Zonguldak Valisi Sayın Mustafa Tutulmaz, Ilıksu mevkisinde yıllardır boşa akan termal suyunu inceledi. Kentte bugüne kadar görev yapan bütün valilerimiz termal su kaynağına bir göz atıp geçtiler yol kenarından... Fakat ben bu defa umutluyum. Çünkü kendisi termal turizminin merkezi olan Afyonkarahisar'dan geldi. Yani eğer termal turizminin önemini, bunun kente kazandırılması gerektiğini en iyi bilen/bilecek olan kendisidir diye düşünüyorum. Umarım yanılmam!

Sayın valinin gerek Ilıksu'daki kükürtlü su, gerekse Kokasu'daki tesisi inceleyerek bu yeraltı zenginliklerinin kente kazandırılması noktasında gereken adımları atacağını umuyorum. Tabi inşallah önceki valiler gibi görev süresi kısa tutulmazsa, orta ve uzun vadede bunun başarılacağını düşünüyorum. Çünkü Batı Karadeniz'e gelen yerli ve yabancı turistlerin, kentimizin maden müzelerini, mağaralarını gezdikten sonra ikinci bir yeraltı zenginliği olarak düşünülmesi gereken termal suyun da cazibesine kapılacaklardır.

Safranbolu evlerini, Çeşm-i Cihan (Dünya Cenneti) Amasra'yı, Akçakoca'yı, Abant ve Yedigöller'i, Yenice ormanlarını görmeye gelen yerli ve yabancı turistler neden madenciliğin başkenti, karaelmas diyarı Zonguldak'ı pas geçsin? Bir turistin bu kadar güzelliğin ortasındaki Zonguldak'ı es geçmesi için bizim onları kovalamamız lazım. Kovalamayacağımıza göre Zonguldak'a uğramamaları için bir neden göremiyorum.

Neden maden müzemizi ziyaret edip antik Filyos kentimizi gezip görmesinler, niçin göz kamaştırıcı mağaralarımızı incelemesinler? Hele Kokaksu'da ve Ilıksu'daki kükürtlü termal sularımızın boşu boşuna akıtılması yerine, yem yeşil doğanın ortasında beş yıldız konforunda tesisleştirilip cazibe merkezi neden olmasın? Yıllardan beri yapılamaz mıydı bu Allah aşkına? Olmadı, önemsenmedi. Ne mülki amirler ön plana aldı, ne de bölge milletvekillerimiz bu konuya öncelik tanıdı!

Bunu en iyi anlayabilecek bir yöneticimiz şu an kentimizde görev başında. İşte bu yüzden umutluyum. Vali beyin inceleme yaptığı o fotoğrafı görünce heyecanlanmamın nedeni de bu.

BU KEZ TRENİ KAÇIRMADIK!

Bu arada sevindirici bir gelişme daha oldu. İstanbul'da Elcap Kablo Profil fabrikası bulunan Zonguldaklı işadamı Nejdet Tıskaoğlu, doğup büyüdüğü memleketi Çaycuma'ya yatırım yapmak için imzayı attı. Fakat öncesinde ZONSİAD Başkanı olmasına rağmen fabrika yeri konusunda bazı engellerle karşılaşmıştı Nejdet bey. Kendi memleketinde yatırım yapmak isteyen işadamına Vali bey, Çaycuma TSO başkanı, bazı STK temsilcileri ve basın -Allah'tan- kayıtsız kalmadı da fabrikayı Eskişehir'e kaptırmaktan son anda kurtulduk. Eğer yer konusundaki engeller bertaraf edilemeseydi, fabrika Eskişehir'e kuruluyordu.  

Şu anda fabrikanın Çaycuma OSB'de kurulması için anlaşma sağlandı. Burada az değil, 200-300 kişiye istihdam sağlanacak. 300 kişiye iş aş sağlamak demek, aileleriyle birlikte ortalama 1200 kişiye umut kaynağı olmak demektir. Bu kararıyla, gurbetteki diğer işadamlarına da rol model olan Sayın Nejdet Tıskaoğlu'nu göstermiş olduğu bu duyarlılığı için tebrik ediyorum. Şimdiden hayırlı olsun diyorum!

Sanırım, bu iki gelişmeden sonra sizi bu güzel hikayeyle baş başa bırakmak, en iyisi olacaktır. Sağlıcakla kalın!

YOLUMUZDAKİ ENGELLER

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu.
 
Bakalım neler olacaktı? Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.

Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti.

Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı .. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde ..”Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir” diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.

“Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır..”