21 Mart 2019 günü, Fatih Halk Eğitim Merkezi şef Mustafa Kömürcü yönetimindeki Madenci Korosu, B.E.Ü. Sezai Karakoç Kültür Merkezi salonunda ikinci konserlerini gerçekleştirdi.

Yerel tarihçi Ekrem Murat Zaman’nın aralarda verdiği havza tarihine ait notlar ve konuyla paralel ilerleyen görseller izleyenlerden tam not aldı. Konserin gerçekleştirilmeden önce basına yansıyan skandal haberlerin seyirciye olumlu yansımış olması da dikkatlerden kaçmadı.

 

Konser için gerekli hazırlıklar tamamlanmış, davetiye, afiş ve duyurular yapıldıktan kısa bir süre sonra Zonguldak Kent Konseyi başkanı Yesari Sezgin’nin bir paylaşımı basına bomba gibi düşmüştü. Kent Konseyi başkanı sosyal medyadan yaptığı açıklamada;

“Zonguldak kent konseyi tarafından oluşturulan madenci korosu Mustafa Kömürcü ve Fatih Halk Eğitim Merkezi tarafından gasp edilmiştir.”

 

Açıklama halk tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Bu açıklamadan hemen sonra salonun yapılacağı B.E.Ü. Sezai Karakoç Kültür Merkezi salonunun rektör Prof. Dr. Mustafa Çufalı tarafından iptal edildiği haberiyle de trajik bir hale dönüştü. Olaya Zonguldak valisi Erdoğan Bektaş müdahale ederek süreci normale döndürüp, son noktayı koymuştu.

 

Madenci Korosu konser salonu iptali, senindi-benimdi tartışmasının altında yatan sebeplerin, maddi-manevi, nam olsun, şan olsun gerekçelerinden mi, yoksa başka nedenlerden mi kaynaklandı bilinmez. Zaten Kent Konseyi başkanı bu konuda basın toplantısı yapacağını bildirmişti. Zamanla takip ederiz.

İsmi gibi maden işçilerinden oluşan koro üyeleri ve Mustafa Kömürcü’nün öğretmenliğinde vücut bulmuş bir takım ne şekilde gasp yapmış olabilir. Logosunda 3 Şehit Mehmet simgesi olan bir üniversite nasıl bir ruh haliyle salonu iptal kararı verebilir.

1- Şehit asker

2- Şehit madenci

3- Madenlerin ilk kurbanı ve efsanevi şehidi Uzun Mehmet

Konu Zonguldak’ın milli meselesidir, yeraltında çalışan madencilerimizin yer üstünü beslemeye çalışırken kendi yaşamlarını kaybetmiş olma meselesidir. İlk defa yer altında çalışan insanlardan kurulmuş bir koronun yer üstünde şekil bulmuş halidir. Hiçbir kuruluşun, hiçbir kişinin özel meselesi değildir.

 

Kent Konseyi, şehrin konseyidir. Kent tarihinin, kültürünün, sanatının ve sanatçısının her zaman destekçisidir. Hiçbir koşul ve şart gütmeden her zaman fedakar ve yapıcı kararlara imza atar. Konunun yanlış anlamadan kaynaklanan bir durum olduğunu düşünüyorum…

 

Zonguldak sınırları aşan Madenci Korosunun Haziran ayında Soma’daki maden şehitlerine düzenlenen anma gecesine davet edilmesini Zonguldak adına bir gurur olduğunu düşünüyor, kent konseyinin bu konuda üzerine düşen desteği ve hassasiyeti göstereceğine de inanıyorum.

 

B.E.Ü. Sezai Karakoç Kültür Merkezi salonundaki konsere kalıtım çok yüksek oldu. Kazmacı, nezaretçi, elektrikçi, tekniker, marangoz ve maden mühendisinden oluşan koro ekibi kömür damarına girmede ne kadar usta iseler, seyirciye de damardan girmede başarılı oldular. Şef Mustafa Kömürcü, orkestra ve koro ara-ara fantezi müziğinin melodisini arabeskle yoğurunca, özel maden sahiplerinden gelen sahne dekoru, vagon, direk ve domuz damı yansıyan ışıkların altında duyguları kabartınca. Birde madenci anası Meryem Teyze “Madencinin Anasıyım” şiirini okuyunca gözyaşları sel, heyecan ve hüzün tavan yaptı.

 

MADENCİNİN ANASIYIM

 

Madende yanan sendin de,

Ciğeri yanan bendim be oğlum...

Seni ateşlerin içinden alamayan ellerimdi,

Şimdi orada yanan sen misin be oğlum?

Seni yakan maden miydi?

Yoksa ihmalin grizusu mu?

Kimden hesap sorayım?

Ey benim canımın parçası…

Sen orada yanarken anan dışarıda,

Senden bir ses bir nefes umuduyla,

Karın-tipinin altında tir tir titriyordu be oğlum…

Ah canımın içi yavrum,

Taa yıllar önce orada, seni kaybettiğim yerde,

Babanı da kaybetmiştim.

İşte ben yaşıyorum...

Halbuki bir daha yandım,

Yandıkça yandım be oğlum…

Taa ciğerlerime kadar,

Babanı madene işçi, seni de mühendis verdim.

Şimdi kendimi ana değil, sobada yanan kömür sanıyorum.

Ruhun şad olsun şehidim…

 

Şiir: Meryem Güneş

 

Yazan: Yüksel Yıldırım