İktidarda olduğu 16 yılda uyguladığı yıkım politikalarıyla her göstergede Zonguldak’ı dibin de dibine yuvarlayıp kenti tarumar eden AKP, 31 Mat’taki yerel seçimler için tüm ilçe ve beldelerde belediye başkan adaylarını açıkladı… Elindeki 15 belediyenin 5’inde farklı aday gösteren AKP, aralarında CHP’den transfer ettikleri de dahil 10 eski başkanla “Yola devam” dedi… Zonguldak’ta sahip olduğu 4 ilçenin hiçbirinde mevcut başkanları aday göstermeyen iktidar partisi, böylece, her alanda olduğu gibi, belediyecilikte de başarısız olduğunu dünya aleme ilan etti…
 
Zonguldak Belediyesinin iki dönemdir ortaya koyduğu akla zarar performans nedeniyle seçimlere moral üstünlüğünü kaybederek giren CHP, doğru aday gösterip kentte heyecan yaratacak politikalar geliştirerek bu durumu lehine çevirebilecek mi, zamanla göreceğiz… Ancak en baştan şunu söyleyebilirim ki, 24 Haziran’da Polat Türkmen ve Hamdi Uçar’ı aday göstererek bitpazarına nur yağdıran AKP, Alaplı’da Celil Uzun, Kozlu’da da Ali Bektaş’ı aday göstererek yerel seçimlerde de aynı eğilimi sürdürdüğünü ortaya koydu...
 
AKP’DE LİYAKATTEN DAHA ÇOK SADAKAT ÖNEMLİ
Memlekette iyi yetişmiş, verilen görevi yapabilecek nitelikte başka insan kalmamış gibi, her seçimde bir şeye aday gösterilen TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ı anayasaya aykırılığı çok açık olduğu halde, hiç çekinmeden sahaya süren Erdoğan resmen yeni isim bulmakta zorlanıyor… Öyle anlaşılıyor ki liyakatten daha çok sadakat önemli AKP’de… Devleti parsellemek için geçmişte iyonik bağ kurdukları FETÖ, organizmalarının bir parçası olduğu için bundan arınmaları da mümkün değil kesinlikle… Aynı ideolojik altyapıya, riyaya dayalı davranış biçimine, siyasal kültüre, manevi iklime sahipler ayrıca…
 
Bu yüzden geçmişte FETÖ’ye bulaşmış da olsa, bir şekilde sadakatini kanıtlamış kişiler sıkça görünüyor vitrinde… Celil Uzun neyse de Ali Bektaş’ın sahaya sürülmesinin nedeni de bu bence… Bu iki siyasetçi eskisinin mağduru olan bir yurttaş olarak şunu peşin olarak söylemek isterim ki, özellikle Ali Bektaş’ın tek defosu FETÖ ilişkisi de değil… İkisi de kente karşı suç işlemiş bir mücrim bir kere… 7 binden fazla kişiyle birlikte yaşadığım Fatih Sitesi’ni açık cezaevine çeviren beton kulelere allem kallem cambazlıkla imar izni veren Ali Bektaş’ken, birinin müteahhidi Celil Uzun mesela…
 
FETÖ’NÜN AKARYAKIT İSTASYONU İÇİN KOCA DAĞI DENİZE DOLDURDU
Ali Bektaş iki dönem başkanlık yaptı Kozlu’da… Birinci de satmadık belediye arazisi, ranta çevirmedik kamusal alan bırakmayınca cezasını ilk seçimde alaşağı dilerek aldı… “Uslandım, aynı hatalara düşmeyeceğim” palavrasına sığınıp yemin billah ederek ikinci kez seçildi… Bu kez spor sahalarından terminale, kent meydanından yeşil alanlara önüne gelen her şeyi sattı... Yetinmedi, FETÖ’nün akaryakıt istasyonuna arsa yaratmak için koca dağı devirip hafriyatını denize doldurdu… Dahası 5 katlı yapıları çekmeyen heyelanlı araziye, 25 kat ruhsat vererek heyelandan rant yaratmayı bile becerdi …
 
Devri iktidarından işçi maaşlarını bile ödemekten aciz zat, AKP goygoycularının “Efsane başkan” çığlıklarıyla yeniden aday olarak karşımızda şimdi… İşlediği suçlar nedeniyle hakkında açılmış onca davadan nasıl yırttı da, yeniden aday oldu şimdilik bilmiyorum… Bildiğim şu ki, gerçekten çok yakıştı AKP’ye… Doğanın amansız talanının, kentleri insan silolarına çeviren beton imparatorluğunun, kamusal tüm alanları ranta çevirme açgözlülüğün en has partisi AKP, kendi profiline en uygun adayı bulmuş oldu böylece… Paragözlere, rantiyelere, talancılara, doğa düşmanlarına hayırlı olsun…