UYDURULAN DİN İNDİRİLEN DİN
Köşemde bazı arkadaşlarımın değerlendirmelerine yer vermeyi sürdürüyorum. Bu kez sıra Oğuz Ayçiçek’te. İlgiyle okuyacağınızı düşünüyorum.
Tüm dünyada din kavramının algılanma şekli, tümden problemli bir hal almış durumdadır. En kısa ama etkili tabir ile “Din toplumların afyonudur” sözü bu durumu özetlemek için yeterlidir kanımca. Tabi afyon tabiri ile nitelendirilen dinin, uydurulmuş din olduğunu bilip ona göre bu sözü değerlendirmek gereklidir.
 Rab tarafından lütfedilen kutsal kitaplar, sosyal yaşamı düzenlemek için inmişken, amacının dışına çıkartılarak ruhban sınıfı oluşturmuş, düzenleyip şekillendirmesi gereken hayatın ve sosyal yaşamın merkezine oturtulamamıştır ne yazıkki. İslam denilince akla gelen namaz, oruç, başörtüsü, kurban kesmek vb. uygulamalar ile sınırlı kalan bir din anlayışı ile toplumdaki infiali bertaraf etmek imkânsız hal almıştır. Hâlbuki İslamiyet’in amacı indiği toplumda ki din anlayışını değiştirmekti. ZiraMuhammed Peygamber’in yaşadığı dönemde dindarlık yok değildi. Fakat adaletsizliğin, günahın, sapkınlığın kol gezdiği o günün toplumun da insanların dizayn ettiği dinin sosyal yaşamamüdahalesihiç yoktu.
Din günümüzde ise vahyin değil kültürün etkisi ile dejenere olmuş ve statükoya boyun eğdirilmiştir. Öncelikli olarak İslam dininin hedefinive amacını düşünme zaruretini kabul etmek gereklidir. Sadece kulaktan dolma bilgilerle kendince“dini bir uygulama”şekli oluşturan toplumlarınhali ortadadır. 1400 yıl önce sosyal yaşamın yerle bir olduğu döneme inen kitabın amacını, oluşturmaya çalıştığı bilinci ve sosyal yaşamı nasıl inşa ettiğini kavramaya çalışmalı her Müslüman. Dünya barışı, hak ve hukuk çerçevesinde adil bir hayat, eşitlik ilkesinin her zümreye temas etmesi gerçeğinin kabulü, gerekli olan zemini oluşturmanın en önemli şartlarındandır. Bu anlamda Allah’ın biz insanlara lütfettiği kutsal kitabımızı doğru anlamanın metodunu geliştirmek boynumuzun borcudur. Her okuyanın farklı anlamlar çıkaracağı sorusu aklınıza gelmemeli. Çünkü baştan sonra nasihat olan kutsal kitabımızın biz insanlara verdiği ilk ve en önemli mesaj, BARIŞ’tır. “Ey iman edenler! Hepiniz barış ve selamete girin de şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin aranızı açan belli bir düşmandır.” (2/208)
Tabi günümüzde barışın sağlanması için dini uygulamalar, vecibeler, içtihatlar, ritüeladı altında ortaya atılan tüm düşünceler gördüğünüz üzere yetersiz kalmaktadır. Zira sosyal yaşama müdahalesi olmayan bu düşüncelerin, “Birlik olun” emri veren Allah’ın isteğine de cevap verememektedir. Dini vecibelerin kişisel boyutlarda sınırlı kalması veyahut bir grup halinde ortaya çıkması aynı neticeyle yani hüsran son bulur. Çünkü Allah’ın birçok ayetinde bölünmeyin, gruplaşmayın uyarılarıbu yaşam formundaki amacımıza ulaşmamızınolmazsa olmazlarındadır. Fakat birçok uyarıya kulak asmayan bizler bölünme konusunda sınırlarımızı aşmış durumdayız. Her zümre, her cemaat biz en doğruyuz propagandası ile yürüyüşüne devam ederken hizipleşmenin kaymağını da fütursuzca yemektedir. Bunların hepsi bir kenara 80 milyonluk bu ülkede hemen herkesin ağzında “Elhamdülillah Müslüman’ım” sözü dolaşmaktadır! Bölünmüşlükte sınır tanımayan toplumumuz, sadece bu konuda hem fikir olmuştur! Oysa din söylem ve eylemin bütünleşmesi ile can bulmazmıydı?Peygamberimiz bu dinin inşasında sadece söylemleri ile mi bir metotgeliştirmiştir? 23 yıllık mücadelesini sadece konuşarak mı sürdürmüştür? Elbette ki öyle değildir! Dünyanın en büyük devrimini gerçekleştiren Muhammed Peygamber canı pahasına önce “abduhu” sonra “resuluhu” olarak söylem ve eylem bütünlüğünün nasıl olması gerektiğini son nefesine kadar göstermiştir!
 
YARATANIN DİLİNDEN MUHAMMED PEYGAMBER
 
Sevgili peygamberimizi, yaratanın dilinden daha doğru tanıyabilmek için buyurun ayetleri beraber okuyalım.
 
•Hz Muhammed Güzel Ahlak Örneği Olarak Gönderilmiştir:
"Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.“ (Kalem 4)
"Ant olsun, Allah'ın resulünde sizin için… güzel bir örnek vardır.“ (Azhab 21)
"Nitekim biz size, ayetlerimizi okuyacak, sizi kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti ve bilmediklerinizi bildirecek, aranızdan bir peygamber gönderdik." (Bakara 151)
"Kim Resul'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!"(Nisa 80)
"De ki, Ey insanlar, şüphesiz ben göklerin ve yerin yaratıcısı ve sahibi olan ve kendisinden başka tanrı bulunmayan, hem dirilten hem öldüren Allah'ın sizin için görevlendirdiği peygamberim. Sizler de Allah a ve O'nun okuyup yazması olmayan, Allah a ve sözlerine inanmış olan Peygamberlerine inanın, ona uyun ki, doğru yolu bulabilesiniz."(Araf 158) 

• Hz Muhammed Güvenilir Bir İnsandı:
"…Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Şura 15)
"Onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar. "(Enam 33)
"Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler."(Mümin 8)
"Bir peygambere emanete hıyanet yaraşmaz, kim emanete ihanet ederse, kıyamet günü hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir."(Ali İmran 161)

• Hz Muhammed Merhametliydi:
"Ey Muhammed! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."(Enbiya 107)
"Ant olsun ki size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün; müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.“ (Tevbe 128)
"…Onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi… Onları affet, bağışlanmaları için dua et."(Ali İmran 159)

• Hz Muhammed Hakkı Gözetirdi:
"…Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adil olanları sever."(Maide 42)

• Hz Muhammed Sabırlıydı:
"…Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir."(Bakara 153)
"…Allah sabredenleri sever."(Ali İmran 146)
"(Ey Muhammed ) O halde yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret."(Ahkaf 35)
"Onların… söylediklerine katlan ve onlardan güzellikle ayrıl."(Müzemmil 10)

• Hz Muhammed Verdiği Sözde Dururdu:
"Ey iman edenler! Allah ve insanlar arasında verdiğiniz söz ve bağlantılarınızı yerine getiriniz."(Maide 1)
"Verdiğiniz sözleri yerine getiriniz. Çünkü söz (veren sözünden ) sorumludur."(İsra 34)
"Bir de anlaşma yaptığınız zaman Allah'ın ahdini yerine getirin. Yeminleri sağlam bağladıktan sonra onları bozmayın…"(Nahl 91)

• Hz Muhammed Hoşgörülüydü: 
"Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir. "(Şura 43)
"Sen suçları bağışla, iyi şeyleri buyur ve cahillerden yüz çevir."(Araf 199)
"Onlar bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini yenenler, insanların kusurlarını bağışlayanlardır. Allah iyilik edenleri sever."(Ali İmran 134)

• Hz Muhammed Zamanı İyi Değerlendirirdi: 
"Öyleyse bir işi bitirince diğerine koyul…"(İnşirah 7-8)
"Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur."(Necm 39)

• Hz Muhammed Danışarak İş Yapardı: 
"…Onların işleri aralarında danışma iledir."(Şura 38)
"…İş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi, Allah a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever."(Ali İmran 159) 
 
OĞUZ AYÇİÇEK
 
 
KURAN’IN MUCİZELERİ



EMBRİYONUN GEÇİRDİĞİ EVRENDEKİ DELİLLER
Yumurtada kendi diğer yarısını bulan sperm, fallop tüpünden rahme doğru ileler. Embriyo bu yolculuğunda fallop tüpünde tutunmaya kalkmaz. Embriyo rahme doğru yol alır, rahme ulaştığında da kan damarlarının yoğun olduğu bir bölgeye asılıp tutunur. Artık Kuran’ın bahsettiği “alaka” yani “asılıp tutunma” aşaması başlamıştır.
Bu akılsız, güçsüz hücre yığını nasıl oluyor da kendisi için en uygun, hatta tek uygun yer olan rahme doğru yol almaktadır?Nasıl oluyor da embriyo rahme gelince bir sülük gibi rahme yapışabilmekte ve büyümesi için gerekli besinleri buradan alabilmektedir?(Alaka kelimesinin yan anlamlarından biri de sülüktür.) Tüm bunlar, Allah’ın bizleri yaratırken ince bir hesapla her aşamayı planladığının delilleridir. Bu muhteşem planı Allah’ın eseri olarak görmeyenler, tüm bu oluşumları tesadüflere veya embriyonun üstün becerilerine bağlama komikliğine düşeceklerdir.
Embriyonun “alaka” aşamasından rahim duvarına asılıp tutunması karmaşık bir sistemle mümkün olmaktadır. Embriyo, rahim duvarındaki asit tabakasını parçalayabilmekiçin “hiyoluronidaz” adlı bir enzim salgılar. Buenzim sayesinde rahim dokusu bozulur ve embriyo, rahimduvarına toprağın içine köklerini sokan bir bitki gibi yerleşir. Artık embriyo, besin ve oksijen ihtiyaçlarını bu noktadankarşılar. Embriyonunsalgıladığı “hiyoluronidaz” maddesi, rahim duvarındaki “hiyolüronikasit”in yapısını bozup bu birleşmeyi mümkün kılmaktadır.
Embriyonun asılıp tutunacağı yer keşfi, bu noktaya tutunmak için kimya eğitimi görmüşçesine hareketleri, embriyonun büyük bir planın parçası olarak sevk edildiğinin delilleridir. Anne rahmindeembriyo hücreleri o kadar harika işler gerçekleştirmektedir ki, onları inceleyen biri bu hücrelerin üstün akıl sahibi varlıklar olduğunu zannedebilir. Hücrelerin bilinçliymişçesine hareketlerinden etkilenenPyrdue Üniversitesinden BiyologLaurieIten şöyle demektedir.
Hücrelerin birbiri ile konuştuklarına inanıyoruz. Onlar dilsiz değiller. (Kuran Araştırmalar Grubu)