Öyle bir dönemden geçiyor ki ülkemiz, her sabah bir başka ürküntü, başka bir şaşkınlık, ne oluyoruz adına binlerce soru dolanıyor kafamızda. İktidarın uyguladığı zamcı ekonomi, tüm yurttaşları perişan etmekte. Gün geçmiyor ki şuna, buna zam yüklenmesi, yaşamayı maharet haline getirmekte.
Marifet, itibar adına lüks içinde yaşamak, hesapsız-kitapsız, denetimsiz harcamalar yapmak, cakalı   nutuklar atmak olmasa gerek. Ama tüm yurttaşları sosyal ve ekonomik olarak, -aynı değil- yeterli düzeye getirebilmek olmalı. Çünkü bu ülkede hepimiz, bu ülkenin ürettiği gelirlerle yaşamaktayız.
DEPREM KORKUSU
Önce depremlerle sarsıldık ulusça. Güzel ülkemin yüreği sıcak insanları ve yöneticileri, yurttaşlar arasında hiçbir ayrım yapmadan, yardıma koştular kar kış demeden. Nice yara sarıldı, insanca, sevgi ile, kardeşçe bir dayanışmayla.
Öğrendik ve anladık ki, ülkemiz bir depremler ülkesidir. Hazırlıksız yakalanacağımız 7.0 ve üzeri depremlerde çok büyük acılarla sarsılacağımız günler çok da uzakta değildir. Gerekli önlemler alınmazsa Marmara’da (İstanbul) meydana gelebilecek böylesine depremler bilim adamlarına göre çok büyük can ve mal kaybına mal olacak düzeyde olacaktır. O nedenle tüm ülke gerekli hazırlıkları yapmak durumunda olduğumuz ortadadır.
CORONA VİRÜS KORKUSU
Ardından Çin’de ortaya çıkarak, dünya geneline yayılmağa başlayan Corona Virüsü insan sağlığını ve yaşamını tehdit etmeğe başladı. Günlerce korku, kuşku içinde kaldık televizyonların başında. Kimse Corono Virüsü tehdidi ortadan kalkmıştır demediğine göre, hayati tehlike hâlâ sürmektedir.
Bu konuda yapılan en son açıklamalar ise şöyle: Dünyayı tehdit eden corona virüsü can almaya devam ediyor. Çin’de yeni tip corona virüsü salgınında hayatını kaybedenlerin sayısı yükseliyor. Ülkede salgın nedeniyle her gün yeni corona virüsü vakaları görülüyor. Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde 12 Aralık’ta ortaya çıkan Kovid-19 salgını nedeniyle, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülke, kendi içinde ve komşu ülkelerle ilişkilerinde yeni önlemler alıyor.
Corona virüsü dünya genelinde bir tehdit olarak artmaya devam ederken, ülkemize en yakın komşulardan biri olan İran'da vaka sayısının 270’i aştığı bildirildi. Ülkemizde de corona virüsü için çeşitli önlemler alınmış durumda. Henüz corona virüsü vakasına rastlanmazken, hastalıktan korunmak için bir dizi önlem paketi açıklandı.
Dünya Sağlık Örgütü, insanların şu an için belirli bir tedavisi veya aşısı olmayan virüse maruz kalmaktan ve bulaşmasını azaltmak için basit önlemler almasını öneriyor. Birleşmiş Milletler virüsten korunmak için insanlara şu önerilerde bulunuyor.
-Ellerinizi sık sık alkol bazlı bezle silin veya ılık su ve sabunla yıkayın.
-Hapşırırken veya öksürürken ağzınızı ve burnunuzu kapatın.
 -Ateşi olan veya öksüren bir kişiyle yakın temastan kaçının.
-Ateşiniz, öksürüğünüz varsa ve nefes almakta zorluk çekiyorsanız hemen bir sağlık merkezine görünün.
-Çiğ ve az pişmiş hayvansal besinlerden kaçının.
SAVAŞ KORKUSU
Önceki hafta içinde gece saatlerinde TV haber kanallarında Suriye harekatını izlemeğe çelışıyorum. Bir ara askerlerimizin saldırıya uğradığı 9 şehidimizin olduğu belirtildi. Gece 13’e kadar çıktı şehit olan asker sayısı. Sabah erken saatlerde 22’ye çıktığı, son olarak da Hatay Valisi’nin açıklamasıyla 33 askerimizin şehit olduğu duyuruldu. Doğaldır ki bu kadar askerimizin topluca şehit olması tüm ulusu derinden yaralamıştı.
 
SİRENLERLE GELEN
Sirenlerle gelir acının haberi
Selam durur eğerek başlarını dağlar
Bir babadır dumanlı gözleri buğulanır
Bir anadır kapıda şaşkın bakar subaya
Büyürken yerin ve göğün gözleri
Bir yürek düşer sonra toprağa
Şanlı bayrak asılırken evin göğsüne
*
Nedir acının tarifi deseler susarsın
Kanlı gömlekle silerken gözlerini
Öperken oğlunun resimlerini
İçindeki isyan gözlerindeki acı
Haykırır kaderine, yaşadığı düzene  
Ne cakalı söylevler ne edilen dualar
Merhem olmaz onulmaz yaralarına
Dağ gibi evlat yıkılırken evin üstüne
Bir enkazdır geri kalan yaşamasızdır
(h.kalyoncu)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’teki ağır kayıptan yaklaşık bir-iki gün sonra yaptığı ilk konuşmada önce Gezi’yi, sonra da 15 Temmuz’u gündeme getirdi. Tabii CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da nasiplendirmeden edemedi. Sonra can kaybının 36’ya çıktığını söyledi. Trump’la telefon konuşmasındaki ‘petrol’ konusunu biraz keyifli anlattı. “Putin’e bizi rejimle baş başa bırakın dedim” dedi. Sonra Merkel ile görüşmesini anlattı.
Devletimizin en üst ağzıyla yapılan “diplomatik” görüşmelerdi bu konuşmalar. Sanki Merkel görüşmesinde konu, Suriye’de yaptığımız “savaş”la ilgili değil, Almanya ile yapılacak iş konusunda ticari bir görüşmeydi. Ayrıca 36 askerin cenazesi henüz toprağa verilmemişken..
İdlib’de şehit olan kahraman askerlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve ulusumuza başsağlığı, yaralı gazilerimize de ivedi sağlıklar dilerim. Mısırlı Esma için gözyaşları döktük, Suudi Abdullah için yas ilan ettik, ama 36 şehidimiz için “Milli Yas” ilan edemedik. Ayrıca, Libya’da şehitlerimizin olduğunu da “Bir kaç tane şehidimiz var” cümlesiyle tesadüfen öğrendik. Libya şehitlerimizin sessizce, kamuoyuna duyurulmadan toprağa verilmesi ise, her milli vicdan sahibi yurttaşımızı derinden yaralamış olmalıdır. 
ULUSAL ÇÖZÜM
Büyük Atatürk’ün kurduğu; laik, demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı parlamenter sistem yeniden kurulmalı, yurt savunması dışında her savaşa karşı çıkılmalı, Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” felsefesine dönülmeli, siyasal İslamcı zihniyetlerden kurtulmalıyız.Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Orta-Doğu din devleti olmadığı bilinmelidir.
“Tek kişi” yönetiminin iç ve dış politikada iflas ettiği görülmekte, sorunlar çığ gibi büyümektedir. Yurttaşlarımız, geleceğinden kaygılıdır. Ekonomik kriz her kesimi vurmaktadır. Yaşanılan sorunlar ülkemizin geleceğini ve ulus bütünlüğümüzü zedeler düzeye ulaşmaktadır. Ulusal birlik ve bütünlük derhal sağlanmalıdır.