CHP Çaycuma İlçe Başkanlığınca düzenlenen 'Bölgesel Kalkınmada Yerel Yönetimlerin Rolü Çalıştayı' sonuç bildirgesi yayınlandı.

İşte o sonuç bildirgesi: 
CHP Çaycuma İlçe Örgütü tarafından bölgesel arayışların ilki olarak düzenlenen “Bölgesel Kalkınmada Yerel Yönetimlerin Rolü Çalıştayı”, 26 Ocak 2019 tarihinde, Çaycuma Belediyesi SEKA Sosyal Tesisleri’nde büyük bir katılımla yapıldı. Prof. Dr. İlhan Tekeli ve Prof. Dr. Erol Köktürk’ün birer sunum yaptığı çalıştaya, CHP Zonguldak örgütünün açıklanan tüm belediye başkan adaylarının yanı sıra Bartın ilinden de ciddi bir katılım olması, ortaya çıkacak belgenin tüm bölgeyi içermesi açısından ümitleri artıran bir gelişme oldu. Gün boyu süren çalıştayda Prof. Dr. İlhan Tekeli hedeflenmesi gereken demokratik belediyecilik kavramının, katılımcılıkla taçlanmış yerel demokrasi anlayışının kuramsal çerçevesini çizerken, Prof. Dr. Erol Köktürk bu kuramsal çerçevenin üzerine inşa edilecek stratejiyi, “Dayanışmacı Belediyecilik” kavramıyla formüle etti.
“Yerel olanaklarla yerelde kalkınmanın nasıl sağlanabileceği?” sorusuna yanıt da aranan çalıştayda AKP iktidarının uyguladığı yıkım politikalarına karşı, dayanakları olan bir itirazın da ortaya konulması için çaba harcandı. Söz alan tüm konuşmacılar, bölge insanını yok sayarak dışarıdan dayatılan politikaların, Zonguldaklılara, termik santraller, geri kalmışlık, çevre kirliliği, doğup büyüdüğü toprakları terk edip gurbetçi olma ve geleceksizlikten başka bir şey vaat etmediğinin altını ısrarla çizdi. “Onlarca yıldır hayali projelerle aldatılan bölge halkının geleceğini kendi belirleme, vizyonunu kendi iradesiyle oluşturma çabasının ilk adımı” şeklinde ifade edilerek, çalışmanın, tarihsel önemine vurgu yapıldı. İçinde serbest tartışma bölümü de bulunan çalıştayda şu sonuçlar üretildi:
1. BÖLGE İÇİN YAKLAŞIMLAR
• TÜİK’in “Yaşam Memnuniyeti” sıralamasında Zonguldak, Karabük ve Bartın 81 il arasından sırasıyla 76’ıncı, 63’üncü ve 41’inci sırada bulunmaktadır. Ortak sorunlar arasında girişimcilik kültürünün gelişmemiş olması, işsizlik, göç, coğrafi ve topografik şartların zorlukları, çarpık ve plansız kentleşme, kaçak yapılaşma ve ulaşım/erişim gibi temel altyapı yatırımlarının eksikliği başı çekmektedir. Giderek nüfus içindeki payı azalsa da, kırsal nüfus yoğunluğu, bu kesime yönelik ciddi tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir. Yapısal hale gelen birçok problemin köklü şekilde çözülmesi için ciddi bütçelere gereksinim duyulması, yerel yönetimlerin merkezi idareyle işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Net göç veren iller arasında bulunan bölgede, nüfusun yaşlanmasına da yol açan bu durumun önü geçilmesi ve topyekûn bir kalkınmanın sağlanması için yerel yönetimlerin de inisiyatif alması zorunludur.
• Zonguldak, Bartın ve Karabük’ü içine alan bölge olağanüstü bir doğaya, büyük ekolojik zenginliklere, ciddi bir orman ve deniz varlığına, zengin bir tarihsel birikime sahiptir. Bir ayağı hâlâ kır toplumunda olsa da endüstri kültürüne yatkın, her türlü yeniliğe açık, hoşgörülü bir insani yapısı bulunmaktadır. Ekolojik korumanın temel olduğu yaklaşımlarla, havzada, tarım ve hayvancılığı, sanayiyi, turizmi, eğitimi sürdürülebilir şekilde geliştirmek mümkündür. Ülkenin gıda güvenliğinin sağlanmasının ancak tarıma itibar kazandırılmasıyla mümkün olduğu bilinen gerçektir. Bu anlamda, ülkenin organik madde açısında en zengin, dolayısıyla en verimli topraklarına sahip bölgede, zaten kısıtlı olan tarım alanlarının korunması yaşamsal önemdedir.Birbirlerine tarihsel bağlarla bağlı olan ve aynı sosyolojik, coğrafik, ekonomik, demografik ve kültürel yapıya sahip illerden oluşan bölgeye bütüncül yaklaşılması, birlikte planlanması, kaynakların adil dağılımı ve topyekûn yaşam kalitesinin sağlanması için bir zorunluluktur. Bütünlüğü olmayan politikalarla refahın yalnızca belli yerlerde artması, o bölgeyi de huzursuz eden yeni sosyolojik sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bunun için bölgedeki yerel yönetimler birbirinden rol çalan değil, yeni bir rol dağılımına yönelen, yerel kalkınma için her türlü işbirliğine hazır olup bu doğrultuda risk almaktan çekinmeyen bir yaklaşıma sahip olmalıdır. Yeni dönemin ruhunu, amansız rekabet değil dayanışma içinde birbirlerini güçlendiren anlayışlar oluşturmalı, rekabet içinde işbirliği geliştirmeyi becerecek bir yaklaşım zenginliği ortaya çıkarılmalıdır.
Bölgesel işbirliklerini geliştirmek, politikalar oluşturmak, yereli doğru ve bütüncül şekilde planlamak ve bu doğrultudaki çalışmaların takibini yapıp eşgüdümünü sağlamak gibi süreçlerin örgütlü bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Yerel ve bölgesel ihtiyaçlar belirlenip buna uygun örgütlenme modelleri geliştirilmeli, gereksinimlere göre Batı Karadeniz Belediyeler Birliği, Filyos Vadisi Belediyeler Birliği gibi birlikler kurulmalıdır. Sağlıklı su temini, atık yönetimi, altyapı hizmetlerinin sağlanması gibi çeşitli alanlarda ihtisas birlikleri de kurulabilir. Birlikler saptanan politikaların yaşama geçmesini hızlandıracak, bölgeyi birlikte planlamayı mümkün kılacaktır.
DAYANIŞMACI BELEDİYECİLİK
Yeni dönemde CHP’li belediyelerin, yerelde kalkınmayı sağlamak, yaşam yükseltmek için dayanışma içinde olmaları zorunludur. Dayanışma ilişkilerinin gelişmesiyle ortaya çıkan sinerji tüm belediyelerin hizmet kalitesini, performansını, olanaklarını artıracak, toplumun kaybolan özgüvenini yeniden kazanmasını sağlayacaktır. Bu amaçla “Dayanışmacı belediyeler” kavramı geliştirilmiştir.
Dayanışmacı belediyeciler birbirleriyle teknik eleman, atıl kapasite, proje, mamul ürün, araç-gereç, makine-teçhizat, deneyim, paylaşımı kaynaklarını daha verimli kullanacak, belediyelerin üretken ve etkin bir yapıya kavuşmasını sağlayarak hizmetlerde ciddi bir tasarrufun ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Yeni kurulan belediye şirketleri geliştirilerek kaynak sağlayan, istihdam yaratan, hizmetlerde tasarrufu artıran bir modele kavuşturulacaktır. Ayrıca dayanışmacı belediyeler bu şirketleri aracılığıyla yeni iştirak şirketleri kurarak bölgenin altyapı sorunlarının çözülmesi, istihdamın artırılması, kaliteli mal ve hizmetin daha ekonomik ve hızlı şekilde sunulması gibi alanlarda çalışıp, yeni yatırımlarla bölgede istihdamın artırılmasına katkı sunacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi, altyapı hizmetlerinin ve malzemelerinin temini, süs bitkisi yetiştirilmesi gibi geliştirecek projelerle kendi kendine yeten bir bölge ortaya çıkarılacaktır.
Dayanışmacı belediyelerin eşgüdüm içinde birbirlerinin gereksinimlerini karşılamayı önceleyen planlı üretimle savurganlıkları azalacak, ihale yolsuzlukları, şaibeler ortadan kalkacak, artan kapasite ve yeni kurulacak tesisler nedeniyle ek istihdam yaratılacak, bölgeye katma değer sağlanarak maliyetlerin düşmesi sağlanacaktır.
Belediyeler arasındaki uyum ve işbirliği bölgesel sorunların çözümünü de kolaylaştıracak, kimi il ve ilçeler arasında yaşanan yapay gerilimlerin ortadan kalkması sağlanacaktır.
Sanat ve kültüre tüketimci olmayan bir perspektifle yaklaşan dayanışmacı belediyeler bünyelerinde faaliyet gösteren kültür sanat topluluklarının ağ içinde yer alan kentlere turneler düzenlemesini sağlayacak, bir yandan bölgede daha çok kültürel aktivitenin yapılmasını sağlayıp yeni sanatçıların yetiştirilmesine olanak tanırken, diğer yandan da kentlerin kültürel gelişimine katkı sunacaktır.
Böyle bir işbirliği ve birlikte hareket etme kapasitesine sahip dayanışmacı belediyeler bölgenin siyasetteki gücünü de artıracak, toplumsal taleplerin daha güçlü dile getirilerek başta siyaset olmak üzere her türlü karar mekanizması üzerinde baskı unsuru olacaktır.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN SAĞLANMASI VE YAŞAM KALİTESİNİN ARTIRILMASI İÇİN GÖREVLER
Dayanışmacı belediyeler, sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesinin artırılması için, özellikle yeterli altyapıyı sağlayarak, bölgenin bir cazibe merkezi haline gelmesini sağlayacaktır. Yörenin yatırımlar için çekici hale gelmesinin, yaşam kalitesinin yükselmesi ve insan kaynağının gelişimine bağlı olduğunun bilinciyle hareket eden dayanışmacı belediyeler yöredeki yatırımcıları yeni iş alanları yaratmaları yönünde destekleyecek, bölgenin doğal kaynaklarının akılcı kullanımı için düzenleyici ve gözetleyici bir rol üstlenecektir.
Sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesinin koşullarını hazırlamak için kaynakların akılcı ve ekolojik temelli kullanımı sağlanacak; ekonomik ve sosyal kalkınmaya dönük işbirlikleri artırılacak; ortak yaklaşım, bilgi, beceri, deneyim paylaşımına olanak sağlanıp birlikte hareket etme kültürü geliştirilecektir. Bölge insanının dünya ile iletişim içinde olması için, paydaşların evrensel normları takip etmeleri kolaylaştırılacak, yurtdışı ilişkiler geliştirip bilgi ve deneyim aktarımı sağlanacaktır.
Dayanışmacı belediyeler bölgenin sosyal sermayesini geliştirmek için toplumsal güvenin artırılması, her türlü normun yükseltilmesi, iletişim ağlarının, olanaklarının artırılması, başta eğitim düzeyi olmak üzere, her alanda hizmet sunum kalitesinin yükseltilmesini sağlayacak, yörenin “öğrenen bölge” olmasının koşullarını yaratmak için her türlü sosyal, kültürel ortamı oluşturmak için çaba harcayacaktır.
Toplumsal faydayı hizmetlerinin eksenine oturtacak olan dayanışmacı belediyeler ortaya çıkan kentsel rantların toplum yararına kullanmak için önlemler alacak, kamu çıkarını önceleyen yaklaşımlarla hareket edecektir. Ortaya çıkacak yeni sorunlar ve her türlü kentleşme problemi ilhamını Avrupa Kentsel Şartı’ndan alan yaklaşımlarla çözümlenecek, kentlerin her metrekaresiyle güvenli duruma gelmesi ana hedeflerden biri olacaktır.
Sosyal politikaların kurumsal mekanizmaları oluşturulacak, hemşeri sigortası temelli olarak kent yoksulluğuyla mücadele modeli oluşturulacaktır. Bu kapsamda kent yaşamının ucuzlatılması için önlemler alınacak, kentsel kaynakların paylaşılmasında sosyal adaleti sağlayan politikalar geliştirilecektir.
Dayanışmacı belediyeler toplumsal kategoriler ve dezavantajlı gruplarla (çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar, engelliler) sıcak ilişki içinde olacak, bu grupları destekleyecek yaklaşımlar geliştirecektir. Engelsiz bir kent yaratma ve beldelerinde yaşayan herkesin tüm hizmetlere kimsenin yardımına gereksinim duymadan erişme hakkı dayanışmacı belediyeciliğin ana hedeflerinden biri olacaktır.
Kaynakların doğru kullanımı, hizmetlerde etkinliğin ve verimliliğin artırılması, kentlerde yaşam kalitesi ve vatandaş memnuniyetinin yükseltilmesi için bilgi teknolojilerinin kullanımına özen gösterilecek, akıllı kentlerin ve yönetimlerin yaratılmasına önem verilecektir. Teknolojik araçlar yenilikçi bir pratik içinde kullanılarak, inovasyon yeni dönemin temel öğesi haline getirilecektir.
Dayanışmacı belediyeler bölgemizde kurulu olan termik santrallerle mücadeleyi görev bilecek, yeni bir termik santralin kurulmasına asla izin verilmeyecektir. Filyos Vadisi Projesi’nde, kirli teknolojiye dayalı yatırımları reddedip Vadi’nin bir ekolojik koridor olarak korunmasında ısrarlı olacaktır.
Dayanışmacı belediyeler halkın gıda güvenliğini sağlamak için yerel üretimi destekleyecek, yörenin iklim koşullarına yetişen atalık tohumlarıyla yapılan organik tarımı teşvik edecektir. Bu doğrultuda, yöre toprağına uygun alternatif bitki yetiştiriciliğini kurmak, tohum bankası oluşturmak, tohum takaslarıyla atalık tohumları yaygınlaştırmak, ürünlerin pazarlamasını yapabilmek için soğuk hava tesisleri kurmak üretim ve tüketim kooperatiflerine önderlik yapmak gibi çalışmalarla tarımsal kapasitenin artmasını sağlayacaktır. 
YEREL KALKINMA ve SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM KALİTESİ İÇİN KATILIMCI DEMOKRASİ

Bugün ülkede yaşanan demokrasi krizi aşılmadan, kentlerin içinde bulunduğu hiçbir sorunun çözülemeyeceği, yaşam kalitesinin sağlanamayacağı açıktır. Dayanışmacı belediyeler, yöremize merkezden dayatılan ve sorunları daha da büyütmekten başka hiçbir işe yaramayan politikalarla mücadele edecek, merkezin yerel üstündeki vesayetinin kırılıp, daha demokratik bir ilişkinin kurulması için mücadele edecektir.
Dayanışmacı belediyeler beldeleriyle ilgili kararların belli bir çoğunluk oyuyla alınıp diğerlerine dayatılmasına, kentlerin çoğunluk sultasıyla yönetilmesine ısrarla karşı çıkacaktır. Böyle bir durumun kentlerde demokrasiye olan inancı da pekiştireceğine inanan dayanışmacı belediyeler, demokrasi ahlakından gelen bir sorumlulukla hareket ederek müzakereyi esas alan bir yaklaşımla kentsel sorunlara yaklaşacak, sorun üzerinde en büyük oydaşmayı sağlayarak çözüm yoluna gidecektir.
Dayanışmacı belediyeler, yerel demokrasinin kalitesinin geliştirilmesinde katılımcılığın başarılabilmesinin özel bir önemi olduğunun bilinciyle hareket edecek, sahip olduğu kentlerde insanları yönetmek yerine birlikte yönetimin yollarını arayacaktır. Bu kapsamda Kent Konseyleri yeni bir anlayışla ele alınacak, karar mekanizmalarının bir parçası haline dönüştürülerek katılımcılık artırılacaktır.
Dayanışmacı belediyeler kentin örgütlü kesimleriyle işbirliği yapmaya azami özen gösterecek, kentleri, sivil toplumla birlikte planlamayı esas kabul edecektir. Ele alınan herhangi bir sorun, ilgili çevreler ve o alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle en geniş müzakere edilerek çözüm aranacaktır.

Çalıştayda ortaya çıkan irade bir kez daha ortaya koydu ki, iktidarın bölgemize dayattığı yıkım politikalarına karşı asla çaresiz değiliz. Yöreyi hiç bilmeyen, insanımızı hiç tanımamış, kültürü ve coğrafyası konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan kişilerin masa başında ürettiği hayali projelere mahkûm olamayız. Yöresini seven, yaşadığı bölgeye sorumluluk duyan, bu toprakların bilgisine sahip insanlar olarak kentlerimize çizilen kadere itiraz ediyoruz. Kaderimizi kendi ellerimize alıp, geleceğimizi kendimiz planlayacağız. Ülke ekonomisine katkı sunmak için yerin altında Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan daha çok insanını şehit vermiş bir bölgenin insanları olarak, merkezi kaynakların kullanımı konusunda pozitif ayrımcılık istiyor, tüm halkımızı dayanışmacı belediyelerle birlikte yerelin sözünü üretip, sesini daha da gür kılmak için mücadeleye çağırıyoruz. Bunu başaracağız. Yöremize güveniyor, halkımıza inanıyoruz".