Daha önce de yazdım, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimin kampanya dönemi büyük önem atfedilmesine, “köprüden önceki son çıkış” yorumları yapılmasına karşın atmosferi son derece düşük geçiyor. Televizyonlarda yapılan tartışmalar, asılan bazı afişler de olmasa iki hafta sonra seçim olacağına dair en küçük bir belirti yok neredeyse ortada. Nerede o eski mitingler, konvoy oluşturmalar, kulakları sağır eden müzik yayınlarıyla dolaşan araçlar, Allah’ını sevene çay ısmarlanan seçim ofisleri…

Atmosferi gibi yerele ilişkin siyasal söylemi de yok ayrıca bu seçimin. Siyasi partilerin hiçbiri kentin karşı karşıya bulunduğu devasa sorunlarla ilgili hiçbir çözüm sunmuyor örneğin. Kimse 15 Mayıs sonrası Zonguldak’ın başta kalkınma, göç, kentsel yaşam kalitesi, istihdam gibi sorunlarının nasıl çözüleceğine dair tek cümle dahi kurmuyor. İşin kolayını bulan milletvekili adayları, yerel örgütler genel başkanların dile getirdiği cümlelerle kampanya sloganlarını tekrarlayıp duruyor…

TTK’DE İŞ DEMEK, CAN GÜVENLİĞİ RİSKİ TAŞISA DA, GELECEK GÜVENCESİ DEMEK

Hepten haksızlık etmeyeyim, her seçimin klasik vaadi, bu seçimde de afişlere yazılı yine. AKP bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından Türkiye Taşkömürü Kurumuna 1.000 işçi alınacağının müjdesini(!) verdi. Parti içinden tepkiler yükselmiş olmalı ki, bu sayı, 2.000’e çıktı sonradan da. CHP el yükseltti, birinci sıra adayı Deniz Yavuzyılmaz 5.000’e çıkardı bu sayıyı. Elbette kentteki işsiz gençler açısından önemli, TTK’de iş demek, can güvenliği riski taşısa da, gelecek güvencesi demek çünkü…

TTK gelecek vaat ediyor mu peki? Hayır elbette. Her yıl yüz milyonlarca dolar zarar eden kurum, tam bir kaynak savurganlığı içinde maalesef. Son derece hantal bir yapıya sahip olduğu gibi tüm üretim heyecanını da yitirdi ayrıca.  Şirket kültüründen çok uzaklaşan TTK ehil ellerde de değil bir de.  Ne doğru düzgün üretim planlaması yapılıyor, ne de yapılan planlar hayata geçirilebiliyor. Yılbaşında belirlenen hedeflerle yılsonunda erişilen sonuç arasında uzak yakın bir ilişki bulunmuyor…

KÖMÜR ÜRETİMİ TERKEDİLMEK ZORUNDA

Dahası yerel siyasetin starlarından kanat alıştıranlarına, sütre gerisine yatmışlarından oyun dışında kalmışlarına, herkes, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı imzaladığından haberi yokmuş gibi davranıyor. Altına imza atılan o anlaşma Zonguldak için çok önemli, kömüre dayalı bir ekonomik yapıyı sürdürülebilir olmaktan çıkarıyor zira. Havzanın mekanize kazıya uygun olmayan jeolojisi nedeniyle zaten rantabl olmayan kömür üretimi, bir de, bu nedenle terkedilmek zorunda…

Peki, Filyos Vadisi Projesi için ne diyor partiler, bilen var mı? AKP’nin doğanın talanına dayalı uygulamaları, muhalefetin olası seçim zaferiyle son bulacak mı sizce? Filyos’ta “Yerli, yenilikçi, yeşil” yatırım sözünü unutup bir ekolojik koridor olarak mutlak korunması gereken vadide, bırakın üç y’yi, bir y’nin çatalını bile oluşturmayan gübre ve hurda demir ergitme gibi kirli yatırımlar durdurulacak mı? Ben bilmiyorum, kimse konuşmuyor çünkü. Yerel siyasetin iflas ettiğini nasıl anlatayım ki başka…