25. dönem Milletvekillerinden oluşacak Meclis’in seçim arifesindeyiz.
Eğer seçimler zamanında yapılsaydı, şimdi 62. dönem değil, 22. dönem Hükümeti olacaktı.
Bu vesile ile hem istikrar hem de demokrasi açısından bir ‘hafıza tazeleme’ jimnastiği yapmanın tam da zamanı…
Listeler kesinleşmedi ancak seçmeni havaya sokmak için ‘vaatler’ sıralanmaya başladı.
Şimdilik lider sultası hararetle savunuyor, çoğu ‘tuzak’ nitelikli vaatleri.
Listeler hazmedildikçe, mevcudu oylama alışkanlığı olan seçmen de katılacak bu ‘veryansın’ türü dağıtmalara…
Kılıçdaroğlu’nun vaatlerini dinleyince aklıma, 2002’de ‘uçuk’ vaatler yapıp % 7. 25 oy alan, sonraki seçimde ise atmasyonlarından netice çıkartmayıp % 3. 03 ile tarihten silinen Cem Uzan geldi.
Hatırladınız değil mi? ‘Her işsize 350 lira maaş, ÖSS Harçlarına son, Gıdada KDV kalkacak, fındık 8 lira olacak, Emekliye 14 maaş vs
Şimdi Türkiye’nin bütçesi, bütçe içindeki sosyal yardımların içeriği, vaatlerin maliyeti ve kaynaklarına geçmeden, siyasi hafıza tazelemesi yapmanın tam zamanı…
Biraz spor yapalım. Ben Hamza Hamzaoğlu’nun Galatasaray Teknik Direktörü olamayacağına inandığım kadar, Davutoğlu’nun da AKP Genel Başkanlığını beğenmiyorum.
Bunda herkes hemfikir olduğu için, Sayın Tayyip Erdoğan bu açığı kapatmak ya da kendi yanlışını düzeltmek için her gün sahada, piyasada… Kamera önünde ve Halk huzurunda dil döküyor.
Sayın Erdoğan’nın seçime direkt etki etmesi kuvvetle muhtemel.
Ancak Hamzaoğlu’nu Cimbom’a yamayanların yapacağı bir şey yok bu saatten sonra.
Hasbelkader ikinci olurlarsa da başarı olur…
Gelelim, Kılıçdaroğlu’na. Bu beşinci seçimi olacak. Diğerlerinde sıfır çekti. Bu sefer de ‘patinaj’ yaparsa, kulis uzmanı CHP tabanı, saniyede tarihe gömer onu.
Ecevit’e sormuşlardı ‘Neden Atatürk’ün partisi CHP’yi bırakıp DSP’yi kurdunuz?’ diye.
Cevap manidar. ‘İttihat Terakki’nin kulis ve çekişmeleri buraya kadar taşınmış. Bıktım onlardan…’
Kılıçdaroğlu çok iyi biliyor bunu. Bu son numarası onun. Bugüne kadar savunduklarını terk etmesi, çark etmesi bundan… Laiklik, Cumhuriyet, Kemalizm
Bunu hedeflediği oy oranı olan %35 den anlıyoruz. Tek başına iktidar olmayı düşünmüyor bile. Zira yapılan son Belediye seçimlerinde, 37 ilde aldığı oylar, o illerde Milletvekili çıkartamayacağını gösteriyordu. Yani Temsili Demokrasi’nin diğer pratiği olan bu Genel Seçimde yine Ülke değil, Bölge Partisi olarak kalacağı ortaya çıkmıştı.
Aslında O’nun açısından yapılacak bir şey de gözükmüyor.
Taktik belli ‘ya herro ya merro
Peki, kaynak göstermeden yaptığı bu maliyeti yüksek vaatler karşısında, ‘ekonomik piyasalar’ ve tabela Dernekleri(!)değil, Sivil Toplum Kuruluşları neden susuyor?
Bence ve kesinlikle Kılıçdaroğlu’nu ciddiye almıyorlar.
Bundan önceki seçimde de ‘her yoksul aileye aylık 600 lira dağıtacağım’ demişti. Sordular ona ‘nasıl vereceksiniz?’ diye ‘Benim adım Kemal’ demişti.
Aslında, bir şey söyleyeyim mi? Bir emekli olarak ‘Emekli’ye 1.500 lira aylık’ ve ‘yılda iki maaş ikramiye’vaatleri güzel de Sonucunda bir yıl sonra maaş alamamak riski de var…
Zira vaatlerin maliyet toplamı 149 milyar lira. Türkiye’nin 2015 bütçesinin 473 milyar lira, yatırımlara ayrılan payın 41 milyar lira olduğu düşünülürse…
Davutoğlu’nun sadece bin lira altında maaş alan 1 milyon emekli’yi esas alıp yaptığı ‘100 lira seyyanen zam’ı, emekli’yi “’ye almak” olarak yorumlamıştım.
Her şeyin bir yakışanı var. Tamam, Kılıçdaroğlu’nunki atmasyon ancak Davutoğlu’nun asgari ücret ve açlık sınırı altında maaş alan 3 milyon emekli’yi görmezden gelmesi neyin nesi?
İkisinin de yaptığı yanlış. Davutoğlu Emekli’yi ‘ti’ ye alıp tahrik etti. Kılıçdaroğlu hem Bütçeyi hem Emekli’yi tahrip etti. Kılıçdaroğlu ‘intibak’ deseydi, hedefi tam 12’den vururdu.
Olayın bir başka ‘hoş olmayan’ boyutu var.
Liderler, sultanlıklarını sürdürmek için nasıl birbirinden kopya çekip, ‘Kontenjan Vekil’ atıyor, ‘demokrasi’nin nefes alış- verişi’ olan Hâkim huzurunda önseçimden kaçıyorsa; vaatler konusunda da ‘birbirinin aynı’ oluyorlar.
Boşuna dememişler ‘üzüm üzüme baka baka kararır
HDP de Kılıçdaroğlu’nu örnek almış bu ‘atmasyon’ vaatler konusunda…
‘Elektrik, toplu taşıma bedava, asgari ücret net 1850 lira vs…
Durum böyle olunca… Küsurat partileri ‘konforlu mezar, direk Cennet’e uçan halı ve acıkmayan mide’ gibi vaatler yaparsa şaşırmayalım…
SONUÇ:
Milletvekillerini liderlerin belirlediği ortamda ‘Sistem’in adı ‘Parlamenter’ olsa ne yazar, ‘Başkanlık Sistemi’ olsa…
Türk Tipi başkanlık’ ne demek?
Baraj olacak mı, Milletvekilliğine adaylık para ile mi olacak? Milletvekili adaylarını yine Siyasi Sultanlar, Padişahlar mı belirleyecek?
Bakın Dünya’dan sorumlu ABD’ye… Bir Başkan 12 Bakan idare ediyor…
Bakın Zonguldak’taki Amele Birliğine… Bir Başkan 16 tane Yönetim Kurulu Üyesi var…
Demek ki neymiş; Memleketin gerçeklerini unutmayacağız.
Demokrasi -Hak ve Özgürlükler ile çalışma hayatında geçerli Asgari Ücret- Açlık sınırı rakamlarının dünya ölçeğine dikkat edeceğiz.
Parlamenter ile Emeklinin aynı manavdan alış-veriş yaptığını düşüneceğiz.
Adı akçeli işlere karışan İktidar’ın Bakan ve İl yöneticileri olduğu müddetçe, Kılıçdaroğlu gibilerin demokrasi Havariliği ve ‘aslı yok yaylasından’ vaatleri olacaktır.
Yamalı Bohça yönetimler (koalisyon) bu coğrafya’nın iktidar şekli değil.
Koalisyon olan yerlerde ne Işid var; ne Esat ne fesat!
İktidar elbette sütten çıkmış ak kaşık değil.
Ancak ‘Kılıçdaroğlu, bu kadar abartı fazla…’