş ve; " Yunan Ordusunda ihtilal çıkmasaydı, Yunan krallığı yıkılmasaydı, Cumhuriyet ilan edilmeseydi, Türkler bizi yenemezdi" demeye getiriyor.

“Uyduruk Zafer” deyimi, son kuşak gericilerin ortaya atığı bir kavramdır. Bu deyim ile, aslında öyle kanlı ve şiddetli bir Kurtuluş Savaşı olmadığını dile getiriyorlar. Peki, o zaman 1919-1923 yılları arasında Batı Cephesi’nde ne oldu? Başta; Kadir Mısırlıoğlu, Hasan Hüseyin Ceylan ve Abdurrahman Dilipak olmak üzere, günümüz gericilerine göre Yunan askerleri Ege’den Ankara yakınlarına kadar gelmişler, sonra da kendiliğinden geri çekilmişler. Kurtuluş Savaşı tarihi ise, Mustafa Kemal, Mustafa İsmet ve Mustafa Fevzi Paşalar tarafından sonradan yazılmış, birer “Uyduruk Zafer”, ve “Uyduruk Tarihtir.”

Peki, durum gerçekten öyle midir?

İyi bilinmelidir ki, onların asıl dertleri; Kurtuluş sonrası, Saltanat ve Hilafetin kaldırılarak Cumhuriyet’in kurulmuş olmasıdır.. Bu nedenle, Ulusal Kurutuluşun ve Kuruluşun önderlerine karşı, tam 100 yıl sonra, belgesiz yargı, savunmasız infaz süreci işletilmektedir. Bu bir hesaplaşmadır. Belge ve gerçeklere uygun olması gerekmiyor.. Günümüz gericileri, ile Ulusal Kurtuluş zaferi ve zaferin canlı tanıkları arasında yaklaşık 100 yıllık bir zaman süreci var. Oysa o günkü koşulları yakından yaşayanlar, dahası o heyecanlı yılların içinde yer alan canlı tanıklar ve olayların aktörleri arasında Mustafa Kemal, Mustafa İsmet ve Mustafa Fevzi Paşalara Muhalif kişiler bulunmaktadır. Üstelik o dönemin içinde yer almış olan bu tarihsel aktörler, günümüz gerici yazarların göklere çıkardığı kişilerdir.

Kaynaklar, gericilerin aksini söylüyor.

Sağlık bakanı olarak Batı Cephesi’nde seyyar hastane açan Dr. Rıza Nur, o dönemin yakın tanığıdır. Rıza Nur; Mustafa İsmet Paşa’dan (İnönü) sonra, ikinci adam olarak TBMM tarafından Lozan delegasyonu seçilmiş; Barış Anlaşmasına imza atanlar arasındadır. Rıza Nur, sağlığında Atatürk ile barışık değildir. Atatürk’ün ölümüne dek Yurt dışına çıkmış, 1938’de dönmüştür. Birçok kitaplar bırakmıştır. Kadir Mısırlıoğlu’nun aksine, onun Kurtuluş Savaşı’nı küçümseyen bir tek tümcesi yoktur. (4)

Yine Rauf Orbay, Kurtuluş Savaşı ve Lozan görüşmelerinde Meclis Hükümetinin başı durumundaki Atatürk’ten sonra başbakan olarak ülke yönetiminin ikinci adamıdır. Bütün süreç onun desteği ve onayı ile yürümüştür. Rauf Orbay da o yıllarda gerici vekillerin temsilcisi durumundadır. Cumhuriyet sonrası, Atatürk’ün ölümüne değin
yurt dışında kalmıştır. Anı kitapları yazmış röportajlar vermiştir. O da Takkeli Tarihçimiz Kadir Mısırlıoğlu, Abdurrahman Dilipak, Hasan Hüseyin Ceylan, Hasan Mezarcı ve Liboş Kardeşler Mehmet ile Ahmet Altan gibi düşünmüyor. (5) Rauf Orbay: Hiç birimiz olmasaydık Kurtuluş Savaşını Atatürk gene başarırdı. Ama o olmasaydı hiçbirimiz onun yaptığını yapamazdık” (6)

Dış kaynaklara da bakmak gerek.

Kurtuluş Savaşı sonrası büyük bir bozguna uğrayan Yunanistan’da, İngiltere’de yaşanan iç olaylara ve savaşı yöneten asker sivil yöneticilerin anıları da Kadir Mısırlıoğlu’nu değil, her alanda yok saymaya, belgesiz, uyduruk yazımlarla karalamaya çalıştıkları Resmi Tarihi doğrular nitelikte. Savaş kaybedildiği için İngiltere’de, bakanlar çekildiği için Lloyd George hükümeti görevden çekildi.
Yunanistan’da ise; e
ski başbakanlardan Dimitri Gunaris, Petros Protopapadakis, Nikolaos Stratos, Gunaris ve Protopapadakis hükümetlerinde Dışişleri Bakanı Georgias Baltatsis, Gunaris Hükümetinde İçişleri Bakanı olan işgalci general Georgios Hacianestis. Prens Andrew yargılanarak, çok büyük sayıda can kayıplarından sorumlu tutulmuşlar; vatana ihanet suçundan idam edildiler. (7) Bütün bu gelişmeler güya muammalı ve uyduruk bir zafer nedeniyle mi oldu Bay Mısırlıoğlu?
 
Atatürk düşmanlığı Takkeli Meczubu Kurtuluş Savaşına da düşman ediyor.. “Keşke Yunan galip gelseydi de medreseler yıkılmasaydı” diyor. (8) Bu kafa yapısıyla, Müslüman olduğunu hala nasıl iddia edebiliyorlar ona şaşarım..
Kaynaklar:
1. Yeniçağ Gazetesi, Kadir Mısırlıoğlu Yorumu: Uyduruk Zafer, 20.01.2019.
2.
.Atatürk, Nutuk, Başlık: “Samsun’a Çıktığım Gün Umumi Durum ve Manzara.”
3. Genelkurmay Başkanlığı, Türk İstiklal Harbinde Batı Cephesi, C.II, 1999, s. 225.
4. Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım (4 Cilt). Altındağ Yayınevi, 1967.
5. Cehennem Değirmeni, Rauf Orbay,
6. Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Dünya yay. Dünya yay.
7.
Turgut Özakman, Çılgın Türkler, Bilgi yayınevi, 275 baskı, 2006,.
8.