Seçimlerin bütün gündemi bastırdığı bir zaman diliminde politika gündeminden sıyrılmak için bu slogandan daha güzel bir bahane bulamazdım.

Sanata ve hayata dair güzel bir konuyu hafta sonu konseptine uygun bir şekilde sizlerle paylaşmak isterken “tenkit” kelimesinin tuzağına düştüm.

AKDEMİR'E SAYDIRANLAR...

Öncelikle siyaset üstü çalışmalarınızın arasına kısa bir siyaset konusunu sıkıştırdığım için affınıza sığınıyorum.

O çizmeye yazdığınız tenkit kelimesi bakın nerelere getirdi bizi. Çünkü “Tenkit” kelimesinin 22 Marttaki gündem karşılığı, “Muharrem Akdemir” olarak okunuyor. 8 yıllık başarısız bir belediye başkanlığı sergilediği için yerden yere vuruluyor Akdemir.

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın “Yahudi’ye kızıp kimse orucunu bozmasın” sözleri üzerine Akdemir, günah ağacı ilan edildi.

Yerden yere vurmak için artık çok geç değil mi?

İlk üç yılda bu iş için uygun olmadığı anlaşıldığında, sırf Harun Akın olmasın diye, sanırım biraz da hizipçilikten, Akdemir’i 2014 yılında tekrar aday göstermenin anlamı neydi?

O gün Camlı Köşk’teki temayül yoklamasında avuçlarını patlatırcasına Akdemir’i alkışlayanların bugün “Eğer kaybedersek bunun sorumlusu Akdemir’dir. Gazipaşa’ya nasıl çıkacak” şeklinde aba altından sopa göstermesi hiç şık değil.

Yahudi örneğinden hareketle yapılan eleştirilere biraz da bu gözle bakmakta fayda var.

Bunları ifade ettikten sonra normal konumuza dönmek istiyorum.

                               ***

Mithatpaşa Anasınıfı öğrenci ve velileri, okul bahçesini renklendirme projesi kapsamında atık çizmeye yazılmış bu yazı: “Tenkit kolay sanat güçtür”

Yüreklere dokunan projeleriyle adından sıkça söz ettiren Mithatpaşa Anasınıfı öğrencileri, dün mükemmel bir etkinliğe daha imza attı.

Onlara hayatın içinden dersler vererek küçüklerle büyükleri kaynaştırmayı başaran Ayşe Alkan ve Ayşen Yıldız Öğretmenlerimiz; çocuklar ve velilerle beraber atık çizme ve baretlerden saksı yaparak okulun bahçesini donattılar.

Önce çizme ve baretleri bir birinden güzel desenlerle boyayıp eğitici yazılar yazdılar. Sonra bunların içine toprak doldurup çiçek diktiler. Yetmedi onlarca çizme ve baretten oluşan rengarenk çiçekli saksıları, okulun etrafındaki taş duvarlara monte ettiler.

Etrafta cıvıl cıvıl sanat dolu, hayat dolu, sevgi ve saygı dolu bir atmosfer hakim oldu.

O soğuk duvarlara yüreklerindeki sevgiyi nakşettiler. 

Çok beğendim.

Hele içlerinde bazıları var ki, yazmadan geçemezdim.

Hem siyasetin sıkıcılığından kurtulmak hem de estetik anlayışımıza katkı vermek adına yüreklere dokunan projeyi sizinle paylaşmak istedim.

Öncelikle 40 yıllık eğitimci büyüğümüz Ayşe Öğretmen’e, diğer sınıfın başarılı öğretmeni Ayşen Yıldız Hanıma, verilen göreve dört elle sarılan velilere ve tabi ki o minik yüreklere kocaman, kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum.

                                 ***

Ne iyi ettiniz çocuklar!

Sizler yarının büyükleri olup ülkeyi yönetenler olacaksınız.

Yıllar sonra dönüp arkanıza baktığınızda belki o özel saksılarınız yerinde olmayacak; ama bu yazı o günlere emanet olarak size ulaşacaktır, emin olun!

Unutmayın ki, “Söz uçar, yazı kalır”

Sizlere son tavsiyem:

Bundan sonra birini 'tenkit' ederken ya da bir yerlere ‘tenkit’ sözcüğü yazarken bir kez daha düşünün(!)

Bakın çizmedeki 'tenkit' ile nerden nereye geldik...

Hepiniz sağlıcakla kalın…